"Meis'in" (Megisti) Yunanca anlamının bazı kaynaklarda "Göz" olduğu yazılıymış.
Sadece 6 km. uzaklıktaki karşı kıyının yakışıklısına da "Kaş" adı verilmiş.
Bir hikâyeye göre; Kaş uyuyan dev bir erkek, devasa bir depremle birbirinden ayrıldığı ruh ikizi kadın ise Meis.
Ancak ayrılmış olsalar da halen birbirlerine bakarak yatıyor ve ölümsüz aşkı simgeliyorlarmış.
Şayet Kaş'tan, Meis'e gitmeye karar verirseniz böyle sıcacık bir hikâyeyle sarmalanırsınız hemen.
İşte böyle başlarsınız adanın hilâle benzeyen kıyı şeridinde gezinmeye. Öyle kalabalığı yara yara değil; salına salına... kah kaldırıma taşan deniz suyuna basarak, kah iki üç evlik ara sokaklarına bakarak.
Doğal bir limanın başlarında bulunan iskelenin hemen yanıbaşındaki gümrükten beş dakikalık yürüyüş sonrası ulaştığınız "Meltemi" isimli restoran/kafeye geldiğinizde, galiba Meltem isimli bir Türk kadını işletiyor burasını dersiniz içinizden. Ve ilave edersiniz - acaba gelin mi geldi buraya?-
Yavaş yavaş yürümeye devam ediyorsunuz. Solunuza baktığınızda küçük bir meydanı görürsünüz, vestern filmlerini hatırlatır. Gözle görülebilen biraz yukarıdaki mağaraya gitmek isteseniz atların yerine kiralayabileceginiz atv türü araçlar tahta çitle çevrili minik meydanda sizi bekler. Küçük bir kilise meydanın sağına yerleşmiştir. Rengârenk pastel renklere bezenmiş, iki katlı, zemin katları kafeterya veya restoran ve tek tip klâsik rum mimarisini barındıran evlerin önünden, denizin kokusunu içinize çeke çeke yürürsünüz.
Az ötede gözünüze ilişen yeşil alanın hemen başlangıcında, kıyıya sıfır alalade bir inşaat hayrete düşürür sizi, acaba bizim ünlü inşaatçılardan birisi mi diye düşünür, gülümsemekten kendinizi alamazsınız. Ancak inşaatın hemen önündeki ahsap direkte inşaatın mühürlenmiş olduğunu belirten, imzalı, mühürlü, kapı gibi bir beyaz kağıt görür, -oohh be!.. deyip rahatlarsınız.
Yürümeye başlayalı 20-25 dk. ya oldu ya olacak, bir bakıyorsunuz bu şirin limanın kıyısında sona doğru gelmişsiniz. İşte burada durmanız gerekiyor. Bir pansiyon çıkıyor karşınıza... 1992’de en iyi yabancı film Oscarını alan 1991 yapımı "‘Mediterreneo’" filminin çekildiği MEDITERRANEO PANSİYONU...
Ada, İkinci Dünya Savaşı sonunda Yunanistan’a geçene kadar, İtalyanlar hep adadaymış. Meis adasına geldikten sonra, keyiften savaşta olduklarını unutan İtalyan askerlerinin hikayesi anlatılır bu filmde.
Liman Gümrük İşletmesinin hemen üstündeki yamaçta Osmanlı döneminden kalma caminin üstündeki müzeye yürüyerek gitmek, sizi biraz yorar ama gezmeye değer. Çünkü müzeler insanlığın hafızasıdır.
Meis’de Likya’nın izi görülür, MÖ. 4.yy’dan
kalan Kral Mezarı, Kaş'ta ve Teke yarımadasında bulunan mezarların aynısıdır.
Bölgedeki tarihi, kültürel ve dogal benzerlikler, aslinda bu bölgenin bir bütün olduğunun ispatı gibidir