Türkçe arabesk müziğinin üç "babasından" Ferdi Tayfur yeni yılın ikinci gününde 79 yaşında Antalya'da yaşamını yitirdi ve ertesi gün İstanbul'da adına yakışır şekilde onbinlerin katıldığı  "Devlet" Töreniyle sonsuzluğa uğurlandı. 79 yıllık ömrüne 9 altın plak sığdıran Ferdi Tayfur'un seslendirdiği şarkılarla Cumhur iktidarının büyük ortağına mesajlar göndermesiyle dikkat çeken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un çok sayıda sanatçı dostunun, hatta yurt dışından gelen sevenlerinin yalnız bırakmadığı Levent'deki Barbaros Hayrettin Paşa camiinde kılınan cenaze namazı sonrası sonsuzluğa uğurlandı.  Bilindiği gibi Arabesk müziğinin diğer önemli ismi Müslüm Baba veya gerçek adıyla Müslüm Gürses de 2013 yılında yine görkemli bir törenle toprağa verilmişti. Arabesk müziğinin ülkemizde tanıtımında başrol oynayan Orhan Baba (Gencebay) ise halen hayatta ve bir dönem en büyük rakibi olarak gördüğü Ferdi Baba'yı son yolculuğuna uğurlayanların başındaydı.

Dünyanın en büyük internet ansiklopedisi Wikipedia; Arabeski, Türkiye'ye özgü, duygusal bir halk müziği türü  olarak tanımlıyor. Genellikle arabesk müziğin şarkı sözleri; karamsarlığı,  günlük dertleri, umutsuzluğu ve başarısızlığı konu edinir.

Fransızcadan Türkçeye geçen arabesk sözcüğü "Arap tarzı" anlamına gelir. Arabesk, Arap müziği değil, Arap ezgilerinden ve usullerinden esinlenen bir Türk müziği türüdür. Klasik Arap müziğinin, klasik Türk müziğinden geniş ölçüde ayrılması sebebiyle Arap müziği Türkiye'de benimsenmemiş fakat sonra Türk sanat müziği ve Türk halk müziğine Arap ezgileri ve usulleri eklenerek arabesk müzik doğmuştur. Ayrıca bu müzik tarzı, toplumun kırsal kesiminin konuştuğu dili iyi kullanmış, tasavvufa dayalı bir literatür de oluşturmuştur.

Türkiye'de arabesk şarkı şeklinin ilk kez 1940'lı yıllarda Haydar Tatlıyay tarafından ortaya çıkarıldığı söylenir. 1938 yılında Arapça şarkılar yasaklandı; fakat bu müziği çalan Kahire Radyosu'nun Türkiye'de sevilerek dinlendiği için bu yasak kaldırıldı.

1960'lı yıllarda Adnan Şenses, Orhan Akdeniz, Ahmet Sezgin, Abdullah Yüce ve Hâfız Burhan Sesyılmaz gibi bazı şarkıcıların Araplardan alınan raks müziğini Türkçe şarkılar için  kullanmasıyla Türkçe arabesk ortaya çıktı.

Asıl anlamı sanatta doğu ile batının sentezi olan arabesk şarkıları besteleyen ve seslendirenlerin çoğu varoşlarda büyümüş kimseler olduğu için herkesin ilgisin çekecek kalitede şarkılar üretemediler. Buna karşın sürekli kendini farklı alanlarda geliştirmeyi hedef almış Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, İbrahim Tatlıses, Azer Bülbül ve Müslüm Gürses yaptıkları bestelerle, sözlerle ve yorumladıkları şarkılarla bu kültüre ait müziğin büyük kitlelere ulaşmasını sağladılar. Elit kesimden de büyük bir hayran kitlesi topladılar.

Başta günlük dertler, umutsuz aşklar ve hayattaki başarısızlıklar gibi çeşitli konuları işleyen arabesk müzik, zaman içerisinde yüzünü gurbet kültürüne döndürdü, köyden kente göç ve ardından yoksullaşan kitlelere hitap etti. Bu sayede bireysel buhranlardan toplumsal sorunlara tüm olumsuzlukları, ezilmişliği anlatır hale geldi. 12 Eylül askerî darbe ile oluşan baskı ortamı gibi sıkıntılar sonrasında bu kültür daha da yaygınlaştı.

Bu süreçte; Kürt sanatçı Ahmet Kaya kendisinin "özgün müzik" dediği "devrimci arabesk" olarak tanımlanan protest müzikle ezilen kesimlerin sesi oldu. Genellikle şarkılarında toplumsal meseleleri işleyen toplam yirmi iki albümünde sadece bir Kürtçe şarkıya yer veren Ahmet Kaya'nın müziği sevildiği kadar toplumun bir kesimince de sert tepki gördü. Türkülerinde bölücü PKK terör örgütüne yardım ve yataklık yaptığı ve halkı ırk farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" gerekçesiyle gıyabında toplam 3 yıl 9 ay ağır hapis cezasına çarptırılan Kaya 16 Haziran 1999'da Türkiye'den ayrıldı. "Hoşçakalın Gözüm" isimli albümünün kayıtlarını yaparken, 16 Kasım 2000 gününün gecesi, Paris'de evinde kalp krizi geçirmesi sonucu ölen Ahmet Kaya 17 Kasım 2000'de törenle Paris'in Père Lachaise Mezarlığında toprağa verildi.

Arabesk müziğe karşı savaş açan Türk halk müziği ve Anadolu rock tarzlarında yaptıkları şarkılarda siyasi ve toplumsal eleştirilere yer vererek protest müziğin öncüsü olan Selda Bağcan, Cem Karaca, Rahmi Saltuk, Zülfü Livaneli gibi sanatçılar ise ya tutuklanıp cezaevine konuldu, ya da yurt dışına kaçmak zorunda kaldılar.

Gerek 12 Eylül askeri rejim, gerekse Turgut Özal'ın Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı dönemlerinden itibaren Arabesk yaşam tarzı Türk toplumunun büyük kesimini etkisi altına aldığı kadar ekonomik sıkıntılar çeken insanların sahiplendiği bu müzik türü, yalnızlaşmanın anlatıldığı şarkılar ile günümüzde şehirli insanları da içerisine çektiği gibi günümüzde 22 yıllık AKP iktidarını bile teslim aldı denilebilir.

Hatta bu kültürden etkilenen pek çok yeni nesil sanatçı şöhret basamaklarını hızla tırmanıyorlar. Son dönemlerde yerli sahnenin en sevilenlerinden Jakuzi, Gaye Su Akyol gibi isimlerinde oryantalist ögeler duymak mümkün. Belki de ileride bu günlere dönüp baktığımızda bu günleri Yeni Nesil Arabesk dönemi olarak hatırlayacağız kim bilir…

Sonuç olarak; toplum arabeskleştikçe, iktidar da bu arabesk toplumu arabesk kültürle yoğurarak yıllardır hiçbir engelle karşılaşmadan yönetti, yönetiyor da.