28 milyona yakın kadın seçmen gelecek yıl sandık başına gidecek. Bu ülkenin kaderini değiştirmek için çok önemli bir sayı bu. Baskı altında kalmadan oylarını kullanacak kadınlarımız yalnızca kendi kaderlerini değil, ülkenin kaderini de değiştirecek. Sandıklarda kadınsız demokrasi olamayacağını anlatacaklar. Kadınsız kalkınmanın gerçekleşmeyeceğini, çağdaş uygarlığa ulaşılamayacağını anlatacaklar. Sandık başlarına gittiklerinde, kendilerine uygulanan şiddeti, küçücük kızların evlendirilmesini, ortalıkta cirit atan sapıklar yüzünden evlatlarını evde endişeyle beklediklerini, şerefsiz din tacirlerinin “topuklu ayakkabı ayete aykırıdır”, “Asansöre kadınla erkek beraber binmemeli”, “Kadın dayağa şükretsin”, “Kız çocukları kucağa alınmasın”, ”Genç kaynana şehvet uyandırır” gibi hezeyanlarını hiç hatırdan çıkarmayacaklar.
Sandıkta devrimi gerçekleştirirken, işsiz kalan eşini, evladını, mutfaktaki yangını, gelir adaletsizliğini gözlerinin önüne getirecekler.
Oylarını kullanırken şehit analarının gözleri yaşlı, al bayraklar içindeki tabutlara sarılmasını unutmayacak, savaşsız barış dolu bir dünya özlemini dile getirecekler. Sandığa gitmeden yepyeni bir dünya hayal edecekler. O dünyada kadına şiddet ve taciz olmayacak, çocuk yaşta gelinler olmayacak, kız çocukları eğitimden yoksun bırakılmayacak, kadınlar namus kavramıyla baskı altında tutulmayacak, toplu taşım araçlarında kıyafetlerinden dolayı saldırıya uğramayacak, badem bıyıklı herifler ortalıkta saçma-sapan fetvalar vermeyecekler.
Çok mu zor? Hiç değil. Kurtuluş Savaşı'nda dondurucu soğukta, sırtında bebeğiyle cepheye cephane taşıyan kadınların torunları onlar. Yalnızca eşitlik, özgürlük, demokrasi, emeğin değerinin bilinmesi adına seçim yapacaklar. Değerin değersizleştirilmesi anlayışı karşısında eğilmeyecekler.
161 yıl önce Amerika'da kadınlar başardı. Bizim kadınlarımız da başaracak. Dünya Emekçi Kadınlar Gününüz kutlu olsun.