Şuruç'ta patladık.
Ankara'da, İstanbul'da patladık.
Gaziantep'te patladık.
Diyarbakır'da patladık.
Patlamaların tek ortak özelliği, hiçbirinde güvenlik zafiyeti olmamasıydı. Güvenlik zafiyeti olmayan yerlerde, güvenli bir şekilde öldüğümüz için, hepimiz ne kadar şükretsek azdır.
Toplum buna alıştırılıyor.
Öyleyse alışacağız...
***
Hiç kimse kusura bakmasın.
Alışmayız, unutmayız, kandırılamayız falan hepsi hikaye...
Olan sadece ölene, ve yakınlarına oluyor.
Farkında değilmişiz gibi yapsak da, bal gibi alıştık.
Bunca patlamaya, bunca insanı kaybetmeye rağmen, toplumum herhangi bir kesiminden tepki yükselmiyor ise, olay kınama mesajlarına kadar düşüyor ise, daha neye alışacağız?
***
Güvenlik zafiyeti yok...
Nerede?
Güya havaalanının içine tam da giremedikleri için, güvenli bölgeye ulaşamamışlar demeye getiriyorlar.
İyi be kardeşim, havaalanının içi Türkiye, havaalanının dışı başka bir ülkenin toprağı mı?
İçeride yaşananlar ile dışarıda yaşananlar arasında nasıl bir güvenlik ilişkisi kuruyorsunuz da, toplum olarak “ohhh” çekip televizyon başında kendi başımıza gelmediği için sevindirmeye çalışıyorsunuz?
***
Bütün haberlere yasak, bütün yorumlara yasak. Sonuç? Kirli bilgiden geçilmiyor ortalıkta. Üstelik yasaklayanlar da neyi yasakladığını bilmiyor.
Yaşadıklarımız çılgınlık halidir ve bu durumda ülke olarak travma yaşıyoruz.
Bırakınız, “sakin olalım, güçlü duralım” hallerini.
İnsanlar acı içinde.
Askerin ailesi acı içinde, polisin ailesi acı içinde, onca sivilin ailesi acı içinde.
Ne yapacak bu insanlar?
“Oldu artık, bundan daha kötüsü de olabilirdi” mi diyecekler?
Ölmelerinin üzerine ağlamayacaklar, kahredemeyecekler, şöyle okkalı bir küfür dahi edemeyecekler. Devlet büyüklerini protesto etmek zaten yasak...
O yüzden güvenlik zafiyeti yok.
O yüzden keyfimiz gıcır, memleket iyiye gidiyor, neredeyse diz çöktürmediğimiz, özür diletmediğimiz kimse kalmadı.
O yüzden Türkiye'nin dört bir yanında patlayanlar bomba değil, havai fişek.
Dünya devleti olmanın, Osmanlı torunu olduğumuzu anımsamanın, kuvvetler ayrılığının dibine kibrit suyu döktüğümüzün kutlamaları zaten yaşadıklarımız.
***
Bir ülkede, bu kadar insan ölmesine rağmen, hala sen ben kavgası sürüyor, hala birileri koltuklarını sağlamlaştırma, insanlığı, demokrasiyi, hukuku esir almaya kalkıyorsa,
Hala utanmadan, istifa denen tavrı akıllarına bile getiremiyor, olan biteni neredeyse vatandaşın sırtına yüklemeye çalışıyorlarsa,
Ve keyifleri gıcırsa saraylarında,
Hala işadamını, öğretmeni, polisi, askeri “terörist” damgası vurarak hapse atıp, patlayan bombaları “öfkeli çocuklar” diye tanımlayabiliyorlarsa,
Güvenlik zaafiyeti yoktur.
Ölüye güvenlik mi gerekir?