Konuyu geçen hafta bıraktığım yerden sürdürüyor ve o yazıya –sorunu işleyen geçmişteki ve 9 Eylül’deki yazılarıma- ilgisizliğin-tepkisizliğin hayretini kendime saklıyorum. Bir gün çoluk çocuğumuz ya da araştırmacılar, “Bir tiyatro insanı olarak, o günlerde sen ne yaptın, ne söyledin?” diye sorduklarında, “Elimden bu kadar geldi” diyecek olmanın avuntusundan başka çare var mı?
Mersin’de başlayıp Adana’da süren üç günlük koşuşturmamın nedeni, Mersin Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun (MBBŞT), küresel salgına inat ve uygun önlemleri alarak başlattığı tiyatro mevsimi ile açılışa değer gördükleri “Aslolan Hayattır” adlı çalışmamdı. Nicedir yazar-yönetmen işbirliği içinde olmaktan sevinç duyduğum, şimdi MBBŞT Genel Sanat Yönetmenliğini sürdüren ve “Aslolan Hayattır”a da imzasını atan dostum Murat Atak’tan “Gelsene” çağrısına, “Geliyorum” dememin iki nedeni vardı. İlki elbette yazar sevinci ve merakı, ikincisi ve daha da önemlisi, bir Şehir Tiyatrosu yapılanmasını MBBŞT özelinde gözlemleyecek olmamdı. Hadisenin yazarlığımla hesaplaşma, dostlarla kavuşma, yeni yoldaşlıklar bulma, kuşkusuz Mersin’de “Kerebiç”, Adana’da “Sıkma” ile damak coşturma faslı bende kalsın. Konumuz, MBBŞT üstüne gözlemlerim ve çıkarımlarımdır.
Anlatmakta hayli zorlandığım “Bir tiyatronun yapacağı en son iş, oyun sahnelemektir” sözümün, Mersin’de karşılık bulmasından dolayı sevindim. Vahap Seçer’in başkanlığındaki irade, işe yapılanma sorununu çözmekle başlamıştı. Yönetici kadroyu ad ve görevleriyle anmak, hem sözü uzattırmayacak, hem de meramımı özetleyecektir. Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Bengi İspir Özdülger: Mersin Devlet Opera ve Balesi eski sanat yönetmeni ve müdürü, ulusal ve uluslararası sayısız başarıya ek olarak “sanat bürokrasisi” deneyimi. MBBŞT Genel Sanat Yönetmeni Murat Atak: DT oyuncusu ve DT-DOB yönetmeni, Rejisörlük master derecesi, Ankara DT eski müdürü, TED, Yakın Doğu ve Selçuk Üniversitesi öğretim üyesi, ödenekli ve ödeneksiz sanat topluluklarında yönetmenlik, Atak Sahne Sanatları Atölyesi yöneticiliği ve öğretmenliği. Alev Tol: Kostüm Kreatörü, MBBŞT ve Sinema Şube Müdürü… Bu kadro ve birimlerinde yer alan çalışanların bize anımsattığı gerçek; liyakat, mesleki deneyim, o mesleğin gerektirdiği yasal-bürokratik mevzuata dair donanımdır. Kuşkusuz bu yapı, belediyeye egemen dünya görüşünü paylaşmak kadar, getirildikleri görevlere dair tartışılmaz nitelikleri de barındırıyor. Ondan sonra ne oluyor? Ne olacak, kadro, teknik donanım, yasa ve mevzuatlara göre yapılanma gibi olmazsa olmazlar ile bir iş yapma cesareti-coşkusu-sevinci birleşiyor. Ne demek istediğimi daha iyi anlamak için, Cihan Ünal başkanlığında oluşturulan yetkin seçiciler kuruluna, tutarlı bir duyuru ve seçme sınavlarından sonra, değişik üniversitelerin ilgili dallarından mezun olarak seçilen oyuncu kadrosuna, başta Mersin DOB olmak üzere kentteki sanatsal oluşumlarla kurulan işbirliklerine, en önemlisi MBBŞT özelinde kentte ve kentlide yaratılan paydaşlık atmosferine bakmak gerekiyor.
Her şey güllük gülistanlık mı? Ne münasebet. Örneğin, kadronun “geçici işçi” ya da “sezonluk sözleşme” gibi kotarılmasının, belediyeye egemen olan irade değiştiğinde nasıl sorunlar yaratabileceği, ülkemizdeki vahim örneklere bakıldığında insanı düşündürüyor. Umalım ki, MBBŞT bu sorunu da aşsın ve sözgelimi İstanbul BBŞT gibi, kim gelirse gelsin, ne sıkıntı yaşatırsa yaşatsın, asla sarsılmayan ve vaz geçilemeyen bir yapıya ulaşsın.
Ya Mersin’de ödeneksiz tiyatro olarak çaba gösterenler? Mersin Büyükşehir buna yönelik bir çözüm örneğini, o topluluklara “can suyu” oluşturarak gösteriyor. Yazının boyutunu zorlamamak için, belediyenin resmi sayfalarına göz atmayı öneriyorum.
Mersin’de önemli adımlar atılmış ve atılmakta. Bu deneyimden yararlanılmalıdır. Sonuç, kentlerimiz ve ülkemiz açısından hepimize soluk aldıracak ve mutluluk yaşatacaktır.Bu amaçla iyi niyetini ve iradesini ortaya koyanları desteklemek, yalnızca sanatseverliğin değil yurtseverliğin de gereğidir, görevidir.Sütre gerisinde sızlanmak, “Du bakali n’olcek” demek bize yakışır mı?