Doları tanrılaştıran ABD’nin “emlak satıcısı” başkanı Trump’la “dostlarını da satmasına” sanırım kimsenin itirazı olmasa gerek… Hele maşası İsrail ile Ortadoğu coğrafyasını yangın yerine çevirmesini bilmeyen Allah’ın bir kulu dahi kalmadı… Buna karşılık Erdoğan’ın “denize düşeninin yılana sarılması” gibi Rusya lideri Putin’e “yeni yol arkadaşım” dediği gün içimiz “cız” etmedi mi? Hatta eski bir değerlendirme ile “ayıdan post, Rus’tan dost olmaz” denilmeye başlandı… Ardından da “Allah hayreylesin” sesleri yükselmedi mi?

Kovboy, “kovboyluğunu” yaparken, “yeni yol arkadaşımız” da daha yolun başında Suriye'de “riyakârlık histerisine” kapılıp Mehmetçiğimize pusu kurdu! Histeri kelimesinin TDK sözlüğündeki karşılığı şu; “türlü ruh karışıklıkları, çırpınma, kasılmalar ve bazen inmelerle kendini gösteren bir sinir bozukluğu”… 

Riyakar yol arkadaşımızın göz yumması ile Mehmetçiklerimizin şehit edilmesinin yanı sıra “duyan geldi” misali yangınlar, depremler, sel felaketi, Çin menşeli “Korona virüsü”, Kanal İstanbul dayatması, Kızılay’ımızın Ensar Vakfı’na “Vergi Kaçırma- Kaçınma” kavram kargaşası, Van’daki çığ felaketi ile İzmir- İstanbul seferini yapan yolcu uçağımızın Sabiha Gökçen Havaalanı’na sert inişi yüzünden pist dışına savrulup üç parçaya ayrılması gündemimize bıçak gibi saplandı. Hani, geçen haftaki “Buhranlarımız” başlıklı köşe yazımda belirttiğim gibi felaketler üzerimize “tek tek” değil, “top yekun” ve de “zincir şeklinde” geldi!

Yeni yılda içte kullanılan siyasi lügat, iktidarın muhalefete ölçüsüz saldırısı, hayat pahalılığı, işsizliğin artması, emeklilerin sorunu, eğitimdeki yetersizlik, yolsuzluklar da işin cabası oldu!

***

Siyasetteki gibi, havamız da çok bozuldu. Deprem felaketleri de artçıları ile Elazığ, Malatya üzerinden Manisa’nın Akhisar ilçesine, hatta İzmir’e kadar uzanınca işin rengi değişti. Ege “diken üzerinde yaşıyor” dersek, hiçte yalan olmaz. Nitekim, Akhisar’ın yanı sıra Bakırçay bölgemizde endişeli günler yaşamaya başladık…

Bendeniz de, bir yandan İzmir milletvekilleri üzerinden “siyasetin nabzını”, bir yandan da Bakırçay’ ın kalbi olan Bergama üzerinden “belediyelerimizin nabzını” tutarak deprem konusunu bu sütuna taşımaya çalıştım. Sağ olsun Bergama'da Rıdvan Karapehlivan, Akihisar’ da Kubilay Şenbay ve Kenan Molla’dan olayları değerlendirme fırsatım oluyor. Malum, Akhisar’ın ardından meydana gelen depremler, tüm Bakırçay’ı ve İzmir’i salladı. Yer kabuğuna yakın olan 4.8’lik depremden 10 gün sonra 4.4’lük ve 5.0’lık sarsıntılar peş peşe geldi. Dolayısı ile Bergama, Kırkağaç, Akhisar’da korku ve panik yaşandı…

Bu arada Aliağa- Bergama ve Kınık ilçelerinden belediye ve kaymakamlıklar aracılığı ile Elazığ’a birer tır dolusu yardım malzemesi de gönderildi…

***

İzmir’ de muhtarlıklar ve bazı kuruluşlar da yardım kampanyalarına destek oluyor. İzmir Eşrefpaşa Hastanesi bünyesinde kurulan “Yeter ki iyilik olsun platformu” da Kırkağaç’a yaraları saracak ihtiyaç maddelerini ulaştırdı. Kaymakam Murat Büyükköşe’nin eşi Süreyya Büyükköşe ve mahalle muhtarları aracılığı ile yardımlar ihtiyaç sahiplerine “Yeter ki iyilik olsun” parolası ile dağıtıldı. Haftaya da bu felaket zincirleri kırılırsa İzmir ve Bakırçay’ da ki ilçelerin CHP Genel Kurulu öncesi başkan ve yönetim kurulları ile delegelerinden bahsedeceğim. Ülkemiz ve bölgemiz için felaketlerden uzak günler diliyorum…