Hidayet Karakuş adı beni 52 yıl öncesine götürür. Ankara’da yayımladığımız MELTEM Dergisi’nin Ocak 1969 tarihli 15. Sayısına…

    Adını duyduğum, ama iletişim kuramadığım yaştaşım genç bir şairle dergimizin bu sayısında buluşmuştuk. Hidayet Karakuş o yıllarda Adana’da bir lisede Türkçe öğretmenidir. Adana’dan dergimize yazılar gönderen eğitimci Kasım Avcı, mektubunda Hidayet Karakuş’tan söz eder, onun “Taşa Tutulan Bilinç” şiirini gönderir.

     Sevgili Hidayet Karakuş’un Meltem’de yayınlanan tek şiiridir bu. Meltem de bu sayıdan sonra kepengini indirecektir!

Aradan nice yıllar geçti, nice olaylar yaşandı, nice yazın-sanat dergileri çıktı, kapandı. Biz de nice yaşlar aldık. 1977’de şiirler güzelim İzmir’le buluştuk. Sürer sevdamız 44 yıldır.

Hidayet Karakuş’la da ancak 1990’lı yıllarda buluşma, kucaklaşma olanağı bulduk. Bugün de dostluğumuz yıpranmadan, sarsılmadan sürer, sıcaklığını korur.

 ***

Bir şairin öncelikle kendine özgü söylem oluşturmasını önemserim, değerli bulurum. Kendi sesim dediği şiiri yaratmanın şairi de türlü etkilerden kurtardığına inanırım. 55 yıldır şiirin, dilin, yazının, öykünün, romanın içinde üretkenliğini sürdüren Hidayet Karakuş da bunun bilinci, sorumluluğu içindedir.

Adı anıldığında ilk akla gelen şairliğidir. Karakuş da bunu yadsımaz: “Ozanın şiirine sinen birkişiliği vardır. Sözcüklerin seçimi, bulduğu imgelerdeki yumuşaklık, aklı zorlayan düşünüş biçimi, sesleri kullanıştaki kıvraklık, ustalık gibi pek çok etmen ozanın kişiliğini, şiirdeki kişiliğini belirler.”

Hidayet Karakuş, toplumcu, devrimci, gerçekçi, aydınlanma sevdalısı bir şairdir.  Yozluğa, aymazlığa, bilisizliğe tepkilidir.

     Behçet Necatigil  “Günaydın Gül Yaprağı” kitabını aldıktan sonra Karakuş’a yazdığı mektubunda şu sözler de eder: “Siz bu şerefli çizgiden sonra kötü şiir yazamazsınız, geçti, bu şansı ve savaşı  sürdürmek olmalı işiniz. Ellerde ne kalıyor şiirden gayrı?”Hidayet Karakuş da bu sözlerin hakkını vermiştir elbette.

      Kuşkusuz bu sözlerin de Hidayet Karakuş’ta bir yansıması, bir karşılığı vardır. Üstelik bir sorumluluk da yükler şaire. Özenle, önemle, savaşımla, emekle yazdığı şiirin çizgisini, düzeyini daha yükseklere taşımak, onurunu korumak adına.

     Karakuş’la ilgili söylenenler, yazılanlar yazınımızın bu emekçilerini her zaman haklı çıkarır. O da tutarlı, kararlı, sapmadan, çizgisini koruyarak yazın yolculuğunu sürdürür.

Şairin işi biter mi? Bitmez elbette. Öğrenir, araştırır, gözlemler, olgunlaşma sürecinde şiirin olanaklarını zorlar; “hâlâ yalın, derin, ince bir şiiri yakalamanın” sancılarını duyumsar.

Hiç durmadan değişen dünyada, değişen durumlar içinde sözcüklerin de yeni görevler, yeni anlatımlar üstlendiğini yineler. Düşündüklerine, yaşadıklarına aykırı olmayan yeni söylemlerin izini sürer.

   ***

     Vefa İstasyonu buluşmalarımız korona salgını yüzünden uzun süredir yapılamıyordu. Bu akşam Bahri Karaduman, Osman Akbaşak, Ferhat İşlek, Muhittin Bilgin, Ferzan Sarpkaya, Nalan Yılmaz, Oğuz Tümbaş’ın oluşturduğu Vefa İstasyonu’nun konuğu Karşıyaka Çarşı Kültür Merkezi’nde Hidayet Karakuş olacak.

    Ayşe Yavaş, Gülçin Sahilli, Gülşen Ersan, Özgür Zeybey dostlarımız  Hidayet Karakuş şiirlerini seslendirecekler.

    Yolcu Bilinç ezgileriyle katılacak geceye. Efdal Sevinçli, Hüseyin Yurttaş, Yılmaz Mızrak Karakuş’u anlatacaklar.

     Genel sunum Yunus Bekir Yurdakul’dan. Görsel çekim, kurgu Osman Akbaşak ve Ferhat İşlek’ten.

     Biliyorum bu akşam Hidayet Karakuş için Karşıyaka’dan farklı bir ses yükselecek; şiir aşkına…