“Dağ, bayır, dere, tepe, ova, tarla, kandak, hendek, çöl, göl, deniz, bataklık, çalılık, zeytinlik… Girip de çıkamayacağı yer yoktur” derler onun için.
Ama ben Çine çayından egzozunu patırdatarak geçişini, dağa zeytinliğe giderken çıktığı zorlu yokuşlardan sabırla, tıkır tıkır çıkışını, en çok da akşamları bizi Çine’deki sinemalara götürüp getirişini yumuşak bir buruntuya sarmalanmış nostaljiyle hatırlıyorum.
JEEP ya da JİP yani CİP.
Uzun şaselisi, kısa şaselisi vardı. Biz onlara kısaca “uzun belli” “kısa belli” derdik. Uzun bellisi 10-12 kişi kadar alırdı. Şoför mahallinde şoför haricinde bir kişilik koltuk vardı ama pazara, düğüne, sinemaya giderken talep çok olduğu için 2-3 kişi sıkışıverirdi oraya, hatta şoförün yanına kapı tarafına bir kişi hafif yan oturarak şoför koltuğuna ortak bile olurdu. Kısa bellileri de 6-8 kişi kadar alırdı. Şoför mahallindeki manzara yine aynıydı. İki parçalı düz ön camları vardı. Silecekler bırakın bu günkü gibi 3-4 devreli veya yağmur sensörlü olmayı, şoför eli ile çevirirdi onları. Hareket halinde yağmur yağarsa, şoför, cam çerçevesinin üst ortasındaki delikten geçirilen ve dış ucu camın üstünde yatay duran sileceğin, içeride aynı boydaki kolunun ucundaki makaradan tutar ve kolu yarım daire çevirince camın önündeki silecek de yarım daire hareket eder ve camı silinirdi. Camın diğer yarısında silecek yoktu, bazılarında olabilir, olanlardaysa, isterse orada oturan kişi aynı yöntemle silerdi. Önündeki yuvarlak farları, beyaz bir ışık saçardı yola. Köyde elektrik yoktu o zamanlar. İnce bir direksiyon, biri büyük üç yuvarlak gösterge, şoförün sağında biri uzun ikisi kısa üç vites kolu.
İki düğmeli bir de araba radyosu olurdu hatırladığım. Eski radyoların üç dalgası vardır. Uzun dalga, orta dalga, kısa dalga. Uzun dalgadan Ankara Radyosu, orta dalgadan İzmir Radyosu dinlenirdi. Kısa dalgada devamlı bir hışırtı.
Kornası direksiyonun tam ortasına basınca çalardı. Biz bazen muziplik olsun diye kornaya basar kaçardık. Bazen basınca takılır uzun uzun öterdi. Belki çocuk aklımızın istediği de buydu. O zaman çocuklara eğlence çıkıyordu ama şoförü de bir telaş alırdı. Müdahale edilmezse aküyü boşaltabilirdi. Cip giderken de korna basıldığında takıldığı da olurdu, cipi durdurup motor kaputunu açarak kornanın fişini sökmek gerekirdi korna sesinin kesilmesi için.