İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali’nin ikinci yılını da geride bıraktık. İzleyiciden ve medyadan geri dönüşlerin çok olumlu olması, festivalin geleceği adına umut verici. Özellikle gençliğin katılımı çok iyiydi.  Şimdiden gelecek yılın programını oluşturmaya başladık bile… Bu yıl ilk yılki tarihlerimizden bir hafta öne almıştık festivali, ama ilk üç günün yağışlı geçmesi bizi düşündürüyor. İki mekandaki açık hava gösterilerini bu nedenle erteleyip, kapalı salonlarda gerçekleştirebildik. Demek ki, erkene almak sakıncalı. İlk yılın tarihleri ise, önümüzdeki seçimin tarihleri ile çakışıyor (tabi, erken seçim olmazsa). Bu durumda, (bir yıllığına da olsa) Temmuz’da bir festival görünüyor ufukta…

Gençlik içinde, çok sayıda film izleyen, her gün iki yarışma filmi izleyen ‘sinefil’leri keşfettik bu yıl. Bu sayının her yıl artacağını düşünüyorum. ‘Anılarına’ ve ‘Ustalara Saygı’ bölümlerinde yer alan yapıtların festivalin ilgi gören filmleri arasında olması sevindirici.  Ama daha kat edecek epey yolumuz var. Çünkü geniş kitlenin sinema kültürü Amerikan sinemasının popüler örnekleri ile sınırlı ne yazık ki. Diyeceksiniz ki, internette aradığımız filmleri bulabiliyoruz. Doğrudur, ama mühim olan ‘aramadığınız’ filmlerle tanışmak değil mi? Bunun için dünden bugüne dünya sinema külliyatının önde gelen yapıtlarını düzenli biçimde sunacak gerçek bir ‘Sinematek’e ihtiyaç var. Tunç Soyer’in festivalin basın toplantısında Sinematek’in kurulacağını açıklaması önemli bir müjdedir.  

Sinema, müzik ya da tiyatro izleyicisi/dinleyicisi yetiştirmek festivallerin birinci işlevidir. Ama, bununla yetinmeyip, konu aldıkları alandaki üretimi kışkırtmayı, genç yaratıcılara ilk deneyimlerini gerçekleştirme olanağı sağlamaları gerekir. Dünya festivalleri bunu yapıyor. Kısa film yarışmaları, proje/senaryo geliştirme atölyeleri ile sinemaya yeni bir kan taşıma işlevini de üstleniyorlar. İzmir Sinema Ofisi’nin ‘İlk Film Projesi Geliştirme Kampı’ bu doğruluda atılmış önemli bir adımdır.

Bu yıl, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından, Kültürlerarası Sanat Derneği işbirliği ile gerçekleşen festival kapsamında yer alan etkinliklerden biri, Müzik Temalı Kısa Film  Proje Yarışması da bu hedefe yönelik adımlardan bir diğeriydi.  Başvuru süresinin görece kısa olmasına karşın, 67 proje başvurdu yarışmaya. Elbette, çoğunluğunu sinema öğrencileri oluşturuyordu başvuran gençlerin. Cumhur Bakışkan, Hilmi Etikan, Işıl Özgentürk, Prof. Dr. Lale Kabadayı, Nihat Durak, Tahsin İşbilen, Vecdi Sayar’dan oluşan Seçici Kurul, başvuran projeleri değerlendirerek aralarından 10’unu oybirliği ile belirledi. Kazanan proje sahipleri İzmir (5 kişi), Ankara, Diyarbakır, İstanbul, Sakarya ve Konya illerinden yarışmaya katılmışlardı. Seçilen projelere ilişkin seçici kurulun değerlendirmesini burada paylaşmak istiyorum. Gençlerin ilgi alanlarına ve yaklaşımlarına ilişkin ipuçları taşıdığı için…

Bir zanaatkârın, pandeminin getirdiği sıkıntılara rağmen dünyanın sesine kulak vererek, müzik sanatıyla yaşama evet deyişini güçlü bir anlatımla aktaran Nisa Nemutlubakış’ın Sessiz Senler adlı kurma projesi; müziğin iyileştirici ve birleştirici gücüyle bir araya gelen anneanne ve torununun hüzünlü hikâyesini kurgulamadaki başarısı ile Aslı Coşar’ın Radyodaki Şarkı adlı kurmaca projesi;  Onur O. Akşit’in distopik bir evrende müzik ve birey ilişkisini yaratıcı bir fikirle aktaran Playback adlı kurmaca projesi; farklı kültürlerden gelen müzisyenlerin enstrümanlar aracılığıyla dostluk kurmasını anlatan Orçun Buldaç’ın Musiversalism adlı kurmaca projesi; Hakan Gül’ün müzik aracılığıyla özgürleşmenin hikâyesini, bir notaya dönüşen nokta metaforuyla anlatan Nokta adlı animasyon projesi; Simge Günsan’ın mitolojik bir öyküden hareket ederek günümüzdeki müzisyenlerin yaşadığı sıkıntılara başarıyla değinmesi ve Marsias’ın acılı sonunun bugünkü müzisyenlerin kaderi olmaması gerektiğini vurgulayan Sevgili Marsias adlı ‘mockumantary’ denemesi; Elif Yiğit Aygün’ün Mardin Diller ve Dinler Korosu adlı belgesel projesi; E. Kemal Mert’in pandemi sürecinde müzisyenlerin yaşadığı ekonomik ve psikolojik sıkıntıları merkezine alan Notalar Susmaz adlı belgesel projesi; Enes Yıldız’ın, tatil yörelerinde çalışan ‘yaşı ilerlemiş’ müzisyenlerin hayallerini, tarafsız gözlemlere dayanarak ve insan olmaya dair sıcak bir öykü çerçevesinde aktarma potansiyeli taşıyan belgesel projesi Elbet Bir Gün ve Şenol Çöm’ün Konya Bosna Hersek Mahallesi’ndeki üniversite öğrencilerinin elektrik kesintileri sırasında ortak şarkı söyleme geleneğini tarihe aktarma çabasını içeren Bosna Gece ve Müzik adlı belgesel projesi… Seçilen projelerin sahipleri gençler İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali’nde beş gün süresince ‘Proje Geliştirme Atölyesi’ne katıldılar. Yaz ve sonbahar aylarında çekilecek olan filmleri önümüzdeki yılın festivalinde hep birlikte izleyeceğiz.