'Kandırıldık' yalanlarıyla kandırdılar. Alışkanlık oldu, ekonomiden siyasete, eğitimden kültüre her alanda kandırıyorlar.
Tel tel döküldükleri ekonomide yeni cinlikler peşinde koşuyorlar. Her türlü oyuna karşın bir türlü düşüremedikleri enflasyona yeni ayak oyunları eklemeye çalışıyorlar.
Son numaraları enflasyon sepetinde gıdanın ağırlığının yüzde 24'lerden, yüzde 20'nin altına çekilmesi. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, TÜİK tarafından yıl sonunda yapılacak ankette gıdanın ağırlığıyla ilgili sonuçlara göre, sepet ağırlığında ne kadar yüzde ile yer alacağına karar verileceğini söylüyor.
Bunun Türkçesi şudur; Çarşı-pazar yangın yeri. Türk insanının harcamalarının en büyük kalemini gıda harcamaları tutuyor. Gelirinin yaklaşık 4'te 3'ü beslenmeye gidiyor. Gıda fiyatlarını da tutamıyorum. O zaman ne yapayım? Enflasyon sepetindeki hesaplamalarda gıda harcamalarının ağırlığını azaltır, yüzde 24'lerden yüzde 20'lere düşürürüm, ıvır-zıvırın, lüks harcamaların oranını arttırırım, işte sana düşük enflasyon.
Dertleri memura, emekliye, işçiye verdikleri üç kuruşluk zammı iki kuruşa düşürmek.
Bunlar cin de, kendi aralarında anlaşamıyorlar. Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, “Olmaz öyle şey” diyor. Ağırlıkların hane halkı anketleriyle belirlenebileceğini, bir müdahalenin söz konusu olamayacağını söylüyor. Avrupa Birligi İstatistik Ofisi (EUROSTAT) ile başımızın derde girmesi de işin cabası.
Aslında Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'ne üye ülkeler arasında gıda harcamalarının toplam harcamalar içindeki payı en yüksek olan ülke Türkiye.
Çünkü Türk insanının büyük bir bölümü düşük geliriyle ancak karnını doyurmaya çalışıyor. Gelirinden artan kısmını ise barınmaya harcıyor. Giyinme, sağlık, eğitim, haberleşme, teknolojiden yararlanma harcamalarını ise en aza indirmeye çalışıyor.
İlk planda enflasyon sepetindeki kalemlerin değişmesi gerekir. Ama haklarını yememek lazım. Bu yıl sepetten 2 bin cc otomobilleri, dikiş ipliğini, müzik cd'lerini ve epilasyon aletlerini çıkarmışlar, yerine çiğ köfte, pizza ve avukatlık ücretlerini ilave etmişler. Peynir, şeker, yumurta, çiçek yağı, zeytinyağı ise yok. Kutlamak lazım.
Peki enflasyon sepetindeki gıda fiyatlarının ağırlığının daha da artırılması, böylece gerçeğe yakın enflasyona ulaşılması gerekirken bu cinliğin gerekçesi ne? Ekonomi Bakanı'na göre iktidarları zamanında Türkiye üç misli zenginleşmiş ve böylece gıdaya daha az para harcanır olmuş(!). İktidarları zamanında bazı kişilerin üç değil, üç bin kat zenginleştiği doğru da bu grubun içinde ne yazık ki halkımız yok.
Madem ki onların kandırıldıklarına inanıyoruz. Onların da bizi kandırma hakları olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.