Bugün 25 Ağustos 2023 Cuma… Yarın 26 Ağustos… Yani Türk ordusunun, işgalci Yunan birliklerine karşı başlattığı Büyük Taarruz’un 98 yılı…

Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle 26 Ağustos’ta başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos zaferiyle sonuçlanmıştır. Dünya tarihine altın harflerle “Büyük Kumandan” diye yazılan Mustafa Kemal Paşa hedeflerine sonuna kadar ulaşarak kalbimizde taht kurmuştur. Daha sonra 29 Ekim 1923'te ilan ettiği Cumhuriyetimizi gençlere emanet etmiştir. İşte Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlere teslim ettiği Cumhuriyeti’mizin 100’ncü yılına bu duyguyla, kısacası “Hedefine ulaşanların” duygusuyla girmek için gün saymaya başladık.

* * *
Aslına bakarsanız bilgisayarımın başına geçip yazıma şöyle girecektim: Hedeflerine ulaşanlar ve hedefleri hayal olanlar… Öyle ya, Cumhuriyetimizin 100’ncü yılını kutlamaya hazırlanırken Cumhuriyetin ruhuna aykırı düşecek o kadar çok yanlışlıkları görüp çıldıracak hale gelmedik mi?
Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Atatürk “Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz” dememiş miydi?
Peki şu günümüz siyaset arenasında iktidar- muhalefet çekişmesinde hayat pahalılığı, enflasyon eğitim masrafları, yurt ücretleri, ev kiraları, yol ücretleri altında ezilen gençler nasıl hedefine ulaşsın? İktidar, o yüce meclisimizi 1 Ekim’e kadar tatile sokarak gençlerin ve de onların hayat damarları, olmazsa olmazları ailelerini maaş karambolüne getirip hayallerini yok etmiş olmuyor mu?
Onların emekli ana-babalarını yeni seçim kapanı içine iterek 2024’ün Mayıs ayına kadar bir nevi işkence etmiyor mu? Memur, memur emeklileri işçiler neden sokaklarda ellerinde pankartlarla sizlere seslenmeye çalışıyor! Bakanlık kapıları önlerinde neden hak arıyorlar?
Yakın geçmişte pandemi, deprem ve şimdi de yangınları bahane ederek insan emeğini, devletin geleceğini gençleri neden yokuşa sürüyor? Ve de susuzluk, kuraklık senaryoları içinde, yangınlara karşı mücadele edenler bir yandan şarkılar ve su kasideleri ile mesajlar veriyor! Onları duyan var mı?
Ver coşkuyu Emel Sayın’ın şarkısıyla: “Alev saracak kadar/ yandım yanacak kadar/ Suya kanacak kadar /Yağdır mevlam su...”