Yine leş tabir ettiğimiz bir boşanma ve velayet davasıyla karşı karşıyayız.
Emre Aşık ve Yağmur Sarnıç bir zamanlar evlilermiş.
Bir yetmemiş, iki kesmemiş, maşallah Allah bağışlasın üç tane de çocuk yapmışlar.
Daha sonra da anlaşamayıp boşanmışlar.
Gerçi anlaşamamışlar demek biraz hafif kalır aslında.
Emre karısının kendisini aldattığını iddia etmiş, karısı da Emre'nin Fetöcü olduğunu falan söylemiş. Çok sert bir evlilik ve ayrılık süreci yaşamışlar yani.
***
İşin içinde para mevzuları, akrabalarla yakın temas dövüşmeler falan, binbir kepazelik, rezalet.
Neyse sonunda boşanma süreci tamamlanmış ama olan da tabii her zamanki gibi çocuklara olmuş.
İddialar çok üzücü..
Anne çocukları dövüyordu, özellikle büyük oğlanı çok hırpalıyordu, çocuğun psikolojisi ciddi anlamda giderek kötüleşiyordu gibi iddialar.
İddianın dışında bir de ortanca çocuğun bakıcıdan dayak yerken görüntüleri var ki o durum tam bir dram.
İşte bütün bu hengamede Emre Aşık çocuklarının geçici velayetini alarak o ortamdan ve annelerinden uzaklaştırmak istiyor.
Fakat gel gör ki eşi görülmemiş saçma sapan, abartılı bir sahneyle çocuklarını görevlilere ve babasına vermek istemiyor.
Çocuklar görevli pedagog ve annesin arasında toz bezi gibi çekiştiriliyor.
Bir anne çocuklarına bu travmayı bile isteye nasıl yaşatır aklımız almıyor.
***
Çocuklarını birer rehine ya da pazarlık malzemesi olarak gören kadınlar ne yazık ki hep var.
Özellikle varlıklı ve ünlü bir adamdan çocuk yapmayı 'hayat sigortası' olarak görüyorlar.
Boşanma aşamasında ise 'pazarlık' konusu...
Eğer istedikleri nafakayı alamazlarsa da 'rehine'...
Bu kavganın ortasında büyüyen çocuğun, çocukların ruh halini ise düşünen olmuyor.
***
Oysa kazık kadar insanlar olmamıza rağmen hemen hepimizin bugünkü davranışlarının altında çocuklukta yaşadıkları olaylar yatar.
Unuttuğumuzu zannettiklerimiz de dahil.
Şiddet eğiliminden tut, yeme bozukluklarına, depresyondan öfke kontrolsüzlüğüne, güvensizlikten hoşgörü eksikliğine kadar hepsinin altında çocuklukta 'data'ya kaydettiğimiz anılar var.
Bu yüzden rezil boşanma olaylarını görünce arada kalan çocuklara insan çok üzülüyor.
İki insanın beceriksizliğinin faturasını masum çocuklar ödememeli.
Taraflardan biri kendi çıkarları için evladını düşünmeyecek kadar şuurunu yitirdiyse, en azından diğeri itidalli davranmalı.
Hayır anlamıyorum, koskoca insanlar düştükleri durumdan utanç da duymuyorlar.
Umarım bundan bir kaç yüz yıl sonra insanların karakterlerini ve iç güdülerini ölçen, tartan bir sistem geliştirilir ve her isteyen çocuk sahibi olamaz.
Çünkü iş çiftleşip üremekte değil.
Dünyaya getirdiğini layıkıyla yetiştirmekte, büyütmekte...
Çocuktan ziyade 'evlat' sahibi olmakta!