Bir siyaset densizi yüzünden “Zafer Haftası”nı tartışmalarla geçirdik…

Uludağ’ın eteklerinde ne eksen yeşerir; örneğin şeftali, kestane vb. gibi… Ama Uludağ’ın eteklerinde “kara çalı” gibi yetişen bir belediye başkanı, Ağustos ayını taçlandıracak 30 Ağustos Zafer Bayramımızın ne akla hikmetse “herkesin bayramı olmadığına” hükmetti!

Anlayacağınız Bursalı bu zat! Bir bakıma siyaseten kendisinin ve de partisinin “kestanesini çizdirip”, şeftalisinin kokusunu kaçırmadı mı?

Çorap söküğü gibi ardından Diyanet Başkanlığı’nın kapıları ardında 30 Ağustos hutbesi üzerinden Mustafa Kemal Atatürk adının geçmemesine özen gösterildiği iddialarının pis kokuları etrafa yayılmadı mı?

Meclisimiz kapalı olmasına rağmen “kalbi midesine bağlı olmayan” milletin vekilleri, başta muhalefet olmak üzere bunları “ihanet provası” şeklinde ileri sürüp, adeta kürsü savaşları verdiler; vermeye de devam ediyorlar…

“İzmir Baba” diye anılan sevgili Sancar Maruflu dostumun sosyal medyada çıkan şu sözleri herkes gibi benim de dikkatimi çekti: “İzmirliler 30 Ağustos’u coşkusuz yaşadılar. 9 Eylül Pazartesi, Kordonboyu apartmanları bayrak assınlar!”…

Aslında bu sözler, İzmir’in Kurtuluş Bayramı olan 9 Eylül öncesi verilen bir “uyarı mesajı” niteliğindedir…

İzmirliler bu mesajı almış ve gereğini en güzel şekilde yerine getirerek dünyaya duyuracaklardır…

Bu arada İktidar Partisi’nde “ayrılık rüzgarları” esmeye, yeni partilerin kurulacak olması da siyaset ateşini ısıtmaya başladı. Isıtmak ne kelime! İzmir’in eski bakanlarından Rıfat Serdaroğlu’nun da tutuşturduğu “Çoban ateşi” de içinde bulunduğumuz Eylül ayının gündemine yerleşti bile…

İşte ilk salvo atış, atanmış İçişleri bakanı Süleyman Soylu’nun seçilmiş İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yaptığı “seni pejmurde ederiz” tehdidi üzerine başladı…

Bu pilav, daha çok su kaldırır..

* * *

Ve işte şairlere, bestecilere ilham veren Eylül ayına geldik… Aslında bu ay “bereket” ve de “hareket” dolu bir ay. Başta İzmir ve İzmirliler için önemli bir gün olan, 9 Eylül Kurtuluş Günümüz var değil mi?

Hele 81 yıl önce bu güzel şehirde dünyaya geldiğim 2 Eylül’ü unutmam mümkün mü?

Tabii, “Dünya Barış Günü” ile başlayıp, 88. İzmir Uluslararası Fuarı ile devam edecek, “Dünya Kalp Günü” ile noktalanacak olan bu hareketli ay içerisinde dünya ve ülkelere ait belirli gün ve haftalar o kadar çok ki, say say bitmez… Belleğimde kalan 15’i aşkın kutlama sıralanıyor...

Ben bu ay gelince hep Fecri Ebcioğlu’nun “Eylül’de gel” şarkı sözleri ile hem hüzünlenir, hem de hareketlenirim.

***

Eylül’e gel dedik! Geldi; 5 gününü geride bıraktık… Önümüzdeki hafta okullar açılacak… Ama nasıl derseniz? Derim ki; Okul yolu dert dolu! Diyanet’in yolundan yukarıda bahsettik dediler ki; Hıyanet dolu!

Adli yıl 2 Eylül’de partili Cumhurbaşkanı’nın himayesinde! 101 Odalı Saray’da başladı. Gazeteci ve yazarlar ile avukatlarının sığmadığı Sözcü Gazetesi’nin Karar duruşmasında “Karar” çıkmadı… Bu dönemde bakalım ne kadar tarafsız olacaklar diye düşünüyorum!

Avlanma sezonu başladı; balıkçılar palamutta umduğunu bulamadı… İlk hamsiler tezgahta; Hamsinin dönüşü “muhteşem” oldu: 30 tl…

Büyüme rakamları açıklandı; Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte yüzde 1.5 küçüldü. Yani ekonomistlere göre; “Büyümeden bahsediyoruz, ama giderek daraldığımızı, küçüldüğümüzü görüyoruz.”

Antalya’da 16 milyon turist hedefine yaklaşıyormuşuz. Rus, Alman , İngiliz… Hepsi orada. Ya Suriye’den sınırlarımıza dayanan yeni göç dalgasına ne dersiniz? Ayder yaylasında salıncak şikayeti bitiyor! Yıkımına başlandı.. Şarkı sözü ile cevap vereyim: “Sen bu yaylalarda yaylayamazsın, sallayamazsın!” Evet, Dur demekle olmuyor! Hadi bakalım! Bütün bu olumsuzlukları

Durdur bakalım, durdurabilirsen… Hiç olmazsa ben bir haftalığına durup gelecek hafta Allah nasip ederse, burada yine sizlerle “Hem nalına, hem mıhına” konuları konuşacağım..