Kızılay ve Yeşilay, isimlerini bizzat Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün verdiği iki
seçkin kurum. Kızılay, 28 Haziran 1868’de Dr. Abdullah ve Ömer Paşa ile 1877’de Marko Paşa’nın kuruluş çalışmalarını yaptığı, 1935 yılından itibaren şimdiki ismi ile Cenevre sözleşmesi kapsamında, afet ve olağanüstü durumlarda, tüm insanlığa, ayrım gözetmeksizin sağlık ve sosyal yardımın yapılmasını amaçlayan uluslararası bir hizmet kurumu olarak çalışmalarına devam etmekte.
Yeşilay ise alkol ve diğer uyuşturucu madde kullanımına karşı olan duyarlı vatandaşların
Hilal-i Ahdar Derneği'ni kurmalarına müteakip (5 Mart 1920), başta Dr. Mazhar Osman Uzman ve İbrahim Haydarizade’nin özverili çalışmaları ile denek statüsünü, bakanlar kurulu
kararı ile kamuya yararlı olarak kayıtlara geçiren, alkol ve uyuşturucu ile mücadelesini yılmadan günümüze kadar sürdürmeye devam eden bir örgüt.
Son yıllarda uyuşturucu ve alkol bağımlılığına yönelik yapılan çalışmalar ve raporlamalar, ülkemiz açısından vahim sonuçları dile getiriyor. Uyuşturucu maddenin kullanılmasında fiziki, psikolojik veya her ikisini de kapsayan bağımlılık yapabilme kapasitesi önem arzeder. Devamla, bu ilaçların kullanımının bırakılması da bazı yoksunluk belirtilerini ortaya çıkarır. Nihayetinde toksik olan bu maddeler bireysel ve toplumsal bir yıkıma yol açar. Genel olarak, satın alma kolaylığı nedeni ile alkol tüketimi çok biliniyor olsa da esrar, kokain LSD ve son yılların güncel maddesi bonzai gibi maddeler ile diğer uyuşturucu ve keyif verici ilaçlar, illegal şekilde tedarik edilerek kullanılmakta, toplumda yaygınlığı giderek artmaktadır. Bir zamanların uyuşturucu trafiğinde ‘transit ülkesi’ Türkiye, artık uyuşturucu tröstlerince hedef ülke haline gelmiştir. Emniyet Müdürlüğü her yıl esrar, eroin, bazmorfin, afyon, kokain, asetik anhidrit, sentetik hap ve captagon gibi mamüller için operasyon yapmakta ve tonlarca kaçak uyuşturucu kimyasal yakalanıp yok edilmektedir. Nasıl sigara içme yaşı, ülkemizde 11’lere inmişse, yapılan çalışmalar bu rakamı alkol kullanımı için 13, uyuşturucu kullanma için ise 15 olarak raporlamaktadır. Yapılan bir çalışma, İstanbul’da öğrenciler arasında, yaşam boyu esrar kullanma yaygınlığının yüzde 3.3, ecstasy kullanımının yüzde 1.6, amfetamin kullanımının yüzde 1.4, kokain kullanımının ise yüzde 1 düzeyinde olduğunu ortaya koydu.
Alkol kullanımı da uyuşturucu kadar tehlikelidir.Her ne kadar insanlık tarihi kadar eski bir alışkanlık olsa da, günümüzde dünyada alkol tüketimi kişi başına 15.5 litrelere ulaşmıştır. Bu oran ülkemizde 1,4 litredir. Avrupa kıtasında her yıl 600.000 kişi alkolün neden olduğu hastalıklar yüzünden yaşama veda etmektedir. Sigara için ise toplumumuzda içici vasfında 20 milyon vatandaşımız sözkonusudur.
Sadece alkolizm ve sigara bağımlılığına maruz insanlarımızı, bu alışkanlıkları yüzünden kaybetmemiz yanında, yaşamları süresince ortaya çıkan bronşit, KOAH, karaciğer yetmezliği gibi hastalıklara bağlı maliyet ülkemiz için 10 milyar doları aşmaktadır.
Ülkemiz, gerek demografik yapısı gerekse jeostratejik pozisyonu itibari ile tütün ve alkol
tröstlerinin ve uyuşturucu kartellerinin hedefinde bulunmaktadır. Her geçen gün büyüyen bu tehlike ile başedebilmek için sıkı yasal düzenlemeler ile kontrol ve denetim mekanizmalarının imtiyazsız uygularken, Kızılay ve Yeşilay gibi kuruluşlarımızın imkanlarının attırılarak hedef gruplara yönelik çalışmalarının arttırılmasının sağlanılması öncelik arz etmektedir.