İtalyan psikiyatrist Eugenio Borgna'nın son kitabı Dostluk Üzerine, 'yaşam pınarı' olarak nitelendirdiği dostluğun farklı boyutlarını, ünlü şair ve yazarların eserlerinden alıntıladığı etkili pasajlarla açıklıyor. Eugenio Borgna, kitabında dostluğu psikolojik, insani, edebi ve ruhsal açıdan ele alıyor.

Geçtiğimiz aralık ayında 94 yaşında hayata veda eden İtalyan Psikiyatrist yazar Eugenio Borgna'nın Türkçeye çevrilmiş Melankoli, Bekleyiş ve Umut, Şu Bizim Kırılganlığımız ve Ruhun Yalnızlığı adlı kitaplarına, hayatlarımızın bir noktasında keskin bir milat olarak kendini hissettiren pandemi sonrasına yazdığı Dostluk Üzerine eklendi.

Bir anlamda veda kitabı olarak değerlendirilebilecek kitap, dostluğu psikolojik, insani, edebi ve ruhsal açıdan ele alıyor, onun sırrına zor erişilebilecek mistik doğasına, özellikle ünlü yazar ve şairlerden yaptığı alıntılarla oluşturduğu perspektiflerden bakıyor.

YALNIZLIK NEDİR TECRİT NEDİR?

Eugenio Borgna, yıllar önce okuduğum kitaplarında vurguladığı bir nüansla beni çok etkilemişti.

Yalnızlık ile tecrit arasındaki nüansla ilgiliydi bu tespit.

Borgna'dan şunları öğrenmiştim...

Kişinin kendi seçimi olan yalnızlık ile bulunduğu topluluk veya toplumdan yalnız bırakılmak anlamına gelen tecrit, sebepleriyle ve sonuçlarıyla can yakar.

Bu basit görünen ayrımında yaşadığımız kafa karışıklığı, dostluk meselesinde de nüanslarıyla bizi şaşırtır.

Birçok kişi, dostluğu hayatın doğal akışının sonuçlarından biri olarak görür. kendiliğinden gelişen dostluk o kişiyle kafamız uyduğu sürece devam diye düşünülür. Belki kısmen böyle cereyan eder dostluk. Peki ama dostluktan ne anlıyoruz?..

İşte Dostluk Üzerine, hayat yolculuğunda gereksindikçe edinip geliştirdiğimiz bu davranış biçimimiz için, yılların gözlem ve analiz gücüyle geliştirdiği bakış açılarını bizimle paylaşıyor.

SONSUZ AMA KIRILGAN!

Yazar, kitabının önsözünde dostluğun hayattaki en güzel ve en parlak deneyimlerden biri olduğu söyledikten sonra dostluğun hayatı değiştiren bir yaşam pınarı olduğunu açıklamaya girişiyor. Eugenio Borgna, dostluğun kendince tarifini şöyle yapıyor:

Konuşulmadığı vakitlerde bile diyaloğu sürdüren sonsuz ancak kırılgan bir iletişim biçimi!

Borgna, dostluğun bellek ve umut olduğunu vurguladıktan sonra akan hayat içinde dostluğun farklı evrelerinden ve tezahürlerinden söz ediyor.

Yazar, önceki kitaplarında olduğu gibi savlarını, düşüncelerini ünlü yazar ve şairlerden yaptığı alıntılarla süslüyor. Bu kitaptaki değinilerini ağırlıklı olarak şair Rainer Maria Rilke ve kısacık ömründe 20. yüzyıla izini bırakmış düşünür Simone Weil'den oluşturuyor.

DOSTLUĞU HAK ETMEK İÇİN...

Hem Borgna'nın cümlelerinden hem de kitabına konuk ettiği şair ve yazarlardan yaptığı alıntılardan derlediğim küçük bir seçkiyle sizi baş başa bırakıyorum...

* "Yalnız olmayı öğren, bunu hiç olmazsa gerçek dostluğu hak etmek için yap..." / Simone Weil

* "Beğenilme arzusundan ya da tam tersine, beğenilmeme arzusundan en ufak bir iz taşıyan her dostlk murdardır." / Simone Weil

* "Kadınların dostlukları erkeklerinkinden daha kalıcıdır." / Eugenio Borgna

* "Dostluk, yalnızlığın acılarını iyileştirmemeli, sevinçlerini ikiye katlamalı." / Simone Weil

* Dostlukta sürekli mevcudiyet yoktur, mevcut olmama, sessizlik ve yalnızlık da vardır. Bunlar ruh hallerimizin ve ilişkilerimizin anlamı üzerine yeniden düşünmemizi sağlar." / Eugenio Borgna

Doneminin Aynası

Döneminin aynası klasikler

Şair Recaizade Mahmud Ekrem, Tevfik Fikret gibi büyük şairlere örnek olmasının yanı sıra Araba Sevdası gibi edebiyatta gerçekçiliğin ilk önemli romanını vermiş önemli bir Tanzimat sanatçısı olan Recaizade Mahmed Ekrem'in oğlu Ercüment Ekrem Talû, babasının çizdiği edebi rotanın yolcularından biri olmuş, çok farklı alanlarda türlerde eserler vermiş bir yazardır.

Ercüment Ekrem Talû, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin yanı sıra, Osmanlı'nın son, Cumhuriyet'in ilk iki dönem Basın yayın Müdürlüğü'nü yapmış önemli bir bürokrat ve gazeteciydi di.
(
Öte yandan Talû'nun kızı Esin Talu Çelikkan'ın önemli bir çevirmen, oğlu Muvakkar Ekrem Talu'nun ilk Türk spor spikerlerinden, torunlarından Çiğdem Talu'nun ünlü bir söz yazarı ve Umur Talu'nun da ünlü gazeteci olduğunun notunu da vakitlice düşelim.)

Kafka Kitap, geçtiğimiz aydan itibarın bu önemli Osmanlı ve Cumhuriyet aydınının kitaplarını Babil Ekspres serisinden yayınlamaya başladı. Açıklayıcı önsözleri, öğretici dipnotları, isabetli sadeleştirmeleri ve şık kapaklarıyla bir yayıncılık zarafeti olduğunu da vurguladıktan sonra şu ana kadar yayımlanan iki kitabın tanıtımına geçelim...

ESKİ İSTANBUL'DA AŞK VE YOKLUK

İlk kez 1928'de basılan bu Gemi Arslanı; Osmanlı harfleriyle yayımlanan son romanı. Sonrası malum harf inkılâbı. Gemi Arslanı; Bir annenin babasız kalmış evladına, iyli bir gelecek sağlamak için çıktığı yolculukla başlıyor ve eski İstanbul'u da kahramanlarından biri yapıyor. Anne Şerefnaz Hanım ile oğlu Sudi'nin türlü sıkıntı ve yokluklarla ilerleyen macerasında ilk değişimi, Sudi'nin karşısına çıkan güzel mi güzel Leman Hanım ile başlıyor ve öykü bambaşka bir yola evriliyor.

BİR BATILILAŞMA ELEŞTİRİSİ

Ercüment Ekrem Talû'nun Asriler adlı romanı, "Batılılaşalım da nasıl olursa olsun" diyen cehaleti hırsından da azgın tiplere bir eleştiri olarak da okunabilir. Hiciv yükü yoğun romanda, İstanbul'un işgal günleri resmediliyor ve umutların birer birer tükendiği günlerde öz değerlerini de yitiren insanların hayat mücadelesi usta bir romanın gözlüm gücünü ve ifade zenginliğine şahit oluyorsunuz.

İlk iki roman ile başlayan bu seri, Osmanlı'nın son yıllarının bezginliğini, Cumhuriyet'in ilk yıllarının coşku ve umut dolu bekleyişlerini anlamak için de önemli.

Gemi Arslanı / Asriler / Ercüment Ekrem Talû / Kafka Kitap

Koy Ogretmeni

Yaşama uğraşında

kısa çöpü çekenler

Japonya'nın değişim rüzgarlarının estiği, gelişme çabalarının yaşandığı Meji restorasyonu döneminde yazılmış ve o yılların sosyolojisini başarıyla yansıtan bu roman, günlük biçiminde kaleme alınmış. Bu 'içli' romanın esin kaynağı ise, yazarın erken yaşta yitirdiği dostunun günlükleri.

Köy Öğretmeni, Tokyo'da yükseköğrenim görüp edebiyat çevrelerinin bir parçası olma hayali kurarken, 'büyük umutlar'ını teker teker yitirmiş ve Japonya taşrasında öğretmenlik yapan bir gencin hayalleriyle, hayatın acı gerçekleri arasında yolunu ve dengesini bulma çabasını, dönemin dili ve duyarlığıyla anlatıyor.

Yıkım ve yokluk getiren bir savaş, beyhude kabuğunu kırma çabaları, genç bir köy öğretmeninin gelecek hayallerini doğal olarak etkileyecek ve ona mutsuzluk ve hüsran getirecektir. Buna rağmen uzun ve karanlık tünelin sonu aydınlık mıdır, bunu romanı okuduğunuzda anlayacaksınız.

Köy Öğretmeni, günümüzde de 'bir çıkış yolu' arayan umutsuz gençlerimizin hemen empati kurabileceği, hayatın aslında farklı dönemlerde ve coğrafyalarda kısa çöpü çekenler için pek de fark etmediğine dair roman.

Köy Öğretmeni / Katai Tayama / Sel Yayıncılık

Bezgin

Bezgin bir kadının gözünden

19. yüzyıl Avrupası

1794 - 1860 yılları arasında yaşayan Anna Brownell Jameson, ülkesi İrlanda ve sonra hayatını devam ettirdiği İngiltere'de tanınmış bir kadın hakları savunucusuydu. Belki bu yüzden farklı alanlarda yazdığı eserlerinden biri, Shakespeare'nin kadın karakterlerine dairdi. Biyografileri, gezi ve sanat üzerine kitap ve makaleleriyle de önemli bir isim yapan Jameson'un romanının ilk baskısı, gerçek bir anı kitabı izlenimi vermiş, ancak kurgusal bir eser olduğunun anlaşılması sonrasında büyük tartışmalar çıkmıştır.

Bezgin Bir Kadının Günlüğü’nde olayları, George dönemi İngiltere’sinden kırık kalple ayrılan bir genç kadının anlatımıyla takip ediyoruz. Bu mutsuz, gezgin kadın, kıta Avrupası'ndaki gezilerinde tanıştığı farklı kültürler, antik ve modern sanat eserleri ve nefes kesen doğa manzaraları karşısındaki izlenimlerini günüğüne aktarırken kendi yalnızlığını, hüznünü ve bitimsiz acılarını da yansıtıyor. Bezgin Bir Kadının Günlüğü, o dönemin hissiyatına, değerlerine ve hızla değişen Avrupa'nın sosyolojisine dair ilginç bir roman.

Bezgin Bir Kadının Günlüğü / Anna Brownell Jameson / Can Yayınları

Junggg

Carl Gustav Jung'dan

Söyleşiler ve Karşılaşmalar

C.G. Jung Konuşuyor hem Jung’a ait söyleşiler, konuşmalar, verdiği dersler hem de onunla ilgili pek çok tanıklık içeren ve derlemesi yıllar içinde zenginleşen bir derleme. İlk haliyle 1974 yılında basılan bu ilginç kitaba, Jung'un çocukluk arkadaşlarının, takipçisi olan psikologların, ünlü edebi kişiliklerin, gazetecilerin, dönemin ünlü bilim ve fikir insanlarının katkısı olmuş.

Bu konularla ilgili olanların yakından bildiği Tavistock Dersleri, Basel Psikoloji Kulübü konuşması, Mircea Eliade’nin Jung’la karşılaşmasına ilişkin makalesi, Jung psikolojisinin Amerika’daki önemli temsilcilerinden Esther Harding’in günlüğünden derlenen Jung’la görüşme notları, kitabın içeriğini oluşturan yazılardan sadece birkaçı.

C.G. Jung Konuşuyor - Söyleşiler ve Karşılaşmalar / Carl Gustav Jung / Alfa Kitap

Dünyanın Olcumunden

Dünyanın Ölçümü'nden sonra

fantazyayı tarihle buluşturdu

Daha önce Dünyanın Ölçümü ile Ben ve Kaminski adlı kitaplarıyla tanıdığımız Alman yazar bu kez, günün birinde ölmemeye karar veren jonglör Tyll’in hikâyesini anlatıyor. Bitimsiz savaşların ölüm, açlık ve acı getirdiği 17. yüzyılın başlarında geçen Tyll'ın konusu şöyle...

Küçük bir köyde değirmencinin oğlu olarak dünyaya gelen Tyll Ulenspiegel, simyaya, bilimsel keşiflere meraklı babası kiliseye itaatsizlik ettiği için cezalandırılınca, fırıncının kızı Nele ile köyden kaçar. Roman, Tyll'ın yanı sıra bilim insanı ve yazar Martin von Wolkenstein, cellat Tilman ve jonglör Pirmin, konuşan eşek Origen, sürgündeki hanedan üyesi Elisabeth ve beceriksizliğiyle bir savaşı tetikleyen Bohemyalı Frederick ile Otuz Yıl Savaşları'nın tarihsel gerçeklere de değinen fantastik bir panoramasını çiziyor.

Tyll / Daniel Kehlmann / Can Yayınları