Bu hafta birkaç hafta önce yazmış olduğum bir yazının konusuyla ilgili bazı telefonlar aldım.. Okurlarım hatırlayacaklardır. Birkaç hafta önce Üniversite bitirmenin hayattaki başarı ve kazanç üzerinde direkt bir ilgisi olmadığını, meslek liselerinin ve özellikle endüstri meslek liselerinin de yaşamın ileriki yılları için ciddi bir kariyer imkanı sağlayabildiğini yazmıştım.
Gelen telefon ve maillerin sahiplerinin bir kısmı beni desteklerken, birkaç tanesi de “ paramız yoksa okumayalım mı, bizim üniversiteye gitme hakkımız yokmu “ mealinde ifadeleri içeriyor. Aslında şöyle bir etraflarına baksalar gerçeği görecekler ama yaşama at gözlükleri ile bakmayı tercih ediyorlar.
Tamamiyle yanlış anlamışlar. Ben yazımda ister üniversiteye ister meslek liselerine gidin, herkese ekmek var, Üniversite şart değil diyorum. Hatta bazı durumlarda üniversiteye gitmeyenerin, gidenlerden daha fazla iş bulma ve para kazanma şansı olduğunu ileri sürüyorum.
Herneyse eski bir yazıya ilişkin bu kadar yorum yeter. Gelin bu hafta konuyu biraz daha geliştirip hayatta başarı için sahip olunması gereken vasıflardan bahsedelim.
Hayatta başarıyı sağlayan unsurların başında tabii ki çalışmak gelir. Ama, çalışmak, çalışkan olmak tek başına yeterli değildir. Başarı sahibi insanarın yaşamı incelendiğinde çalışkanlığın ötesinde pekçok farklı yeteneğe sahip oldukları açıkça görülür. Cesaret, girişkenlik, zeka ve tabii ki şans bunların önemlileri arasında yer alır. Yani başarıya ulaşmış kişilerin kimi cesur, kimi zeki, kimi girişken bir kişiliğe sahiptir. Bu vasıfların tamamının bir kişide toplanmış olması şart değildir. Ama, Hepsinin tek bir ortak özelliği olduğundan sözetmek mümkündür. Bunların tamamı Başkaları ile iyi iletişim ve iyi ilişkiler kurabilen insanlardır. Eh bu vasıflara birde şans faktörü eklendi mi Allah yürü ya kulum diyor insana.
Gelin size akademik bir araştırmayı anlatayım. Bu araştırmaya göre: Başarısızlığa uğramış kişilerin %80’i başkaları ile iyi ilişkiler kuramamaktadır. Bu kişilerin en belirgin özellikleri başkaları ile iletişim kurmakta yetersiz kalmaları olup, bu nedenle sosyal ortamlara girememekte, çevre edinememekte ve kendisine başarıyı sağlayabilecek ortamlara kavuşamamaktadırlar. Yine aynı araştırmaya göre İş yaşamındaki başarıda entelektüel birikim ve iş konusundaki beceri ve tecrübenin payı %25 iken, nitelikli insan ilişkileri kurmanın payı %75’dir. Nitekim günümüzde herhangi bir kuruluş için fizibilite hazırlanırken o kuruluşun yöneticilerinin ve/veya sahiplerinin ilişkiler portföyü, tıpkı finasal olanaklar gibi, tıpkı diğer üretim girdileri gibi fizibiliteye eklenmektedir.
Araştırmanın biraz daha ilginç bölümlerine geçersek. Aynı araştırmada araştırmacılar bir üniversitede mühendislik bölümü öğrencilerini üniversitedeki başarı durumlarına göre:
-
Eğitimleri boyunca yüksek not alan öğrenciler
-
Eğitimleri boyunca düşük not alan öğrenciler
-
İnsan ilişkilerinde başarılı öğrenciler
Olmak üzere üç kategoriye ayırmışlar ve mezuniyet sonrası onbeş yıl boyunca kategorize ettikleri bu mezunları izleyip iş yaşamındaki başarı durumlarını, kazançlarını, aile yaşamlarını takip ve tespit etmişler ve belirli kriterler çerçevesinde değerlendirmişlerdir
Ortaya çıkan sonuç şu: Birinci gruptakilerle ikinci gruptakilerin yani eğitimleri boyunca yüksek not alanlarla, eğitimleri boyunca düşük not alanların yaşamdaki başarıları ve kazançları karşılaştırıldığında aralarında anlamlı bir fark olmadığı ama insan ilişkilerinde başarılı öğrencilerin diğer iki gruba da hem hayattaki başarı ve hem de kazanç bakımından ciddi bir fark attığı görülmüş.
Demek ki, bir uzmanlık edindikten sonra bu uzmanlığı Meslek lisesinden veyahut Üniversiteden mezun olarak almış olmanın yaşamdaki başarı üzerindeki etkisi çok fazla değil. Farkı yaratan esas unsur kişinin kendisi. İşine verdiği önem ve iletişim ve ilişki becerileri. İletişim ve ilişkilerde başarılı olmayı becerdiğimiz takdirde yaşamımızı daha kolay sürdürebileceğimiz açıkça belli.