İzmir’in, Dünya Demokrasi İndeksi 2020 verilerine göre (kaynak https://en.wikipedia.org/wiki/Democracy_Index ) 107. sırada olan ülkemizin (Gambiya, Zambiya, Uganda, Fas, Tanzanya, Moğolistan, Namibya gibi ülkelerin altında) en üst seviye futbol ligi olan süper sıfatlı ligdeki tek-yegane-biricik takımı Göztepe hafta sonunda “ligin flaş ekibi” betimlemesine haiz Atakaş Hatayspor’u Hatay’da üç golle yenip üç puanı cebine koyarak taraftarlarını ve İzmirlileri oldukça mutlu etti. Bu üç puanla matematiksel olarak olmasa da mantıksal olarak takım ligde kalmayı garantiledi ve birçok taraftarın kendini alıkoyamadığı puan hesabı azabını ligin bitimine yedi hafta kala bitirdi.
Maçtan önce gol atacağını tahmin etmiştim Adis Jahovic’in ve iki nispeten rahat takımın maçında sonucu kimin daha çok gevşemiş olacağının belirleyeceğini belirtmiştim. Rakip, Göztepe’ye göre daha gevşemiş gibiydi.
Maçta aslında ilginç bir şekilde Atakaş Hatayspor, Göztepe’yi durdurmakla uğraşmadı, kendi oyununu oynamaya çalıştı. Bu şekilde olunca, özellikle maçın ilk devresinde Göztepe belki de sezonun en güzel fitbolunu oynadı. Devre 0-2 bitti ama 0-5 de bitebilirdi.
Adis maça ve skora damgasını vurdu. Önceki maçlardan farklı olarak takım arkadaşlarından uygun pasları daha çok alınca üç gol atarak maçın topunu evine götürmeyi başardı. Adis son 4 maçta 6 gole gol asist olarak katkıda bulundu. Forma girince durdurulması zor bir güç haline geldiğini geçmişte biliyorduk… “O suların üstünden üç sene geçti artık zor…” görüşüne de sahada mesajını bir kez daha vermiş oldu. Umarım sakatlanmadan gollerini asistlerini yazmaya devam eder. Alparslan ve İrfan Can Diouf’u durdurmakta zorlandılar. İrfan Can Eğribayat maç içinde ağzından çıkan kelimelere daha fazla dikkat etmeli. Gassama, Göztepe’deki en fantastik asistini yaptı ve daha da önemlisi Boupendza’yı durdurmayı büyük oranda başardı. Nispeten baskısız ve serbest oynayınca Diabate de belki gole katkı vermedi ama Göztepe’deki en iyi oyununu oynadı kanımca. Obinna bu senenin en önemli kazanımlarından biri olarak, Göztepe’nin kendi dışındaki merkez orta sahalarının ve forvet arkasının çok daha rahat ve ofansa yönelik oynamasına katkıda bulunuyor. İdeye aslına bakarsak takımdaki en kariyerli oyunculardan biri ama öyle bir hale gelmiş ki gole gitmeye gol vuruşu yapmaya korkar halde izlenimi veriyor. Ünal Hoca ve ekibi umarı bu sorunun çözümüne de katkıda bulunabilir.
Rakip takımların temel taktiği çoğunlukla Göztepe’nin çocuğu Halil Akbunar ve Soner Aydoğdu’yu durdurmak üzerine kurulu ki bunu başardıklarında başarılı olma olasılıkları artıyordu. Oyuna katkı diğer oyunculardan da gelince bekler, stoperler, Adis, Tripic, Diabate (Hatay maçında asistler Atınç, Gassama ve Burekovic’den geldi) hatta oynamak zul gelmediğindeki Zulj isteyince rakiplerin zorlanma olasılığı artıyor doğal olarak… Galatasaray maçında şimdi onlar düşünsün bu açıdan…
Başlığa gelirsek… İzmir, Göztepe’ye yeterince destek veriyor mu? Bunu yapanları (hatta Göztepe dışındaki yerel ilçe takımları için yapan yerel belediyeleri de yapanların içine katıyorum), eskilerin deyimiyle 1 delikli kuruş>0 mantığıyla katkıda bulunan herkesi tenzih ederek sormak istiyorum… Şehrin seçilmişleri, atanmışları, Milletvekilleri, Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, İlçe Belediyeleri, kaymakamları, sanayi şirketleri, meslek, sanayi, ticaret odaları, orta-büyük ölçekli özel şirketleri, küçük orta büyük çaplı zenginleri… Kulübü ya da Sayın Başkan Mehmet Sepil’i arayıp da “Dört sezondur bu takımı bu ligde tutuyorsunuz… Bu Göztepe, Beşiktaş Fenerbahçe Galatasaray Trabzonspor o bu şampiyon demedi hepsini yenip bu şehri bizleri gururlandırdı… Bu şehri ülke çapında hatta zaman zaman uluslararası çapta telaffuz ettirdi… Bir dert, bir ihtiyaç, Göztepe için yapabileceğimiz bir şey var mı?” diye soran (Göztepe ya da Sayın Başkan Mehmet Sepil’in böyle bir talebi olmasa da) kaç kişi var? Bu sorunun cevabını çok merak ediyorum.
Velhasıl kelam… Lige dönerek bitirelim… 34 haftalık lig olsa Süper Lig bu hafta bitiyordu. Futbolcuların özellikle bu haftadan sonra sakatlıklar için iyice dikkatli olmasını öneriyorum. Takım istediğinde herkesi yenebilirken, istek seviyesi düştüğünde ise yenilebiliyor… Klasik dörtlü Oligarşi maçı olarak Cumartesi oynanacak Galatasaray maçında (Başkanları Mustafa Cengiz haftaya hakemleri baskı altına alacak söylemlerle girdi) atanacak hakemlerin maç sonucuna etki edecek hata yapmaması kritik. Takımın hava toplarında dikkatli olması, İrfan Can’ın sonuca olumlu etki edecek düzeyde maç çıkarması, tüm takımın maç boyunca üst düzey konsantrasyonu ve maç başında olası baskıya hazırlıklı olunması önemli. Göztepe GS’yi yenerse son 50 yılın en iyi 34. hafta puanını tekrarlamış olacak… Futbol şansı ve üç puanın Göztepe’nin yanında olmasını diliyorum.