İnsan, cisim, ilaç, yiyecek gibi yaşamımızı etkileyen bir çok etmen için öngörülen kullanım süreleri hayati önem taşır. Örneğin, tedavi amaçlı ise aldığınız ilacın kullanım süresi geçmişse, sizi iyileştireceğine zehirliyebilir, hiçbir olumlu sonuç vermez. Olan sağlığınıza ve ödediğiniz paraya olur. Marketten bir konserve aldınız veya sebze, meyve aldınız, kullanma süresi geçmiş veya bayat, çürükse aynı sonuçla karşılaşabilirsiniz. Kısacası her şeyin bir kullanma süresi vardır. Bu süre içersinde kullanırsanız ondan yararlanabilirsiniz.
Aynı kural insanlar için de geçerlidir. Yönetme durumunda olan kişiler, eğitimleri, vizyonları, ilişkileri, hedefleri, bu hedeflere varacak yolları bilmesi, insanı insan yapan değerleri iyi saptaması, adaletli olması halinde yönetme durumunda oldukları ülkeleri, kurumları başarılı kılarlar. Bu niteliklere sahip değillerse ülkelerini dolayısıyla dünyayı yaşanmaz hale getirirler. Felaketlere yol açarlar.
Bugün yaşadığımız olayları bu açıdan değerlendirin. Kullanım süreleri çoktan dolmuş, her alanda geçen asırdan kalan yaklaşım ve öngörülerle bu yüz yılın kaderini çizmeye çalışan liderler, bu konumlarıyla liderlik vasıflarını kaybetmişlerdir, ülkeleri ve dünya halklarına acı ve ölümden başka bir şey veremez duruma gelmişlerdir. Dünyanın fizik ve akıl sağlığı yerinde olan yöneticilere ihtiyacı var. Kullanım süreçleri ile birlikte enerji ve yaratma güçleri de biten, geçmiş asırda kalan oluşum ve buna dayanarak oluşturdukları konseptler bugün için geçerliliğini kaybetmiştir.
Bu konumdan çıkabilmek, barış içinde yaşanacak bir dünya yaratmak için “Kullanım süreleri dolan” bu liderlerin yerine, çağı yakalamış, insanı insan yapan değerleri ön plana çıkaran “kullanım süreleri” yeni başlayacak olan liderleregereksinim vardır. Aksi insanlığın sonu olabilir.