“At sırtında dünyayı fethetmek kolaydır. Zor olan inip onu yönetmektir.” Cengiz Han.
Yönetmek zor iş, zor zanaat vesselam! Herhangi bir organizasyondan tutun da, kocaman derneklere, kurumlara, vakıflara ve hatta ülkelere kadar… Ancak hesabını kitabını bilen, ulaşılması güç hayaller kurmayan, bütçesini namusu sayan ve belki de her şeyden önemlisi kendisi için değil, yöneticisi olduğu platform için çalışanlar olduğu sürece yönetim ya da yönetmek işlevi de kolay olacaktır zannımca…
“Böyle kişileri bulmak çok zor ama” dediğinizi duyar gibiyim. Evet, kabul ediyorum zor ama bulunmaz değiller ve hatta görevleri başında olan onlarcası sayesinde bazı işler inadına yürüyor.
Sözü hemen futbola, futbol kulüplerimizin en üst çatısı olan Türkiye Futbol Federasyonuna (TFF) getirelim;
TFF her ne kadar özerk, bağımsız bir platform olsa da, uzun zamandır siyasi iktidarın güdümünde olan yönetim anlayışıyla varlığını sürdürüyordu. Geçtiğimiz son on beş yıl içerisinde, farklı başkan ve yönetimlerle ülkemiz futbolunu bu anlayış hâkim olarak yönetmeye çalıştılar. Çokça da hatalı kararlara ve yönetsel zafiyetlere imza attılar. Salgın dönemindeki krizi yönetememeleri, kadın futbolu, amatörler ve alt yaş gruplarındaki müsabaka takvimlerini aynı dönemde yok saymaları aklıma ilk gelen sıkıntı mesela… Bölgesel Amatör Lig (BAL) adını verdiğimiz, futbolda yönetici ve kulüp kıyımına neden olduğunu düşündüğüm lige bir çare bulunamaması mesela… Profesyoneller için yabancı kuralından tutun da, U21 liginin kaldırılmasına kadar sıkıntılı olduğuna inandığım kararlar silsilesi mesela…
İnanmak istiyorum;
Geçen ay TFF’de kan değişikliğine sebep olan bir seçim yaşandı. Gaziantep Futbol Kulübü Başkanlığı da yapmış olan Mehmet Büyükekşi, TFF’nin yeni başkanı olarak seçildi ve yepyeni bir yönetim kurulu oluştu. Ancak ve ne var ki, oluşan bu yeni yönetim, çok akılcı bazı icraatlar ile işe başladı.
Rezerv lig mesela… Futbola sevdalıların eskileri anımsayacaklardır; eskiden PAF ligi adında bir lig daha oynanırdı. Kadroya giremeyen oyunculardan ve gençlerden kurulu olan bu takımlar, esas maçtan önce aynı sahada müsabakalarını yaparlardı. Taraftar da, bir bilete iki maç izlerdi çoğu zaman… Sonraları PAF ligi kaldırıldı ve U21 ligi kuruldu. Yirmi bir yaş altı futbolculardan kurulu takımlar, Süper Lig ve 1. Lig fikstürüne göre maçlarını yapıyorlardı. Ne hikmetse, U21 ligi de kaldırıldı. Şimdi oluşan yeni yönetim, bu sezondan başlayarak rezerv ligi hayata geçiriyor. Bir nevi paf ligi gibi olacak ve takımlarında fazla forma şansı bulamayan oyuncuların, her zaman hazır olmalarına destek olacak.
Benzer şekilde bir yenilik de, 1. Lig play-off’larında yaşanacak. 1. Ligde ilk iki sırayı alan takımlar Süper Lige direkt çıkarken, 3., 4., 5. ve 6. takımlar play-off oynuyordu. Şimdi ise 4., 5., 6. ve 7. ekipler play-off oynayacaklar ve finalist ekip, ligi 3. bitiren takımla son bir final maçına çıkacak. Kanımca bu sezon 1. Lig daha da heyecanlı olacak.
Ülkemizdeki liglerimiz ile ilgili birkaç öneri de ben yazayım ve uzun yıllar sonra TFF’de görev alan bir İzmirli olan, Göztepe Spor Kulübünde de başarıyla yöneticilik yapmış, TFF Yönetim Kurulu Üyesi hemşehrimiz Talat Papatya vasıtasıyla gündeme gelmesini ve hatta gerçekleşmesini dileyeyim;
Mevcut 2.Lig Kırmızı ve Beyaz gruplarında ilk dokuz sırayı alan toplam 18 takımın karılmasıyla tek bir 2. Lig oluşsun mesela… Kalan ekipler de karılarak tek bir 3. Lig… Mevcut 3. Ligdeki 3 ayrı grubun ilk altıları karılarak tek bir 4. Lig… Geri kalan ekipler ile BAL adı verilen ve fakat hiç de ballı olmayan ligdekiler ile karılsın ve bölge gözetilerek 10 ya da 11 ayrı gruba ayrılarak Profesyonel 5. Lig kurulsun… Yerel liglerden 5. Lig'e yükselme müsabakaları da, illerde oynanan Süper Amatör maçları sonunda play-off oynamaya hak kazanan ekiplerin katılımı ile oynansın.
Unutmadan, alt yaş gruplarındaki elit lig ve gelişim ligleri yaş baremlerinin, fire verilmeden, her yaşa uygulanması hususunda da, destek beklendiğini de yöneticimize hatırlatalım. Hem amatörler, hem de profesyonel ekiplerin alt yaş müsabakalarının sezon boyu sürmesi gerektiğinin de altını çizelim.
Dipnot; “Bilgenin yüreğinde her dilek/ Anka kuşu gibi gizli gerek/ Damla nasıl inci olur denizde/ Sedefler içinde gizlenerek.” Ömer Hayyam.