oncel-ilk-bolumeBazı kraldan çok kralcılar, bütün dünya genelinde gerçekleşen Onur Yürüyüşü tehditlerini bu senede tekrarladı.
25 Haziran’da yapılacak Onur Yürüyüşü’ne ‘izin vermeyeceklerini’ bir kez daha sert bir dille belirttiler!
Hatta işi bu kez daha ileri götürüp “Devlet müsaade etse de biz müsaade etmeyeceğiz. Yürütmeyeceğiz” hadsizliğinde bulundular.
Gerçi onlarda da kabahat yok.
Bunlara yüz verenler, devletin, milletin iradesinin bile üzerinde görmelerine neden olanlar var tabii.
Şımartanlar, şiddete teşvik edenler.
Kendi canavarlarını yarattıklarının farkında değiller.
O canavar ki bir gün dönüp dolaşıp kendilerini besleyene de bulaşacak.
Çünkü artık giderek kendilerini daha fazla siyaset, devlet ve hukuk üstü görmeye başladılar.
LGBT bireylere karşı nedense pek öfkeli olan bu arkadaşlar Karaman'da Ensar Vakfı'na bağlı evlerde gerçekleşen 45 erkek çocuğuna tecavüz skandalı ortaya çıktığında çıtlarını çıkarmadılar mesela.
Giresun'daki hafızlık okulunda 13 çocuğa cinsel istismar olayında da...
Gök kuşağı renkleri ardında sadece yürüyen, kimseye sataşmayan, bulaşmayan, gülen, eğlenen insanlara gösterdikleri bu düşmanlığı, ali kıran baş kesen tavırları keşke o küçücük çocuklar için de gösterselerdi.
Elleri kanlı, dişleri kanlı, fikirleri hastalıklı...
Allah bizden uzak tutsun bu barbarları!

***

Yazık bu çocuklara yazık

Eskiden askerliğini aşçı olarak yapanlar bağlı oldukları birliğin yemeklerini pişirirlerdi.
Yani biz böyle bilirdik.
Ya yanlış biliyormuşuz ya da şimdi bu işten de yandaş nemalandırmak için düzen değişmiş.
Askerin yemeği dışarıdan geliyor.
Ve bu zamana kadar yaşanmamış bir rezalet yaşanıyor.
Manisa'daki toplu zehirlenmeler artık neredeyse toplu katliama dönmek üzere.
Yandaş yemek firmasına toz kondurmamak için Vali ayrı Bakan ayrı tuhaf açıklamalarda bulunuyorlar.
Biri diyor ki zehirlenme falan yok "herhalde" bunlar psikolojik ishal oldu!
Bakan diyor ki bölgede deprem oldu, "herhalde" sular zehirlendi!
Sonra baktılar bu herhalde ile, galiba ile olmayacak, şimdi de yine (asla ama asla ROTA isimli yemek şirketine laf getirmemek için) klasik FETÖ suçlamasına geçtiler.
İşin kolayı bulundu. Her yanlışa, her adaletsizliğe, her haksızlığa, her saldırıya FETÖ de geç.
Yiyen yiyor nasıl olsa...
Ama askerimize, o ana kuzularımıza, zehirli etleri yedirmekten vazgeçin artık.
Yazıktır, günahtır. Nedir askerden esirgenen bu saygı, vicdan, hürmet... ne?

***

Pardon ama hiç inandırıcı değil

Sosyal medya hesaplarında bazı yaşam koçlarını, yoga-pilates hocalarını, diyetisyenleri, estetisyenleri, estetik cerrahları vs. takip etmeyi seviyorum.
Hem olanı, biteni, yenilikleri öğrenmek hem de günlük motivasyon için.
Ama bu isimlerden bazıları işi abartınca benim tadım kaçıyor ve takibi bırakıyorum.
Bir insan 365 gün 24 saat kendini mutlu, dinamik, enerjik, pozitif hissedemez ki!
Ama kendi yöntemlerini uygulayınca böyle olunabileceğini savunanlar bu zorlama çabalarıyla bana hiç inandırıcı gelmiyorlar.
O isimden de, önerilerinden de hemen uzaklaşıyorum.
Samimi bulmuyorum.
Bir bakıyorsun abla 7X24 spor yapıyor, gülüyor, coşuyor, hopluyor, zıplıyor... Sürekli manik halinde bir hasta gibi!
Yahu ben bunun nesine inanayım?
Oysa samimi olsa, arada “Bugün de böyle” deyip melankolisini paylaşsa... Sonra tekrar ‘hayata döndüğünde’ ve formülü verdiğinde çok daha inandırıcı olacak.
Bir insan sabah gözümü açar açmaz soluğu pilates topunun üzerinde alabilir mi?
Alırsa bunda bir sakatlık yok mudur?
Ya da canı hep mi brokoli suyu, kuşkonmaz haşlaması ister?
Hiç mi tereyağlı “İskender’’e kaymaz o gönül?
Android değilsen arada ipin ucunu kaçırırsın... İşte samimiyetinden şüphe edilmemesi için arada bunu da paylaşmalısın...
“Pazar sadeliği” deyip full makyaj, ışıldaklı hallerini koyma mesela ki seni takip eden paylaştıklarını içselleştirebilsin...
Bu da benim bütün “çok bilenlere” naçizane önerim.