Dede Korkut öykülerinin en ünlülerindendir Deli Dumrul.
Oğuz'da Duha oğlu Deli Dumrul, bir kuru çay üzerine köprü yaptırmış, geçenden 33 akçe, geçmeyenden döve döve 40 akçe almaktadır. Halkı sindirmiş, “Var mı benden güçlüsü?” diye şişinmektedir.
Öykü nereden mi aklıma geldi? Son anda bir erteleme olmazsa İstanbul-İzmir karayolunu kısaltacak olan İzmit Körfezi üzerinde yapılan Osman Gazi Köprüsü yarın açılacak.
Peki bu köprünün yapılmasına gerek var mıydı? Evet vardı.
Yıllarca bu yolu kullandığımdan hem zamandan, hem de yakıttan önemli bir tasarruf sağlayacağını söyleyebilirim.
Peki Deli Dumrul Köprüsü'yle ilgisi ne bu köprünün?
İlgisi bütün AKP yatırımlarında olduğu gibi bu yatırımdan da pis kokular gelmesi.
Köprünün geçiş ücreti 12 kilometre yol bedeli dahil 35 Amerikan doları artı KDV. Yani yaklaşık 120 Türk Lirası. Diğer köprülerle kıyaslandığında çok yüksek bir rakam.
Peki yalnızca bu kadar mı? Tabii ki hayır. Yatırımı yapan AKP Hükümeti. Bu kadarla biter mi?
Yüklenici firmaya günlük 40 bin araç geçiş garantisi verilmiş. Yani kaç araç geçerse geçsin günlük 1.400.000 Amerikan doları garanti. Vurun yıllığa 511.000.000 Amerikan doları yüklenici firmanın cebinde.
Günde 40 bin araç geçerse sorun yok. Ya geçmezse? Hiç dert değil devlet ne güne duruyor. Hepsi bütçeden ödenecek.
Gördünüz mü Yağma Hasan'ın böreğini?
Vatandaş Erzurum'da. Belki de köprüden hayatı boyunca hiç geçmeyecek. Ya da Adana'da. Köprünün resimlerini görebilirse gazetelerden görecek. Ama ne gam, her yıl ödediği vergiden, yaptığı alış-verişteki KDV'den yığınla parası yüklenici firmanın cebine girecek.
Bir de sıkılmadan “Devletin kasasından bir kuruş harcamadan yaptık.” diyorlar.
2035 yılına kadar toplam 9 milyar 709 milyon dolar yüklenici firmaya ödenecek.
Toplayın ülkedeki bütün otoyolları, artı iki Boğaz Köprüsünü. Hepsinin toplam geliri bu köprünün yüzde 35 daha altında.
Köprünün 2 milyar liralık kamulaştırma bedeli dışında, yüklenici firmaya maliyeti 1 milyar dolar. Bu para AKP'nin verdiği gelir garantisi karşılığı, aralarında Halkbank ve Vakıfbank'ın da bulunduğu 9 banka tarafından karşılanmış.
Önceleri dış krediyle yapılacağı söylenmişti. Ancak bu sağlanamayınca (çok akıllılar ya) bir kamu bankasının Newyork şubesinden aldıkları krediyi dış kredi olarak göstermişler.
“Bu köprüyü bedavaya getirdik” diyen müthiş deha(!), 'Köprü ücreti pahalı' diyenlere ne diyor biliyor musunuz?;
“Bedava bir şey yok. Alternatifi var. Pahalı bulan Körfez'i dolaşır veya gemiyle geçer.”
İşte bu kadar. “İster geç ister geçme. Ben senin adına parayı yüklenici firmaya ödeyeceğim” diyor.
İnşallah yanılıyorumdur. Bayramlar dışında bu köprüden günde 40 bin araç geçmesi olanaksız gibi. Aradaki fark bizlerin cebinden alınıp, ballı yüklenici firmaya aktarılacak. Tipik bir AKP klasiği.
Deli Dumrul olmaya soyunmuşlar. Vermedikleri hizmetin parasını vatandaştan alıyorlar.
Ha son olarak şunu da söyleyelim. Hikayenin sonunda Deli Dumrul'un karşısına Azrail çıkar. “Var mı benden güçlüsü” diyen Deli Dumrul, yelkenleri suya indirir;
“Ben ettim, sen eyleme, n'olur canımı alma. Benim yerime annemin, babamın canını al” der.