Son zamanların en çok konuşulan meselelerinden biri de sokak hayvanları. Art arda yaşanan köpek saldırıları meseleyi gündeme taşırken, vatandaşı da ikiye böldü. Bir tarafta “öldürelim kurtulalımcılar” diğer yanda “onlar da can” diyenler.

Bu işin orta yolu nasıl bulunacak orası muamma ama konu artık sadece vatandaşın ağzında değil TBMM gündeminde. Taslağa bakacak olursak o da iki taraf arasındaki tartışmayı söndürecek değil körükleyecek türden. 

BİR TEK ONLARI MI SIĞDIRAMADIK?

En çok tartışılan başlıklardan biri; 30 gün içerisinde sahiplenilmeyen köpeklerin uyutulması. Bir hayvansever olarak böyle bir şeyin yasalaşma ihtimalini bile düşünmek istemiyorum. Herkesi her yere sığdırdık da bir tek dilsiz ağızsız canları mı bir yere sığdıramadık? Onlara yaşam alanı bırakmadığımız gibi bir de yaşam haklarını ellerinden almayı konuşuyoruz.

Taslağın diğer önemli maddeleri arasında; Belediyelere hayvan barınakları ve kısırlaştırma merkezleri kurma zorunluluğu getirilmesi, evcil hayvanlara mikroçip takma zorunluluğu ve hayvanlara yönelik istismarın cezalandırılması yer alıyor. Diğer maddelerden farklı olarak bu maddenin gerekli olduğunu düşünüyorum. Can dostların sokaklarda üremeye devam etmeleri demek; Hem insanlar hem de hayvanlar için daha çok mağduriyet demek.

“VİCDANLI ÖLDÜRME”

Ancak konu gündeme taşınırken sarfedilen öyle bir tabir var ki akıllara zarar. AKP grup Başvekili Abdullah Güler, sokakların hayvanlar için güvenli alanlar olmadığını ve teklifte barınak imkanlarını artırma, kısırlaştırma, aşılama ve sahiplendirme detaylarının da yer almasını istediklerini belirtti. Buraya kadar hepsi kabul edilebilir. Ancak açıklamanın şu kısmına dikkat çekmek istiyorum "Ülkemizin kuduz riskiyle karşı karşıya kaldığı bazı sorunlar var. Şimdi bunların çözümü noktasında anatomik yapısı bozulmuş, farklı üreme durumlarından kaynaklı saldırganlaşmış ve normalleşmesi mümkün olmayan, kuduz riski taşıyan, hayvan sağlığı açısından olumsuz, acı çeken, hastalıklı hale gelmiş hayvanlarımızın bizim merhamet iklimimize uygun olarak onları 'uyutma' dediğimiz şekliyle beraber normalleştirmemiz gerekiyor". Konuya bir soruyla nokta koymak istiyorum; Bu cümlelerle uyutulmak istenen biz miyiz, yoksa kuduz riski taşıyor bahanesiyle ebediyete uğurlanan canlar mı?