Önce Yüksek Seçim Kurulu kullanılarak İYİ Parti'nin seçimlere katılmaması için hamle yapıldı.
CHP durumu fark etti.
15 CHP'li milletvekilinin İYİ Parti'ye geçmesiyle birlikte mecliste grup oluşturulunca İYİ Parti hamlesi geri tepti.
YSK'nın eli kolu bağlandı.
Mecburen İYİ Parti'nin seçimlere girebileceğine karar verdi.
***
Peşinden muhalefetin ittifak yapmasını engellemek için yeni bir yasal düzenleme yapmak planlandı.
Kendi ittifaklarına zarar vereceği endişesi ile vazgeçildi.
Seçime gidiyoruz ama seçimin sonuçlarını etkileyecek uyum yasaları ortada yok.
Anayasa değiştiği zaman, altı ay içinde uyum yasalarının yapılması zorunluluğu da vardı.
Unutuldu...
***
Şu anda yapılmaya çalışılan, HDP'nin Cumhurbaşkanı olarak açıkladığı eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş'ı siyaset yapamaz hale getirmek.
Dün duruşması vardı Demirtaş'ın.
AKP'nin projesi olan çözüm sürecindeki konuşmaları nedeniyle yargılanıyor Demirtaş.
Aynı sürecin mimarları, Oslo ve Dolmabahçe mutabakatlarının diğer sorumluları nerede?
Siyaset yapıyor.
Hem de üst düzeyde...
***
Peki Habur'un sahipleri?
Sınıra seyyar mahkeme kurup, ön kapıdan aldıkları teröristleri arka kapıdan “pişmansınızdır” diyerek salanlar?
Otobüs tepelerine çıkaranlar?
Sırf çözüm olacak diye TC'yi silenler?
“Analar ağlamasın” derken, milletin anasını ağlatanlar?
Siyaset yapıyor.
Hem de iktidar partisinde...
***
Demirtaş çözümü, barışı, ya da bir örgütü falan savunduğu için içeride değil.
Demirtaş, ilk kez siyaset yolu ile Kürtlere umut olduğu, siyasetin başka yüzlerini de gösterebildiği, ama en çok da “seni başkan yaptırmayacağız” dediği için hapiste.
Sihirli iki kelime...
İktidara diklenmenin bedeli diyelim...
Neden mi?
Sadece dünkü duruşmada yaşananlara bakalım.
***
Dava, İstanbul 26’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Demirtaş duruşmaya katılmayı reddetti.
Bunun üzerine mahkeme heyeti, Demirtaş’ın “başka mahkemedeki beyanını” savunma olarak kabul ederek savcının görüş bildirmesine geçmek istedi.
Demirtaş’ın avukatlarıysa bu duruma itiraz ederek görüş bildirimine geçilmemesi gerektiğini söyledi.
Bunun üzerine mahkeme başkanı avukatların salondan çıkartılması kararını verdi.
Avukatlar da salondan çıkmayı reddedince mahkeme heyeti salondan ayrıldı.
***
Sonuç?
Avukatların duruşma salonunundan çıkmasıyla mahkeme heyeti salondaki yerini tekrar aldı.
Avukatlar salon dışındayken görüşünü açıklayan duruşma savcısı Selahattin Demirtaş ve aynı davada yargılanan Sırrı Süreyya Önder’in “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla beşer yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.
***
Seçime gidiyoruz ve demokrasi nutukları atan iktidar, Yüksek Seçim Kurulu ve mahkemeler eliyle muhalefetin yakasına yapışmış durumda.
Seçime giderken böyle, ya seçimi kazanırlarsa?
Kaynar kazan kurarlarsa şaşırmam...