Hani bir oyun vardır. Gözünüzü bağlarlar, şöyle bir döndürürler etrafınızda, sonra bırakırlar. Amaç hedef olarak belirlenen neyse onu bulmaktır. Çevrenizi yoklayarak ilerlemeye çalışırsınız. Önce soğuk… soğuk… nidaları yükselir sizi izleyenlerden; sonra yavaş yavaş sıcak… sıcak… sıcak… Hedefe yaklaştığınızı hissedersiniz. Şu sıralar, İzmir’de sıcaklar arta dursun, hedefe yaklaştığımızı hissediyoruz… sıcak…sıcak sesleri eşliğinde… İzmir’i yeniden bir kültür, sanat kenti yapma hedefine o kadar da uzak değiliz galiba. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın UCLG - Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Kültür Komitesi’nde Barselona, Bilbao, Bogota, Brazzaville, Jeju kentlerinin yöneticilerinin yanı sıra Başkan Yardımcısı seçilmesi İzmir’de kültür-sanatın geleceği adına önemli bir adım olabilir. Sayın Başkanın “Bu görevin İzmir’in Uluslararası alanda etkinliğini artıracağını, kültürün dünyada son derece prestijli bir alan” olduğunu vurgulaması, bir zamanlar dünya sanatını yakından izleyen bir kent olan İzmir’in bu kimliği kazanmasına katkı sağlayacağı yönünde bir işaret olabilir.
Dün İzmir’de kültür ve sanat tutkunları bir bayram yaşadı. Kültürpark’ta 5. İzmir Kitap Fuarı-İZKİTAP, Alsancak Institut français’de (Fransız Kültür Merkezi) Halkların Köprüsü Derneği’nin düzenlediği 4. İzmir Uluslararası Mülteci Film Festivali, İZBB Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde 5. Uluslararası Barok Müzik Festivali, Urla’da Enginar Festivali… Hepsinin son günüydü. Üçü de İzmir’in kimliği ile örtüşen etkinlikler. İzmir hem bir mülteci kenti, hem kitap kenti, hem de gastronomi kenti değil mi? Önce, Bornova’da “Görkemli Hatıralar” programında, ardından Kitap Fuarı’nda konuşan Prof. İlber Ortaylı, İzmir’in görkemli kültür mirasına ilişkin önemli bilgiler verdi. Ortaylı, “Hiç mülteci istemiyoruz” demek çok yanlış dedikten sonra “Burası İyonya, burayı doğru kullanmak zorundayız. Bu alanlara ihtiyacımız var, bunların sayısı artmalı” diyordu.
Sıcağı sıcağına dünkü Kitap Fuarı’ndan bir izlenim paylaşmak isterim: Kültürpark’daki fuar kalabalıktı ama düzensizdi. Bir yayınevinin standını bulmak için dört dönmeniz gerekiyordu. İşin uzmanlarına danışarak çözülebilecek bir şey. Fuarın TÜYAP-Yayıncılar Birliği işbirliği ile düzenlendiği yıllarda durum böyle değildi. Umarım gelecek yıllarda daha organize olabilir İZKİTAP. Fuar’da Büyükşehir Belediyesi APİKAM (Ahmet Priştina Kent Arşivi ve Müzesi)Daire Başkanlığı’nın yayımladığı yeni bir dergiyi görmekten mutlu oldum. “İzmir: Kültür, Mekan, İnsan“ adlı dergide İzmir kültürüne ilişkin önemli yazılar var. Ali Sabuktay’ı kutlamak isterim. “Değerlerini tanımayan bir toplum” olduğumuzu söylüyordu İlber Ortaylı. Katılmamak mümkün mü? Yayınlar ve etkinliklerle değerlerimizi tanıtmak yerel yönetime yakışan bir tavır.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı’na bağlı (bir yanlıştan dönüldüğü, Dairenin adına eklenen Turizm sözcüğünden vazgeçildiği anlaşılıyor) Akdeniz Akademisi’nin Kültürpark Atlas Pavyonunda gerçekleştireceği ‘Demokrasi Okulu’nun ilk dersinin “Adalet ve Eşitlik: Kısa Filmlerle Derin Mevzular” konusuna ayrılması da çok olumlu bir gelişme. Demokrasi kültürünün toplumda yaygınlaştırılmasındaki en önemli aracın sanat olduğunu söylemekten dilimizde tüy bitti. Bu tür çalışmalar İzmir’de bilinçli seyirci-bilinçli seçmen yetiştirmenin en etkili yollarından biri.
Dün sonuçlanan festivallerden söz ettim. Devam eden festivaller de var şu sıralar İzmir’de. Örneğin Güzelbahçe Tiyatro Festivali. Önümüzdeki günlerin programında “Ne Dersin Azizim”, “Frida Kahlo”, “Hayal Satıcısı” gibi oyunlar var, izlemenizi önereceğim. Ciddi ve özerk bir düzenleme olan TAKSAV ve Bergama Tiyatro festivalleri ve Büyükşehir’in 43. yılına ulaşan Hülya-Özdemir Nutku Uluslararası İzmir Tiyatro Festivali bir yana, pek çok ilçemizde tiyatro festivalleri düzenleniyor. Güzel bir şey… Ama içeriklerinin oluşumunda daha titiz davranmakta yarar var. 27 Mart’ta başlayıp, Nisan ortası sonlanan 43. İzmir Uluslararası Tiyatro Festivali’nin programı son yılların en iyisiydi diyebilirim. Tiyatro Mitos’un “Yan Rol”, Batı Performans Sanatları’nın “Cambazın Cenazesi”, Mek’an Sahne’nin “9/8’lik Kıyamet”, Yolcu Tiyatro’nun “Muhammed Ali”, Cihangir Atölye Sahnesi’nin “Saloz’un Mavalı”, Tiyatro Bereze & Dolkun Production’un “Martı Mıyım?”, Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu’nun “Hayal Satıcısı”, Sekizde Tiyatro’nun “Dersaadet Yokuşu” İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin festivaline yakışan düzeyli oyunlardı. Seçicileri kutlamak isterim. İzmir seyircisi salonları doldurarak karşılık verdi bu seçime.
Büyükşehirlerin giderek azalan kaynaklarını çok sayıda küçük etkinlik yerine, nitelikli ve sürdürebilirliği olan, seyircinin kültürel düzeyine katkı sağlayan etkinliklere ayırması, izleyici ile buluşmakta bir engeli olmayan popüler sanatçıların konserlerine kaynak ayırmaması kamucu bir sanat politikasının gereği değil mi? Önümüzdeki günlerde, 1 Mayıs alanında, İşçi Filmleri Festivalinde, Kadın Yönetmenler Festivali’nde ve Hıdrellez etkinliklerinde buluşmak üzere…