Yerel seçimlerin ardından gündem göreve gelen yeni belediye başkanlarının isyanları ile meşgul. Parti ayırt etmeksizin her kanattan yükselen bu isyanlar ülkemizin de bir özeti gibi duruyor. Giderayak şişirilen kadrolar, gereksiz harcamalar, şatafatlı binalar, içi boş kasalar…

***

Belediyelerin borçları ve yapılan harcamaların açıklanması, kamu kaynaklarının nasıl kullanıldığını ve yönetildiğini-yönetilemediğini demek daha doğru sanırım- gösteriyor ki rakamların anlaşılabilmesi adına eski parayla şu kadar diye çevirme ihtiyacı duyuyoruz. Ve biz tüm bu gündemin, tartışmaların içerisinde kendi kendimize debelenip dururken ne mi oluyor? Bir haber geliyor: “Sefaletin en yüksek olduğu 10 ülke arasında Türkiye dünyanın en sefil beşinci ülkesi oldu.”

Fazla söze gerek kalmıyor.

***

Bir yanda her geçen gün değersizleşen Türk Lirası, bir yanda yüksek döviz kurları, bir diğer yanda ise yüksek ama ona rağmen hala gerçeği yansıtmayan enflasyon ve yüksek işsizlik rakamları. Tüm bu tanımlamaların gösterdiği tek bir şey var; ekonomik kriz. İktidar bunu görmek istemese bile… Tüm bunların yanında alın size bir haber de Merkez Bankası’ndan. Merkez Bankası 31 Aralık 2023 tarihinde sona eren 92'inci hesap dönemi bilançosunda 818.2 milyar TL zarar açıkladı. Bu açıklama ile TCMB son 10 yıldaki karın neredeyse 3 katı kadar zarar açıklayarak rekor kırdı.

Yerelden başlayıp genele yayılan ya da yayılma düşüncesi olan siyasilerin yereli de geneli de ortada. Kara bir tablo çizmek istemem ama ne yazık ki güzelim ülkemizin durumu ortada. Ve biz vatandaşlar bu dar boğazın içerisinde yaşamaya çalışıyoruz.

Son olarak sözlerimi Ahmet Şerif İzgören’in yıllar önce söylediği ve belki de günümüzde daha da anlam kazanan sözleriyle bitirmek istiyorum: “Ülkede zeki adam derdi yok ama ülkede güvenilir, dürüst, sağlam, inanılır adam derdi var”…