Global çevre sorunları konusunda, dünyadaki  hemen herkesin bir fikri var artık! Küresel iklim değişiklikleri, habitat daralması, biyoçeşitliliğe dair problemler, karbon emüsyonunun artması, ozon tabakasının incelmesi vs.

Ancak takvimler 2050 yılını gösterdiğinde sadece çölleşme ve kuraklık yüzünden 200 milyonu aşkın insan, kalıcı şekilde göç yollarına çıkmış olacak. Maalesef, yaşadığımız Anadolu yarımadası da dünya çölleşme haritasına dahil, üstelik de çok yüksek tehlike sınıfında.

Çölleşme ile kastedilen, çöllerin doğal yayılması değil. Tanım olarak, kurak ve yarı kurak yani az nemli bölgelerde, insanların gerçekleştirdiği faaliyetler ya da genel iklim değişiklikleri sonucu toprak verimliliğinin tedrici olarak azalması ve nihayetinde de yeşil örtünün ortadan kalkması ile çölleşmenin gerçekleşmesi kastediliyor. Vurucu bir şey söylenecekse o da, çölleşmenin insanların toprağı fazla kullanması sonucu olarak ortaya çıkan bir toprak aşınması durumu olduğu  belirtilebilir. Halihazırda 4 milyar hektar arazi için çölleşme bir tehdit olarak raporlanmış durumda. Bu da 110 ülkeyi ve 1.2 milyar insanı etkiliyor.  

Sadece yukarıdaki bilgiler bile, çölleşmenin  dünyanın en önemli çevre sorunlarından biri olduğunu açığa çıkarıyor. Her yıl mavi gezegenimizin 6 milyon hektarı çöl haline geliyor. Zaten, bir milyara yakın kişi çöl ve çöl benzeri yerlerde neredeyse aç bir şekilde hayatını sürdürmeye çalışıyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı'na dair araştırmalarda, çölleşme ile insanlık 42 milyar dolar civarında bir ekonomik kayıp yaşıyor, halbuki  çölleşme için  mücadelenin yıllık maliyeti bu rakamın yirmide  biri.

***

Kuraklık demişken, ilgili uzmanların kullandığı bir standart var: Falkenmark Endeksi. Buna göre bir ülkede kişi başına düşen yıllık su miktarının 1000 ile 1.700 metreküp arasında  ise "su sıkıntısı"ndan bahsedilir. 1000 metreküpün altına bir ülkede iseniz "su fakiri"siniz demektir. Boğaziçi Üniversitesi  Su Yönetimi Bölümü akademisyenlerinden Dr. Akgün İlhan, Türkiye'de su veriminin yani ülkenin "etrafında dönen" su miktarının 112 milyar metreküp olduğunu belirtiyor. Dr. Akgün, 1960'larda 4 bin metreküp olan kişi başına düşen su miktarının günümüzde 1340 metreküpe düştüğünü hesaplamış. Bu kapsamda bir başka veri de İstanbul Üniversitesi  Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doğanay Tolunay'ın çalışmalarında var: Bu araştırma, topraklarımızın %13'ünün yüksek, %52'sinin de orta düzeyde çölleşme riski altında olduğunu göstermekte. Başka bir çalışma da 41 ilimizin kuraklık tehdidi altında olduğunu gösteriyor.
Peki ne yapacağız? Elbette iş, doğal kaynakların akılcı kullanılmasından başlıyor. İsraf, aşırı ve yanlış sulama önlenmeli, yerel bitki fauna ve florası,mera ve otlakların korunması sağlanılmalı, lokal iklim şartlarına uygun tarım ürünleri tercih edilmeli ve yerel halk ile iş birliği yapılmalı.
Tüm bunları yapmak zor değil. Ülkemizin Çölleşme ile Mücadele Ulusal Stratejisi (2015-2023) 24 Temmuz 2015 Tarihli 29424 Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmişti. Kamuoyu oluşturmaktan biyolojik çeşitliliğin korunmasına ve iklim değişikliği ile mücadeleden ulusal ve küresel faydaların sağlanılmasına kadar bir çok alt başlıkta kapsamlı çalışmalar gerçekleştirildi . Ancak gelinen noktada Çölleşme ile Mücadele Ulusal Stratejisi ve Eylem Planı (2015-2023) tekrar ele alınarak, revize edilip 2100 yılına kadar sürecek orta ve uzun vadeli bir formastona evrilmesi zorunlu gibi görünüyor..

***

Çöller yıllık yağış miktarının 250 milimetreden az alan bölgelerdir ve dünyanın kabaca kara alanlarının %30'unu kaplar. Kendilerine ait bir ekosistemleri vardır. Dünyanın en büyük sıcak çölü Afrika'daki Büyük Sahra Çölü'dür ve  9 milyon kilometrekarelik bir yüz ölçümüne sahiptir. Ülkemizde ise çöl vasfına sahip yer Konya Karapınar'da bulunur. Burada DSİ'nin 13.000 hektar alan için geliştirerek uyguladığı proje, yeryüzündeki en başarılı çölleşme karşıtı 10 projeden birisi olma başarısını göstermiştir.

Görüldüğü gibi, ülkemiz ve dünya için çölleşme, oldukça önemli küresel sorunların başında gelmekte. Bu yüzden de 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklık ile Mücadele Günü olarak kabul edildi ve farkındalık yaratılmaya çalışılıyor. Her yurttaş, cennet  vatanımızı çölleşmeden korumak için üstüne düşen görevi yapmalı, buna yönelik kamunun ya da özel sektörün geliştireceği ve uygulamaya koyacağı projelere gönüllü destek olmalı...