Halk oylaması bitti, tartışmalar bitmedi.
Biteceğe de benzemiyor.
Çünkü hukuksuzluk var.
Çünkü bile bile, göre göre yapılan yanlışlar var...
***
Cumhuriyet Halk Partisi, Yüksek Seçim Kurulu'na yaptığı itirazın reddedilmesinden sonra Danıştay'a başvurarak, YSK kararının iptal edilmesini istedi.
Danıştay ne diyecek?
Çoğumuz Danıştay'ın kararının “bu benim işimle ilgili değil” kararı vermesini bekliyor.
***
Sonrası Anayasa Mahkemesi, bir sonrası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi...
Seçimin “iptal” edilmesi gibi bir beklenti yok.
Oysa olmalı.
“Sandıkta kaybettiniz” martavallarına bakmayın.
Mesele hukuk meselesi...
***
Cumhuriyet Halk Partisi, Kayseri Melikgazi ilçesinde halk oylaması sonuçlarına itiraz etti.
İlçe Seçim Kurulu, siyasi parti temsilcilerinin de katıldığı toplantısında itirazı “oy çokluğu” ile reddetti.
Reddetme gerekçesi, elbetteki Yüksek Seçim Kurulu'nun aldığı karar.
Yine de önemli bir gelişme yaşandı.
***
Kayseri Melikgazi İlçe Seçim Kurulu Başkanı Hakim Vedat Azgit, itirazın reddine “muhalefet şerhi” koydu.
Yılların hakimi Azgit, önemli tespitlerde bulundu.
Azgit ilk tespitinde, “Aynı konuda kanunda farklı bir düzenleme olduğunda öncelikle kanun maddesinin mi YSK kararının mı uygulanacağı hususunun çözüme kavuşturulması gerekir. YSK kararlarının kanun maddesinden önce uygulanacağı sonucuna varılırsa YSK kararları ile Seçim Kanunu'nun tüm maddelerinin değiştirilebileceği sonucuna varılır. Bu, hukukun temel ilkelerine aykırıdır. Bu nedenle öncelikle Seçim Kanunu’ndaki hükümlere göre karar verilmelidir” dedi.
***
Seçim Kurulu Başkanı Hakim Vedat Azgit bu tespiti yaptıktan sonra, hukukun en temel kurallarından biri olan, “geriye işleme” durumuna da dikkat çekti.
Hakim Azgit'e göre, “YSK kararına göre Türkiye’nin doğusunda bulunan 32 ilde seçimler 16.00’da sonuçlandığından sandık sayım döküm işlemleri başladıktan sonra hatta birçok ilde işlemler tamamlandıktan sonra YSK’nin iptal kararı aldığı açıktır. Bu durumda sandık kurulunun haklı olarak yürürlükte bulunan YSK’nin genelgesi gereği mühürsüz zarf ve oy pusulalarını iptal etmesi gerekecektir. Saat 17.08’de gönderilen YSK kararının geriye yürüdüğü kabul edilirse YSK genelgesine göre doğru olarak verilen sandık kurulu kararlarının iptali sonucu doğacaktır. Kanunlar bile geriye yürümediği halde YSK kararları ile yürürlükteki mevzuata uygun olarak alınan her türlü kararın sonradan iptali durumu ortaya çıkacaktır. Kanaatime göre, YSK kararları geriye yürümez. YSK kararının geriye yürümediği kabul edilirse aynı seçimde, farklı seçim çevrelerinde, farklı kuralların uygulanması söz konusu olacaktır. Bu durumda da seçim sonuçları tartışmalı hale gelecektir...”
***
Gördüğünüz gibi, hukukta “esnetme” ya da “duruma uydurma” hiç de beklenmedik/istenmedik sonuçlar doğurabiliyor.
Kanunların, genelgelerle “delinmesi” halinde, artık ortada ne hukuk kalıyor, ne de onun üzerine kurulan diğer sistemler.
Çağdaş dünyada, hukukun olmadığı ülkelerin ekonomik gelişmelerini sürdürebilmeleri de elbette olanaklı durmuyor.
Hiçbir sermaye, hukukun güvencesi olmadan “yatırım” yapmıyor.
“Oldu da bitti” diyerek demokrasi, olmayan demokraside de “refah” sağlanmıyor.
Öyleyse “itiraza” devam.
Hala hukuk diyen “hukukçular” varken...