Yıllardır herkesin diline pelesenk olmuştu şu bahis muhabbeti.

Dilin kemiği olmadığı için de önüne gelen konuştu.

'Bütün hakemler bahis oynuyor.'

'Bütün futbolcular kupon yapıyor.'

'Bütün yöneticiler bahisçi.'

'Bütün teknik adamlar bahsin içinde.'

Eğer futbol 'bahis'in içindeyse, öyle ya da böyle 'bahis'in de futbolumuza girmediğini kim iddia edebilir ki.

Burada kritik kelimelerden biri, 'Bütün.'

Futbol Federasyonu'nun hakemlerle başlattığı 'bahis' operasyonunun ardından bazı kulüp yöneticileri de geçtiğimiz hafta gözaltına alınmıştı.

Önceki gün akşam saatlerinde ise TFF bu defa 'bahis' oynadıkları gerekçesiyle 1024 futbolcuyu ceza kuruluna sevk etti.

Şimdi bu konuda ben de birkaç kelam etmek isterim.

Ama iki çekincem var; birincisi herhangi bir bahis hesabım olmadığı gibi hayatımda bahis oynamadığım için konunun teknik yanından 'bi haberim.'

İkincisi ise böylesine önemli bir konuda maksadını aşan tümceler kurmak istemem.

Yalnız kafama takılanları söylemeden olmaz.

Mesela bizim liglerimizin sponsorları arasında bahis şirketleri yok muydu?

İçinde Süper Lig kulüplerinin de bulunduğu bir çok takımın formasının göğsünde ya da sırtında bahis şirketlerinin reklamlarını görmedik mi?

Birçok stadımızdaki reklam panolarında bahis şirketlerinin isimlerini okumadık mı?

Kafamda başka sorular da var. Hatta bunlar çok daha ağır cezalar gerektiren suçlarla ilgili ancak; olay henüz o aşamaya gelmediği için şimdi yutkunmakla yetiniyorum.

Başta da dediğim gibi 'bahis' futbol mekanizmamızın dişlilerinde yağ olarak kullanılırken, futbolun içindeki insanların 'bahis' olayına bulaşmasına şaşıran var mı merak ediyorum doğrusu.

Dediğim gibi olayın teknik yönünü pek bilmiyorum.

Belki çok klişe olacak ama soruşturmanın 'Cadı Avı'na dönmemesi gerektiği kanısındayım.

Ancak bu işte yasalara ya da etik kurallara uymayanlar da ceremesini çekmeli.

Çok garip bir ülkede yaşıyoruz.

Pazartesi akşamı PFDK'ya sevkler açıklanır açıklanmaz sosyal medyada sulandırmalar da başladı.

TFF ve Devletimizin yetkili kurumları olayı başka taraflara çekmeye çalışan hesaplar konusunda da çok hassas olmalı.

Her ne kadar federasyonun hareket şeklinde içime sinmeyen noktalar olsa da Türk futbolunda beyaz bir sayfa açılmasına yönelik bir fırsat doğduğu kanısındayım.

Şu bir gerçek ki, olay henüz çok taze.

Üst ligler milli araya girerken, TFF sanırım bu konuda yeni bir pozisyon alabilmek için alt ligleri de iki hafta öteledi.

Bakalım bahis gibi önemli ve hassas konuda 15 günlük ara, en azından sapla samanı ayırmak için ne kadar yeterli olacak.