İzmir, nihayet sinema sektörünün önemini kavramaya başladı. Bunun için de ardı ardına film gösterimleri, sinema günleri, atölyeler, film okumaları, yarışmalar ve festivaller düzenlenir oldu. Ama elbette bu yeterli değil. Film üretimine destek olunmadıkça, sinemaseverler beyazperdede insanlarımızın yeni hikayelerine kavuşmadıkça yapılanlar yüzeysel kalır. Bir yerde tıkanır ve sadece az sayıda insanın düşüncelerini aktarmak istedikleri bir mecraya dönüşürüz.
Neyse ki bunun için de bir takım çalışmalar yapılıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, önce “Sinema Burada Festivali”nde daha sonra da 20. Uluslararası Kısa Film Festivali'nin ödül töreninde “Sinema İzmir” projesini açıkladı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir’in tanınırlığını güçlendirerek doğal ve kültürel değerlerini ulaşılır kılmak, refahı arttırmak ve bu refahın adil bir biçimde dağılmasını sağlamak amacıyla kurdukları İzmir Vakfı çatısı altında sinema ve sinemacıları İzmir’de toplayacak “Sinema İzmir” projesini başlatacaklarını böylece duyurmuş oldu. Bu proje kapsamında ilk olarak İzmir Sinema Ofisi kuruldu. Bu ofis daha fazla sinema, dizi, reklam filmi gibi sektöre dair tüm prodüksiyonların İzmir’de çekilmesi için kolaylaştırıcı ve şehrin cazibesini artırıcı bir rol üstleniyor. Ofisle iletişime geçen yapımcılara ve yönetmenlere, senaryolarına uygun çekim mekanlarının belirlenmesi konusunda rehberlik edilecek. Ayrıca lojistik, ekipman, kostüm gibi ihtiyaç duyulan her konuda İzmir’de bulunan imkanlara erişim konusunda destek sağlanacak.
O kadar çok - cekli, - caklı cümle var ki açıkçası merak ediyorum bunlar yapılabilecek mi? Bence en önemli konulardan biri de çekim günleri için sete dönüşecek yerlerle ilgili alınması gereken izinler... Ofis, yapımcılara ve yönetmenlere bu izinlerin de kolayca alınmasını sağlamalı.
Hep konuşulan ama bir türlü hayata geçmeyen "film çekim platosu" kurmakla ilgili olarak da Tunç Soyer, özellikle inşa etmediklerini vurguladı. Soyer, “Bizler filmini İzmir’de çekmek isteyenlere kucak açıp imkanları seferber edecek bir topluluk, bir camia inşa etme niyetindeyiz. İzmir’de çekilecek filmlere fon desteği sağlamak üzere Sinema İzmir Fonu oluşturuyoruz. Şehrimizdeki genç sinemacılarımıza, üniversitelerimizin ilgili bölümlerinde eğitim alan öğrencilerimize fırsatlar sunmak istiyoruz. Mezuniyetlerinin hemen ardından İstanbul’a uğurladığımız gençlerimizin kariyerlerine İzmir’de, kendi yuvalarında devam etme şansına sahip olmaları için elimizden geleni yapmak istiyoruz” dedi.
Peki bunlar yeterli? Bence değil. Filminizi çektiniz diyelim. Bu filmi yarışmalara göndermek istiyorsunuz. İzmir Sinema Ofisi, bu noktada da yardımcı olmalı. Filminizi, yurt dışında hangi festivallere gönderilebileceğinizi konusunda size yönlendirme yapılmalı. Pek çok festival katılım ücreti alıyor. Oluşturulacak kurul tarafından başarılı görülen filmlerin katılım ücretleri ödenmeli ve farklı festivallere katılmaları sağlanmalı. Yurt dışında farklı festivallerde, Türk filmlerinden oluşturulan özel seçkilerin yer alması için çalışılmalı. Cannes Film Festivali gibi, film dağıtıcılarının, sinema şirketlerinin, televizyonların katıldığı etkinlerde stant açılmalı ve Türk filmleri pazarlanmalı. Unutulmamalı ki izleyiciye ulaşamayan film hiç bir işe yaramaz. Ayrıca sadece sinema sektörüne hitap eden bir merkez kurulsa ne güzel olur. İçinde; sinema müzesi, kütüphane, film gösterim salonu, atölye çalışmaları için stüdyolar olsa, fena mı olur?
İzmir Sinema Ofisi fikrinin kime ait olduğunu biliyorum ve yapılmak istenenlerin İzmir için ne kadar önemli olduğunu da... Bununla birlikte görüyorum ki çok yavaş da olsa Sinema İzmir ile ilgili adımlar atılmaya başladı. Bir senarist ve yönetmen olarak İzmir Sinema Ofisi ve yaptığı çalışmaları merakla izliyor olacağım.