İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Daire Başkanlığına bağlı Akdeniz Akademisi’nin ‘Demokrasi Okulu’ etkinlikleri kapsamında yer alan bir söyleşiden söz ederek başlamak istiyorum. İki arkadaşım, Nazan Kesal ve Yüksel Aksu’nun katıldığı (kim olduklarını söylememe gerek yok herhalde; bu satırları okuyanların onları tanımama olasılığı yok) “Demokrasi Kültürü ve Sanat” konulu söyleşinin moderatörlüğünü Prof. Dr. Sevda Alankuş yapıyordu. Katılımcılar arasında -her zaman olduğu gibi- gençler azınlıktaydı ne yazık ki. İki popüler sanatçının varlığına karşın… Gençler neden bu tür etkinliklere katılma arzusu duymuyor düşünmeye değmez mi?

Gençlerin gazete, kitap okumak yerine sosyal medyada gezinmeyi tercih etmesi kimin suçu acaba? Elbette, müfredatta sanata ayrılan yeri yok denecek konuma getiren eğitim politikası, ücretli sanat etkinliklerine katılmayı olanaksız kılan ekonomi politikası ve popüler kültüre teslim olan kültür politikasının mimarları ve uygulayıcıları baş sorumlular olsa gerek. Elbette, ailelerin örnek oluşturması da önemli bir faktör; bizim kuşağımızda öyleydi. Ama bunu toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan dar gelirli ailelerden nasıl bekleriz, bugünün ekonomik koşullarında... Öyleyse, yerel yönetimlerin ücretsiz ya da sembolik ücretlerle sunacağı sanatsal etkinlikleri sürdürmesi gerekiyor, katılımcı azmış, çokmuş bakmadan… Bunun bir ihtiyaç olarak benimsenmesi için istikrarlı bir çaba gerekiyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Demokrasi Okulu etkinlikleri düzenlemesi, sanat etkinliklerini izlemeleri için gençlere ücretsiz bilet sağlaması önemli. ‘Yılbaşı Festivali’, ‘Sevgililer Günü Festivali’, ‘Yaza Merhaba Festivali’ düzenlemekten çok daha yararlı… Neyse, biz dönelim “Demokrasi Kültür ve Sanat” söyleşisine. İkisi de Ege kökenli; biri Manisa, diğeri Muğla’nın ilçelerinde geçirmiş çocukluk yıllarını. Eğitim için İzmir’e geldiklerinde sahici bir kültür ortamı içinde bulmuşlar kendilerini (ikisi de 9 Eylül’den sınıf arkadaşı). Bugün aynı ortamı bulabiliyorlar mı, o günün gençlerine sormak lazım… Söyleşide, sanatın demokrasi kültürünün oluşumunda etkin bir rol oynadığından söz edildi; gençlerin “artık hayal kuramıyoruz” diye yakındığı konuşuldu. Ülkemiz için farklı bir gelecek istiyorsak, onları hayaller kurmuş büyük sanatçılarla tanıştırmak gerekiyor.

                                                                                   ***

Bugün Karşıyaka’da bir etkinlik başlıyor. ‘3. İzmir Edebiyat-Sinema Buluşması’. İlk ikisini İzmir Büyükşehir Belediyesi ile gerçekleştirdiğimiz festivali (evet, bu da bir mini festival) Karşıyaka Belediyesi, Kültürlerarası Sanat Derneği işbirliği ile gerçekleştiriyor. Bu akşam saat 20’de Karşıyaka Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Leyla Keskiner’in açılış konuşmasıyla başlayacak ilk etkinlik “Edebiyattan Sinemaya” başlığını taşıyor. Moderatörlüğünü yapacağım panelde yazar-eleştirmen Rıza Kıraç iki sanat dalı arasındaki ilişkileri, yönetmen Biket İlhan 100. doğum yılında Attila İlhan’ın sinema ile ilişkisini anlatacak. Söyleşinin ardından Attila İlhan’ın senaryosundan Lütfi Ö. Akad’ın gerçekleştirdiği “Yalnızlar Rıhtımı” gösterilecek. 27 Mayıs’ta İzmirli yazar-yönetmen Tarık Dursun K’nın anılacağı ve yazar-fotoğraf sanatçısı Lütfü Dağtaş’ın moderatörlüğündeki panelde yazar Salim Çetin Tarık Dursun K’yı, akademisyen Özlem Fedai ise Tarık Dursun’un sinemasını anlatacak. Panelin ardından yazarın senaryosundan Ümit Elçi’nin yönettiği “Kurşun Ata Ata Biter” gösterilecek.

Bu yılın ilk günlerinde yitirdiğimiz usta yazar Selim İleri unutulur mu? 28 Mayıs’ta eleştirmen-akademisyen Zeki Coşkun’un  “Selim İleri’nin Sinema Tutkusu” başlıklı söyleşisini, Selim İleri’nin senaryosunu yazıp, Ömer Kavur’un yönettiği “Kırık Bir Aşk Hikayesi”nin gösterimi izleyecek. 29 Mayıs’ta, bu yıl 100. doğum yılında bir başka ustayı anacağız. Yazar Habib Bektaş, romanı “Gölge Kokusu”nun Atıf Yılmaz tarafından sinemaya uyarlanma sürecini anlatacak, ardından “Eylül Fırtınası” filmi izlenecek. Etkinliğin son günü, araştırmacı yazar Efdal Sevinçli Hüseyin Rahmi Gürpınar’ı anlatacak, Gürpınar’dan başarılı bir uyarlama gerçekleştiren yönetmen Erman Bostan da “Hüseyin Rahmi’den Korku Sinemasına” başlıklı bir söyleşi yapacak; ardından yönetmenin “Cadı” filmini izleyeceğiz. Etkinliğe katkı sunan Attila İlhan Vakfı, Show TV, Fanatik Film ve WOW Studios’a teşekkür ediyor, İzmirli sinemaseverleri ve edebiyat dostlarını kamp sandalyeleri ve termoslarıyla birlikte Çatı Bostanlı Kültür ve Sanat alanına bekliyoruz.