Hafta sonu Başbakan ve Cumhurbaşkanı İzmir'de idi.
Her ikisinin de konvoyları şehre "yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa" marşıyla görkemli bir giriş yaptı.
Marş konvoy otobüslerinden çalınmıyordu tabii...
İzmirliler otobüsleri görür görmez koroyu oluşturdular.
Daha sonra ilginç haberler gelmeye başladı.
Mesela Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan konuşması sırasında sahneye İbrahim Tatlıses'i davet etmişti.
Tatlıses İzmirli değil Urfalı'ydı.
Ama İzmir'den 4. kez milletvekilliğine aday adayı olacaktı.
Hayatı boyunca adı kadına şiddetle, silahlarla, mafyatik çatışmalarla anılmıştı ama o kararlıydı.
Daha önce Urfa'dan yaptığı girişimler hüsranla sonuçlanmıştı. Demek bu kez şansını İzmir'den deneyecekti.
Tıpkı Samsunlu eski futbolcu Tanju Çolak gibi.
İzmir'de öyle ünlü seviciliği, biat kültürü olmadığını hala idrak edemeyenler var demek ki...
Şimdiden moralinizi bozmak gibi olmasın ama size İzmir'in yerlisinden oy çıkmaz. Ancak bu şehrin son yıllarda aldığı göç oranına güvenebilirsiniz o kadar. Şansınız bol olsun.
***


Cumhurbaşkanının sahneye davet ettiği türkücü Tatlıses ilginç de bir anısını paylaştı.
Sene 1992 idi. Oğlu İdo iki aylıktı. Villada doğal gaz yoktu, İdo üşüyordu, karnı gaz olmuştu.
Düşünsene koskoca villa bu. Kömür sobasıyla ısınacak değildi ya.
İbo hemen telefonla o zaman İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan'a bağlandı. Erdoğan sağolsun bir sözüyle hemen villaya doğal gazı bağlattı.
İdocuk üşütmekten kurtuldu. Doğal gaz sayesinde ev ısınınca İdo'nun gazı da hemencecik çıktı.
Yalnız ortada bir sorun vardı; Recep Tayyip Erdoğan o tarihlerde büyükşehir belediye başkanı değildi! Başkan olmasına daha iki yıl vardı!
Herhalde ünlü ürkücü bazı şeyleri yalnış hatırlıyordu. Olsundu. Karşılarındaki dinleyici kitlesi nasıl olsa bunu da araştırmadan, sorgulamadan, sualsiz doğru kabul ederdi.
Tıpkı Şerife Boz'un tuhaf hikayesine inandıkları gibi...
Onu da kısaca diğer yazıda anlatalım, buyrun...

***

Sembolsün Şerife

Şerife Boz 15 Temmuz'un gazilerinden (!) biri.
Ünlü 'kamyon süren kara çarşaflı vatan kahramanı teyze' fotoğrafının objesi.
Kendisine süper gazilik unvanı verildiği gibi Şerife o günden sonra çeşitli ödüllere de boğuldu.
Kahramanlık anıtlarında heykeli dikildi.
Yetmedi şimdi kendisi AKP milletvekili aday adayı olduğunu duyurdu.
***
Yalnız burada da tıpkı İbrahim Tatlıses'in hikayesinde olduğu gibi küçük bir sorun vardı.
Şerife 15 Temmuz gazisi falan değildi. Hatta 15 Temmuz'da sokakta olduğu bile şüpheliydi.
Fotoğrafın çekildiği gün, 15 değil 16 Temmuz'du ve fotoğrafı çeken Anadolu Ajansı muhabiri, Şerife'nin tam tabiriyle 'salladığı' bu hikayeyi bizzat yalanladı.
Şimdi Şerife isyanda.
"Benim sembol olmamı diğer şehit aileleri kıskanıyor" diyor.
Bence başta Almanya olmak üzere bütün dünya kıskanıyor.
Ve yine bence, haklısın sana haksızlık yapıyorlar bacım. Çünkü sen tam da olması gereken sembolsün.
Aday adaylığın hayırlı uğurlu olsun.

***

Yaşasın 1 Mayıs!

Toplu olarak kutlanan günler ve bayramlar dışında bir de temalı günler var ya hani, işte içlerinde kendimi en iyi, en güçlü, her şeye rağmen umut dolu hissettiğim, en lüzumlu, en sevdiğim bayram bugün: 1 Mayıs!
İşçinin emekçinin bayramı.
18 yaşından itibaren çalışmaya başlamış, 20 sene bu ülkeye vergi vermiş, çalıştığı gazetelerden her seferinde 'şerefiyle' kovulmuş, sonunda emekli olmuş ve hala çalışan bir işçi olarak bugünü gururla kutluyorum.
İzmir'de yaşarken her 1 Mayıs'ta sokaklarda olurdum.
Bugün imkanlar dahilinde mahalleyi şöyle bir turlarım artık.
Maksat niyet, maksat sinmemek, korkmamak, teslim olmamak...
Ne olursa olsun uyuyakalmamak.
Dayanışmak.