Ben bu çocuğa çok ama çok üzüldüm.
Bir süredir Atatürk Havalimanı'nda yaşayan, İzmir'in tanınmış ailelerinden birinin oğlu olan basketbolcu Mehmet Şanlı'ya.
O henüz 23 yaşında.
Erkek evladı olanlar bilir erkek çocukları geç olgunlaşır. 23 onlar için henüz ergenliğin yeni son bulması hatta tamamlanmaması bile.
Bakmayın siz onların sırık boylarına.
23 yaşında bir oğlan çocuğu demek, henüz ana kuzusu demek. Ama Mehmet anneciğini 11 yaşında iken kaybetmiş.
Trajik bir olayla...
Yani o şu anda kimsenin kuzusu değil ne yazık ki!



Anne ve baba ayrılınca Mehmet babada kalıyor. O yaşta, bir çocuğun anneye en çok ihtiyacı olan yaşta yani...
Üvey kardeşin anlattığına göre baba çocuklarına da anneye de ağır şiddet uyguluyor.
Hatta boşanma sebebi babanın rahmetli olan annenin burnunu kırması.
Anne boşandıktan sonra Bodrum'a yerleşiyor.
Yine Mehmet'in dayısının anlattığına göre 11 yaşına geldiğinde babası annesini arayarak "Gel bu çocuğu al, sensiz durmuyor" diyor ve anne oğlunu almak üzere İzmir'e gelirken yolda kaza geçirip hayatını kaybediyor.
Baba şiddet eğilimli, anne gitmiş.
Tüm bunların üzerine bir de psikolojik rahatsızlığı eklenince Mehmet gerçeklikten iyice kopuyor.

***

Basketbol camiasından birkaç kulüp ve kişi sahip çıkmaya çalışıyor ama ne fayda.
Oynadığı kulüplerden gelen bazı iddialar var.
Masörlerin zaman zaman çocuğun vücudunda darp izleri görmesi gibi. Bu konuda da babadan şüpheleniliyor.
Takım arkadaşlarının Mehmet'i alay konusu etmesi ve dalga geçmesi gibi.
Mehmet'in aslında basketbol ve koçlarından çok, sıcak bir yuvada ciddi bir tedaviye ihtiyacı var.
Ama bu ne yazık ki mümkün olmamış.
Yine bazı iddialar, şiddet eğilimli babasının Mehmet'i istemediği ve ilgilenmediği konusunda kafaları karıştırıyor.
Şanlı ailesinden Mehmet'e sahip çıkacak başka biri de bulunmayınca filmlere konu olacak bu trajik olay ortaya çıkıyor.

***

Çocuk yapmak ve doğurmak dünyanın en kolay işi.
Sonrası önemli.
Şanlı ailesi için demiyorum ama genel olarak özellikle boşanmış ebeveynlerin bu konuda şımarıklık yapmaya, 'gitsin annesi baksın', 'gitsin babası baksın', 'ben kendime yeni bir hayat kuracağım' demeye hakları yok.
Ya da boşandıktan sonra çocuklar şiddete eğilimli ebeveynde bırakılmamalı. Ne olursa olan, bir çocuk o ortamda büyümemeli.

***

Belli ki Mehmet'in hastalığı ağır.
O şimdi havaalanında yaşıyor.
2.04'lük kocaman boyu, büyümemiş ruhuyla, kimseye zararı olmadan, onu NBA'ye götüreceğini umduğu, hiçbir zaman gelmeyecek San Francisco uçağını bekliyor.

***

Yas değil def!


Afrin'de 55 şehit verilmiş.
Daha ne kadar verilecek belli değil.
Acı kayıplarımız var ama biz müjdeyi aldık: "Şehit verdik ama inşaat pastasından en büyük payı da biz kaptık!"
Hadi yine iyiyiz.
Cumhurbaşkanı pazar günü bazı ünlüleri ve gazetecileri uçağa doldurup askerlere moral vermeye gitti.
Makara daha uçakta başladı.
Klarnetler, şarkılar, türküler.
Güle oynaya vardılar evlatların yitirildiği, kanlı savaş alanına.
Eğlence orada da devam etti.
Vur patlasın çal oynasın.
Erler cep telefonlarını çıkarıp selfie çekme yarışına girdi.
Bir ara bir tanesinin galeyana gelip tam önünde oturmakta olan Genelkurmay Başkanı'nın ensesine bir şaplak indirmesini bekledik ama Allah'tan o kadarı olmadı.
Gözlerimizi şaşkın şaşkın açıp öylece izledik.
Sabır' çekip "Allah içinize sindirsin" dedik.