İzmir Turizm Fuarı yıllardır yapılıyor. Çok da beğenilen bir fuar oldu. Her yıl aralık ayında açılıyor. Ülkemizin güzelliklerinin podyuma çıkması gibi bir şey bu fuar. Sadece ülkemizden değil, yurt dışından da ülkeler katılıyor. Üç gün süren fuara akın akın yurttaşlarımız, turizm acenteleri koşarak geliyor. Bir yurttaş, bir gazeteci olarak katılmaya çalışıyorum. Şehirlerimiz belediye, valilik düzeyinde katılıyorlar. Öyle güzel sunumlarla geliyorlar ki bakın ben böyleyim dedirtiyorlar. Belleğinize işliyorsunuz, ilk etapta buraya gitmeye çalışacağım, demeden edemiyorsunuz.
Bu yıl da turizm fuarı açılacağı duyuruldu. 5.6.7 Aralık 2024 günlerinde Fuar İzmir’de yapılacaktı. Bir fırsatını bulup ilk gün gittim. Çok kalabalık bir insan topluluğu daha ilk günden koşup gelmişti. Alt katta sağlık, üst katta turizm fuarı gerçekleşecekti. Önce turizmden başladım. Girdiğim kapıdan sola doğru yürüyordum. Gözüme Amasya Otelleri standı ilişti. Bu kent, Şehzadeler Şehri, sakin belde bana hiç de yabancı değildi. Sis katmanı içine dalıverdim. Vatan borcu askerliğimin üç ayı orada geçmişti. Kısa süre içinde nasıl da sevmiştim sakin kenti. Yıl 1961’di. Dağların arasında bir vaha görünümündeydi. Kentin ortasından Yeşilırmak geçiyordu. Irmağın kenarında yalılar uzun uykularındaydı. Suyun içinde su değirmenleri işler vaziyetteydi. Kral mezarları devasa kayalara oyulmuş, sanki güzelim kenti gözlüyorlardı.
Hafta sonları izinli çıkar otellerde kalırdık. Şirin kentin sessizliğini, sakinliğini, iliklerimize kadar hissederdik. Kaldığımız oteli adını unuttum. Yemek yediğimiz bir lokanta vardı. Ali Kaya lokantası. Yemekleri gerçekten lezzetliydi. Döneri, kebapları, sebze yemekleri damak çatlatan nitelikteydi. Bunları düşünürken Ali Kaya adı gözüme ilişti. Genç bir arkadaştı masada oturan. Amasya’ya olan sevgimi anlattım. Nedenini söyledim. Gözleri parladı genç arkadaşın. Adı Davut Keleş’ti. Bu lokantanın üçüncü kuşak işletmecisiydi. Konuşurken elma çayımız geldi. Amasya’nın sırrı çözülmeyen çörek ve poğaçası, Amasya elması masanın üstünü süslemeye başladı. Eşi benzeri olmayan elmanın çayını yapmışlardı. Çok da lezzetli ve sağlıklıymış. Çok sevdiğim şirin kentin belleğime lezzetiyle işleyen lokantasını tanıtmak istedim. Kısa bir röportaj yapacaktık.
Ali Kaya lokantası ne zaman kuruldu?
Davut Keleş: Dedem lokantayı 1956 yılında kurmuş. Öncesi bulaşıkçılık, garsonluk, aşçı yardımcılığı derken işi öğrenmiş. Kendi lokantasını açmış. Lezzetli yemekleriyle kısa sürede tanınmış, çok da sevilmiş.
Davut kardeşim, söylediklerinizin tanığıyım. Amasya’da kaldığımız üç ay içinde her hafta sonu dedenizin bu lezzet mekanında yemek yerdik. Karadeniz gezilerine çıkıp da Ali Kaya’ya uğramadan yapamazdık. Eski lokantanın yanında yüksek bir yere de şube açmışsınız. Özellikle geceleri ışıl ışıl olan kentin görünümü başka yerde yok. Lezzetler her zamanki gibi müthiş. Lokantanızı böyle sevdiren nedenler nedir? Sanırım yurt dışında da biliniyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?
Davut Keleş: İnanın Ünal bey gözlerim sulandı. Ne güzel anlattınız. Şehrimize gelen inanın ilk görüşte sever, aşık olur. Gizli bir aşk başlar kentle kişi arasında. Yine, yine görmek ister. Dedem de böyle bir şehirde lokantacılığa adım atmış. Adımlar koşuya dönüşmüş. İnsana hizmet maratonu almış başını gitmiş. Ülkemizde çok bilinen bir yer olmuşuz. Dedemden sonra babam, daha sonra da ben bayrağı devraldım. Lokantamızda kendi yemediğimizi başkasına sunmayız. Dedemden gelen meslek ilkelerimiz şunlardır: Temizlik, dürüstlük, meslek aşkı, müşteriye sevgi ve saygı… 2000 yılında Amasya’yı kuşbakışı
gören Çakallar mevkiinde açılmış diğer şubemiz. Söylediğiniz gibi bu gece görüntüsünün dünyada eşi benzeri yok gibi. Lokantamız yurt dışında da tanınır. Şehrimize gelen yabancı turistlerin %80’ni bize uğramadan yapamaz. Hepsi de çok memnun ayrılır. Daha sonraki yıllarda Amasya kebabımızı, balıklarımızı, bize özgü mezelerimizi yemek için gelirler. Elbette ömre bedel ışıklar içinde yüzen Amasya’nın gece görüntüsü de turistleri çeker…
Davut kardeşim, ben yemekleriniz çok seviyordum. Aklımda kalan, belleğime kazınan döneriniz, et haşlamanız, sebze yemeklerinizdi. Daha sonraki yıllarda da sebze ve etin şişlerde özel ocaklarda piştiği kebabınızı, sanırım Tokat kebabıydı çok lezetli bulmuştum. Sizin şu yemeğimiz de iddialıyız dediğiniz hangi yemekleriniz var? Okuyucularımıza ne iletmek istersiniz?
Davut Keleş: Yemeklerimiz lezzetlidir, her zaman daha iyiyi, güzeli nasıl sağlarız onun peşinde koşuyoruz. Dedem, ülkemizde gezmediği yer kalmamıştı. Yemek kültürü için, yeni tatlar için. “Tokat kebabının en güzeli Amasya'da yapılır” sloganımızla işimizin hakkını vermeye çalışıyoruz. Balık,et çeşitlerimiz, yöremizin ünlü yemekleri bakla dolması, keşkek, Toyga çorbaşı çok beğenilir. Meze çeşitlerimiz de oldukça çoktur. Okuyucularımıza iletmek istediği şudur: Lokantamız adına ilk kez katıldık. Çok da mutlu olduk. Ne kadar çok dostumuzun, bizde yemek yiyen ve unutamayan insan olduğunu gördük. Sizin gibi onlarca kişi geldi, dostça sarıldı. Bizim en büyük kazancımız buyd fuardan. Amasya'ya yolu düşenleri bekliyoruz. Ünal bey, size ve gazete 9 Eylül'e çok teşekkür ederim, güzellik dileklerimle..
İzmir Turizm Fuarı yıllardır yapılıyor. Çok da beğenilen bir fuar oldu. Her yıl aralık ayında açılıyor. Ülkemizin güzelliklerinin podyuma çıkması gibi bir şey bu fuar. Sadece ülkemizden değil, yurt dışından da ülkeler katılıyor. Üç gün süren fuara akın akın yurttaşlarımız, turizm acenteleri koşarak geliyor. Bir yurttaş, bir gazeteci olarak katılmaya çalışıyorum. Şehirlerimiz belediye, valilik düzeyinde katılıyorlar. Öyle güzel sunumlarla geliyorlar ki bakın ben böyleyim dedirtiyorlar. Belleğinize işliyorsunuz, ilk etapta buraya gitmeye çalışacağım, demeden edemiyorsunuz.
Bu yıl da turizm fuarı açılacağı duyuruldu. 5.6.7 Aralık 2024 günlerinde Fuar İzmir’de yapılacaktı. Bir fırsatını bulup ilk gün gittim. Çok kalabalık bir insan topluluğu daha ilk günden koşup gelmişti. Alt katta sağlık, üst katta turizm fuarı gerçekleşecekti. Önce turizmden başladım. Girdiğim kapıdan sola doğru yürüyordum. Gözüme Amasya Otelleri standı ilişti. Bu kent, Şehzadeler Şehri, sakin belde bana hiç de yabancı değildi. Sis katmanı içine dalıverdim. Vatan borcu askerliğimin üç ayı orada geçmişti. Kısa süre içinde nasıl da sevmiştim sakin kenti. Yıl 1961’di. Dağların arasında bir vaha görünümündeydi. Kentin ortasından Yeşilırmak geçiyordu. Irmağın kenarında yalılar uzun uykularındaydı. Suyun içinde su değirmenleri işler vaziyetteydi. Kral mezarları devasa kayalara oyulmuş, sanki güzelim kenti gözlüyorlardı.
Hafta sonları izinli çıkar otellerde kalırdık. Şirin kentin sessizliğini, sakinliğini, iliklerimize kadar hissederdik. Kaldığımız oteli adını unuttum. Yemek yediğimiz bir lokanta vardı. Ali Kaya lokantası. Yemekleri gerçekten lezzetliydi. Döneri, kebapları, sebze yemekleri damak çatlatan nitelikteydi. Bunları düşünürken Ali Kaya adı gözüme ilişti. Genç bir arkadaştı masada oturan. Amasya’ya olan sevgimi anlattım. Nedenini söyledim. Gözleri parladı genç arkadaşın. Adı Davut Keleş’ti. Bu lokantanın üçüncü kuşak işletmecisiydi. Konuşurken elma çayımız geldi. Amasya’nın sırrı çözülmeyen çörek ve poğaçası, Amasya elması masanın üstünü süslemeye başladı. Eşi benzeri olmayan elmanın çayını yapmışlardı. Çok da lezzetli ve sağlıklıymış. Çok sevdiğim şirin kentin belleğime lezzetiyle işleyen lokantasını tanıtmak istedim. Kısa bir röportaj yapacaktık.
Ali Kaya lokantası ne zaman kuruldu?
Davut Keleş: Dedem lokantayı 1956 yılında kurmuş. Öncesi bulaşıkçılık, garsonluk, aşçı yardımcılığı derken işi öğrenmiş. Kendi lokantasını açmış. Lezzetli yemekleriyle kısa sürede tanınmış, çok da sevilmiş.
Davut kardeşim, söylediklerinizin tanığıyım. Amasya’da kaldığımız üç ay içinde her hafta sonu dedenizin bu lezzet mekanında yemek yerdik. Karadeniz gezilerine çıkıp da Ali Kaya’ya uğramadan yapamazdık. Eski lokantanın yanında yüksek bir yere de şube açmışsınız. Özellikle geceleri ışıl ışıl olan kentin görünümü başka yerde yok. Lezzetler her zamanki gibi müthiş. Lokantanızı böyle sevdiren nedenler nedir? Sanırım yurt dışında da biliniyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?
Davut Keleş: İnanın Ünal bey gözlerim sulandı. Ne güzel anlattınız. Şehrimize gelen inanın ilk görüşte sever, aşık olur. Gizli bir aşk başlar kentle kişi arasında. Yine, yine görmek ister. Dedem de böyle bir şehirde lokantacılığa adım atmış. Adımlar koşuya dönüşmüş. İnsana hizmet maratonu almış başını gitmiş. Ülkemizde çok bilinen bir yer olmuşuz. Dedemden sonra babam, daha sonra da ben bayrağı devraldım. Lokantamızda kendi yemediğimizi başkasına sunmayız. Dedemden gelen meslek ilkelerimiz şunlardır: Temizlik, dürüstlük, meslek aşkı, müşteriye sevgi ve saygı… 2000 yılında Amasya’yı kuşbakışı
gören Çakallar mevkiinde açılmış diğer şubemiz. Söylediğiniz gibi bu gece görüntüsünün dünyada eşi benzeri yok gibi. Lokantamız yurt dışında da tanınır. Şehrimize gelen yabancı turistlerin %80’ni bize uğramadan yapamaz. Hepsi de çok memnun ayrılır. Daha sonraki yıllarda Amasya kebabımızı, balıklarımızı, bize özgü mezelerimizi yemek için gelirler. Elbette ömre bedel ışıklar içinde yüzen Amasya’nın gece görüntüsü de turistleri çeker…
Davut kardeşim, ben yemekleriniz çok seviyordum. Aklımda kalan, belleğime kazınan döneriniz, et haşlamanız, sebze yemeklerinizdi. Daha sonraki yıllarda da sebze ve etin şişlerde özel ocaklarda piştiği kebabınızı, sanırım Tokat kebabıydı çok lezetli bulmuştum. Sizin şu yemeğimiz de iddialıyız dediğiniz hangi yemekleriniz var? Okuyucularımıza ne iletmek istersiniz?
Davut Keleş: Yemeklerimiz lezzetlidir, her zaman daha iyiyi, güzeli nasıl sağlarız onun peşinde koşuyoruz. Dedem, ülkemizde gezmediği yer kalmamıştı. Yemek kültürü için, yeni tatlar için. “Tokat kebabının en güzeli Amasya'da yapılır” sloganımızla işimizin hakkını vermeye çalışıyoruz. Balık,et çeşitlerimiz, yöremizin ünlü yemekleri bakla dolması, keşkek, Toyga çorbaşı çok beğenilir. Meze çeşitlerimiz de oldukça çoktur. Okuyucularımıza iletmek istediği şudur: Lokantamız adına ilk kez katıldık. Çok da mutlu olduk. Ne kadar çok dostumuzun, bizde yemek yiyen ve unutamayan insan olduğunu gördük. Sizin gibi onlarca kişi geldi, dostça sarıldı. Bizim en büyük kazancımız buyd fuardan. Amasya'ya yolu düşenleri bekliyoruz. Ünal bey, size ve gazete 9 Eylül'e çok teşekkür ederim, güzellik dileklerimle..