En baştan söyleyeceğimi iki maddeyle özetleyeyim:
1- Bana ırkçı, faşist diyenin aklını karışlarım...
2- Ülkemde Suriyeli görmek istemiyorum.
Sonra da ayrıntılara geçeyim.
Bir kere ben bu insanların savaştan kaçan masum kurbanlar olduğuna inanmıyorum.
Tamamına yakını, yaşadıkları ülkenin laik rejimine savaş açan ve daha sonra kaçmak zorunda kalan şeriat yanlıları.
Akademisyeni, sanatçısı, işadamı, bilim insanı falan gelmedi yani.
Savaş bahanesiyle Türkiye'nin lüzumsuz bir bonkörlük ve şefkatle açtığı kucağından faydalanmak isteyen açık gözler.
Öyle olmasalar bayram ziyaretine ülkelerine gidip sonra yine güle oynaya Türkiye'ye geri dönmezlerdi değil mi?
Ülkesine tatile giden sığınmacılar (!) yani bunlar.
***
Bir tek günümüz Suriyeli hırsız, Suriyeli, saldırgan, Suriyeli tacizci haberi olmadan geçmiyor.
Bunları söyleyince bizi faşistlikle suçlayan saf ve romantik duyarcı arkadaşlara şöyle minik bir istatistik sunalım:
- Kahramanmaraş’ın kenar mahallelerinde kurulan mülteci kampı adeta parıldıyor. Klimalı konteynerler 24 bin Suriyeli ve Iraklı’ya ev sahipliği yapıyor. Her konteyner mutfak, yatak odası, televizyon, çamaşır makinesi barındırıyor. Ayrıca kamp bölgesinde bir okul, hastane ve süpermarket de hizmet vermekte.
- 2011'den bu yana 240 bin Suriyeli bebek Türkiye'de dünyaya geldi. (Çok üzgünler, çok sefiller ve açlar, zor durumdalar ama maşallah tüm bu olumsuzluklar cinsel iştahlarında en ufak bir azalmaya neden olmamış.)
- Türkiye, Suriye sınırındaki kamplarda yaşayan 250 bin Suriyeli ve ülkenin diğer bölgelerinde yaşayan diğer Suriyeliler'e yapılan yardımlar için 25 milyar dolar harcama yaptı.
- Suriyeli nüfusu Türk nüfusundan çok daha hızlı artarken, Kahramanmaraş’taki kampta nüfusun 10 yıl içinde ikiye katlanması bekleniyor.
- Türkiye, Suriyelilere çalışma izni verdi. Bugüne dek sadece 20 bin kişi bu izni aldı. Bu sayı çalışma çağındaki Suriyeli nüfusunun yüzde 1’ine denk geliyor. Yaklaşık 500 bini kayıt dışı ekonomiye katkıda (!) bulunuyor.
-. Okul çağındaki 900 bin Suriyeliden yüzde 60’ından azı eğitim alıyor. Sadece yüzde 18’i normal okullara kayıtlı. Diğerleri kamplardaki geçici merkezlerde eğitim alabiliyor.
***
Ekonomisi, siyaseti, ahlakı, vicdanı zaten yara bere içindeki bu ülkeye bir de Suriyeli kamburu yüklensin istemiyorum.
Ben yollarda Suriyeli dilenciler, Suriyeli saldırganlar, Suriyeli tacizcilerle uğraşmak istemiyorum.
Bizimkiler bize yetiyor.
Bunu söylemekten de korkmuyorum, çekinmiyorum. Suriyelileri istemiyor olmamın hesabını da hiç kimseye vermiyorum!
***
Canımız ciğerimiz gitti
Gümüldür, Menderes, İzmir yandı... Ciğerimiz yandı.
Bir türlü söndürülemeyen, giderek büyüyen alevler hepimizi göz yaşlarına boğdu.
Sadece o güzelim ağaçlar değil, ormanda yaşan onlarca tür hayvan da yandı, kavruldu.
Tüm bu acı yetmezmiş gibi bir de duyarsız/vicdansız vatandaşlar da bu katliama ellerinden geldiğince (!) katkıda bulundular.
Kendileri yangın bölgesinden kaçarken arkalarında zincirlere bağladıkları hayvanlarını bıraktılar.
Bre vicdansız! Kendin kaçıp gidiyorsun bari hayvanın da zincirini çöz de garibim belki başının çaresine bakar, o da bir yerlere kaçar.
Ama yok!
Onlar için it/eşek, ne önemi var ki?
Bu hayvancıklardan bazıları sıcak ve susuzluktan bağlı oldukları yerde can verdi.
Bazılarını da birkaç iyi insan, bu sıcakta evlerinden kalkıp oralara giderek kurtardı.
Bakalım bu katliamın ardından ne çıkacak?
Seneye bölgede site, otel inşaatları başlarsa anlarız.
Umarım yangının altında böyle bir hainlik yoktur.
Bu yangın, her gittiği doğal alanda piknik çöplerini arkalarında bırakan malum cahiller nedeniyle çıktıysa onların da ayrıca...
Neyse çok üzgün ve sinirliyim bugün, bitti yazı tamam!