Sevgili okurlarım, köşe yazımızın başlığı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e aittir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyeti kurarken demişti, ben Cumhuriyeti gençliğe emanet ediyorum. İşte günü geldi gençler Cumhuriyete sahip çıkıyor. Bu gençlik kamuya hiçbir zarar vermeden meydanlarda direniyor. Ne yazık ki bugüne kadar iktidarda olan tüm siyasi partiler, Atatürk dönemini saymazsak gençleri anlamamış, gençlerin fikir ve duygularını benimsememiş ve gençlerimiz siyasetin hep dışına itilmiştir.

Türkiye'nin en seçkin üniversitelerinden mezun olan gençlere siyasette bir türlü yer verilmemiştir.  Genç kuşakları anlamayan bir iktidar, ülkenin geleceğini kurabilir mi? Kuramaz. Sorumuz şudur: Bu gençler ne istiyor? Bu gençler meydanlarda ve sokaklarda neden direniyor? Söyleyeyim. Bu gençler ülkede hukuk, adalet ve özgürlük istiyor. Bu gençler, eşitlik, hakkaniyet, iş istiyor. Başka da bir istekleri yok. Gençlerin bu istekleri bugün meydanlarda ve sokaklarda dalga dalga yayılıyor ve büyüyor. İktidarı elinde bulunduranlar, bu gençleri biber gazıyla, tomalarla, coplarla susturmaya çalışıyor. Susturabilirler mi?   Susturamazlar. İktidarın bu acımasızlığı kabul edilemez. Bu acımasız uygulamalar artık dikiş tutmuyor. Türkiye'de adalet olmayınca, hak hukuk olmayınca, ülkede hakkaniyet olmayınca ne yapacaktı bu gençler? Sessiz mi kalacaklardı? Yoksa boyun mu eğeceklerdi? Gençlerin bu direnişleri haklıdır ve bir anayasal hak arayışıdır, başka da bir şey değildir. Atanamayan öğretmenler bu ülkede derin bir yaradır. Siz, öğretmen atamalarında hakkaniyeti korumazsanız mülakat adı altında uyduruk bir yöntemle sizden olmayanları öğretmen yapmayıp kendinize yakın olanları öğretmen atarsanız, vicdanlar bunu kabul etmez, toplum bunu kabul etmez. Siz, kendinize yakın olanları hakim ve savcı yaparsanız, kaymakam, vali yaparsanız, bu gençler bu adaletsizliği nasıl kabul etsin. Siz, seçkin okullardaki deneyimli öğretmenleri yerlerinden eder başka okullara sürgün ederseniz, bu gençlik bunu kabul etmez. Şimdi Sayın cumhurbaşkanına sesleniyorum, onun bakanlarına soruyorum, iktidarın milletvekillerine soruyorum. Sizin çocuklarınız bir hak arayışı içinde olduklarında polis onları coplarsa, onlara biber gazı sıkarsa, onları hapse attırırsa sizin vicdanlarınız bunu kabul eder mi? Esas sorun şu: Bir ülkede adaleti, merhameti ve hakkaniyeti kaldırırsanız ülkenin bütün temel direklerini yıkıp atmış olursunuz. Siz halkın iradesi ile seçilmiş belediye başkanlarını görevden alıp onların yerine kayyum atarsanız bu hukuksuzluğu millet kabul etmez.

DEMİRTAŞ VE BARIŞ SÜRECİ

Siz, Selahattin Demirtaş gibi bir siyasi figürü sekiz yıldır hukuksuzca hapishane zindanlarında tutsak ederseniz, DEM Parti belediyelerine kayyum atayarak ve DEM Parti milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için bir girişim içinde olursanız, başlattığınız bu barış süreci inandırıcı olur mu? Siz, Ekrem İmamoğlu gibi 3 defa İstanbul'da seçim kazanmış ve büyük başarılar elde etmiş bir siyasi figürün diplomasını iptal edip onu siyasetin dışına atıp, onun cumhurbaşkanlığı adaylığını engellemek için Ekrem İmamoğlu'nu zindana atarsanız, vicdanlar bunu kabul etmez.  Son söz: Millet büyüktür. Milletin gücünün karşısında durulmaz. Söz milletindir.