Her şehir, kendine ruh veren bir hikâyeyi saklar. İzmir’in ruhu ise, kente adını verdiği söylenen o Amazon kadınında hayat bulur.
İzmir’in kalbine taç gibi konmuş, kentin asırlık hafızası Kadifekale. Her ne kadar bugün harabeleri arasında dolaşsak da, bu tepe sadece coğrafi bir yükselti değil, aynı zamanda mitoloji ve efsanelerle örülü bir yapı. Kale’nin taş duvarlarına dokunduğunuzda, İzmir’in MÖ 3000’lere uzanan, efsanevi bir kadın savaşçının adıyla anılan köklerine doğru bir yolculuğa çıkarsınız: Amazon Kraliçesi Smyrna.
Rivayete göre; savaşçı Amazonların cesur kraliçesi Smyrna, Ege kıyılarına gelerek burada bir yerleşim kurar. Yıllar geçtikçe bu yerleşim büyür, gelişir, ticaret yolları üzerinde güçlü bir kent devleti hâline gelir. Böylece, bugün İzmir olarak bildiğimiz kentin adı, önce Smyrna’ya, oradan da bugüne taşınır.
Kadifekale tam da bu efsanenin gölgesi altında durur. Bir zamanlar Pagos Dağı olarak bilinen bu tepe, stratejik konumu nedeniyle antik çağlardan bu yana hep önemli olmuştur. Ancak efsanevi dokunuş, buraya yalnızca bir savunma yapısı değil, aynı zamanda hikâyelerin de mekânı olma özelliği kazandırır. Smyrna’nın kente yerleştiği, savaşçı kadınların bu tepelerde toplandığı, rüzgârla birlikte savaş çığlıklarının hâlâ dolaştığı söylenir.
Antik Yunan mitolojisinin en ilgi çekici figürlerinden olan Amazonlar, tamamen kadınlardan oluşan, savaşçı ve ataerkil bir topluluktu. Rivayetlere göre, Karadeniz’in güney kıyılarından Ege’ye kadar yayılan bu kavim, Batı Anadolu’nun pek çok kentine ismini vermiştir. İşte İzmir’in ilk adı olan Smyrna'nın da, bu cesur kraliçelerden birine ait olduğu düşünülür. Efsaneye göre Kraliçe Smyrna, İzmir Körfezi’ne gelerek buraya bir yerleşim kurmuş ve bu kente kendi adını vermiştir. Bu, İzmir’in kimliğinin en başından itibaren güçlü, bağımsız ve savaşçı bir kadın figürüyle özdeşleştiği anlamına gelir. Bugün gördüğümüz Kadifekale'nin, Büyük İskender'in komutanlarından Lysimakhos tarafından kurulan yeni İzmir'in akropolü olduğu biliniyor. Ancak rivayetler, kalenin bulunduğu Pagos Tepesi'nin, Amazon Kraliçesi Smyrna’nın kurduğu ilk yerleşim yerinin ya da ona atfedilen kutsal bir alanın üzerinde yükseldiğini söyler. İzmir, tarih boyunca defalarca yıkılmış, yakılmış ama her seferinde daha güçlü bir şekilde yeniden ayağa kalkmıştır. Elbette bu anlatıların hangisi tarih, hangisi mitoloji tartışılır. Sonuçta, her efsanenin ardında bir parça hakikat, her kentin ardında da bir parça efsane vardır.