Yangınlar... Orman yangınları... Kaç gündür gelen resimlere baktıça içimdeki yangın dahada büyüyor... Tıpkı Zeki Müren'in şarkı sözlerindeki "Sorma ne haldeyim?" dediği gibiyim... Örneğin, İzmir Karabağlar'da günler-geceler boyu süren orman yangınında inanın hep bu durumdaydım! Evet, İzmir'in 3 noktasında başlayan ve bölgenin diğer il ve ilçelerine sıçrayan yangılardayım!..
***
"Ah bu yangın beni öldürürüyor yavaş yavaş / Kor kor alevler yanıyor."
Rahmetli Zeki Müren'inki, bir gönül, "bir aşk hikayesi" idi. Benim ve tüm milletimin aşkı ise "ormanlarda, orman yangınlarında" idi... Karabağlar... Efem Çukuru... Urla... Menteş... Seferihisar... Foça... Manisa... Muğla... Milas... Hatay... Buralarda sıradağlar gibi, art arda çıkan yangınlar, gerçekten bizi kül ediyor !.. Bundan önce de gündemimizde hep Kaz Dağları'ndaki gibi kesilen, koparılan ormanlarımız vardı...
***
Hoş! Buna benzer yangınları ta İzmir'in işgalinden bu yana hep yaşadık!... Sonra Mustafa Kemal Atatürk'ün 9 Eylül'de önüne katıp, Ege Denizi'ne dökerken güzel İzmirimizi alçakça yakıp kaçan Yunan askerlerinin acizliği hala belleklerimizde ve tarih sayfalarında yatıyor... Ormanları yakanların, o Yunan acizliğinden ne farkı var ki? Ha Yunan askeri, ha PKK, ha içimizdeki vatan hainleri yapmış ne fark eder! Misalleri çoğaltmak mümkün... Bakın İzmir Valilik Konağı (1970) ve de İzmir Kız Lisesi'ndeki , İzmir Atatürk Stad'nın inşa halinde iken çıkan yangını ve benzerlerini de sanıyorum hiç unutmadık, unutamayacağız...
***
Bayram ve sonrası trafik kazaları, deprem haberleri, sel felaketleri gündemizden hiç düşmedi. Ama, bu yangınlar galiba işin tuzu- biberi oldu. Çünkü bu yangınların kokusu yavaş yavaş çıkıyor. Hangisi haince, hangisi rantçıların işi ya da ihmarkarlık; bekleyip göreceğiz. Tabii İzmir Karabağlar'daki yangının alevleri yükselirken kimileri karadan, kimileri denizden, kimileri de havadan koordinasyon işleri yapmaya çalıştı!
Yangın uçaklarının ne hikmetse devre dışı kaldığı! gece yangınını görmek, bu konuda tedbir almak ve rapor yazmak işi de Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'ye kalmış ki, gece helikoptere atlayıp Efem Çukuru'na ilerleyen yangını seyredip gerekenleri not almış... THK'nin Pakdemirli'ye cevabı da düşündürücü: "Uçaklarımız hazır!"
***
İzahı var mıdır bilmiyorum; sosyal medya hesaplarında nedense Zalim Roma İmparatoru Neron'un Roma'yı yakıp şiir yazdığı veya yazdığı şiir üzerine Roma'yı yaktığı (M.S 64- 18-19 Temmuz) konusu yıllardır konuşulageldi. Herhalde bizler de yetkililerin şiir yazmasını değil, gerçek raporlarını bekleyip yangınların "dünü, bugünü ve yarını" için kendimize çeki-düzen vermeye çalışacağız...
***
Ben beklemedim! Bu konu hakkında yakınım ve de konusunda uzman olan başmüfettişlikten emekli 41 yıllık orman mühendisi Tanzer Çalışkan'la konuyu konuşup bilgilenmeye çalıştım. Şüphelerimi dile getirdim. O'nun görüşleri şöyle: “Yangınlara üzülmemek elde değil. Tabii ki, defalarca aynı yerlerde yangın çıkması insanı düşündürüyor. Hava ekibi yangını söndürmede etkili olmakla beraber, yer ekibi sonuç alır. Yangın işçisi, dozer, arazöz ve yangın malzemeleri yanında en önemli faktör insan beyni ve cesareti ile tecrübe yangını söndürür; uçak değildir tek çare."
* * *
İhmal mi, sabotaj mı? diye dillenen günün sorusunu da sordum. İşte cevabı: "Bu mevsim orman yangını doğaldır. Önemli faktör yüzde 95'i insan kaynaklıdır. Orman teşkilatı canını verme pahasına çalışır. Siyaset, maalesef ormancıyı, askeri ve hatta gazeteciyi de kullanır! Kızılçam, yangın ağacıdır. Yaşlı ağaç tohumları toprak altında çimlenmek üzere bekler. Genç ağaçlandırma alanları yanınca yeniden ağaçlandırmak gerek. Teşkilat bu sene nedense uçak kiralamadı. Dolayısı ile söndürme insan eli ile yapılıyor. Ormancıyı suçlamayalım. Ben sadece yangının Efem Çukuru köylerine ilerlemiş laflarından huylandım; Acaba işin içinde altıncılar mı var? Bu benim şeytani düşüncem!"
Jandarma Komutanı Org. Arif Çetin, Kıran operasyonundan sonra dün "Dağlar hainlerden temizlendi" dedi. Bakalım Orman Bakanı ve bakanlar dağlarımıza musallat olanlardan ormanlarımızı nasıl kurtarıp temizleyecek?