Ülkemizin instabil ekonomik atmosferi, her insanımızı iktisat uzmanı olmuşcasına bilim dalı ile ilgili terminolojiye hakim hale getirdi.

Makroiktisatın enflasyonu ve kuru geçtik geçtik, risk primi,büyüme oranı,cari açık,bütçe dengesi,kredi mevduat oranı ve  borçluluk oranı gibi veriler bile sıradan sohbetlerin konusu!. Gerçi bu , ekonomik okur yazarlık için iyi bir gelişme, nihayetinde, bu veriler ele alındığında herhangi bir ülkenin ekonomisi hakkında genel bir fikir edinilebilir, bu da hiç bir işe yaramasa bile ekoentellektüel vatandaş sayısı ile gurur duymamıza yol açabilir!

Ancak, bu konuda  iki önemli unsur var: Birincisi veriler güvenilir olmalı, ikincisi diğer referans ülke verileri ile  kıyaslandığında da tutarlı parelellikler sınırında kalmalı..Kendine özel bir modelin ideal veri seti her zaman anlam ifade etmez. Bu yüzden de Dünya ülkelerinde yeni ama ironik bir tanımlama ortalıkta dolaşıyor. Onlara göre, espiritüel olarak Dünyada üç tür ekonomi var: Gelişmiş, gelişmekte olan ve Türkiye! Hatta geçen haftalarda The Economist, ironik bir dille '' Erdoganomics'' başlıklı bir makale bile yayınladı! Okuyucularımız yakın geçmişi hatırlıyacaklardır: 15 ay kadar önce Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ın görevden alınması ile yaşanan süreçi yani....Enflasyon %15,TÜFE %15 ve politika faizi de %17'ler  seviyesinde, Dolar da 8.57 TL  civarında seyrediyor,para ve kura yönelik  Merkez Bankası politikaları da   sıkılaşma ve enflasyonla mücade ekseninde devam ediyordu. Ancak Cumhurbaşkanlığı seçimlerin yaklaştığı bir konjuktürde rasyoneliteye geçit verilmedi ve Sayın Cumhurbaşkanının 'faiz sebeptir, enflasyon neticedir'  söyleminin gereği yapılarak enflasyonun yüzde 108.58 , doların 26 TL'leri geçtiği zamanları yaşıyor olduk!

Burada, pandemi, global resesyon,Ukrayna Savaşı ve deprem gibi küresel zorluklar, jeopolitik gerginlikler ve doğal afetler zeminindeki değişkenlerin payı dile getirilebilir, ancak  asıl etkenin uygulanan yanlış politikalar olduğu herkesce malum bir konu.

Küresel gelişmeler deyince, IMF Başkanı Kristalina Georgeva yazdığı yeni makalesinde, önümüzdeki haftalarda, G20 Maliye Bakanlarının Gandhinagar'da toplanmaları çercevesinde,yavaşlayan büyüme ve yüksek enflasyona dikkat çekiyordu.Ekonomik kırılganlıklardan bahsederken '' ..for countries hit by shocks not of their making' diyerek, iklim deişiklikleri  gibi 'kendilerinden kaynaklanmayan şoklardan etkilenen ülkelere atıf yapsa da, Türkiye gibi, kendinden menkul ekonomi programları ile var olan krizi derinleştiren ülkeler de var oldu, ne yazık ki! Georgieva, sıkı para politikasının ortaya çıkardığı finansal kırılganlıklar üzerinde dururken, enflasyonun merkez bankalarının hedeflerinin oldukça üzerinde kalmaya devam ettiğinin altını çiziyor. O'na göre,finansal sektör riskleri yakından izlenirken, enflasyon hedeflendiği şekilde  kalıcı bir şekilde düşürülene kadar para politikası sıkı bir şekilde uygulanmalı.

Burada,merkez bankası iletişimi ile  finansal sektör gözetimini referans alıyor. Georgiva, küresel ekonomi ile ilgili yakın vadede beklentilerinin  karışık olduğunu, orta vadeli görünüm için de pek iyimser ( bleak) olmadığını dile getiriyor! Kendisi yine de iyimser olmak için nedenler buluyor .Örneğin, IMF üyelerinin Yoksulluğu Azaltma ve Büyüme Vakfı'na (PRGT) taahhüt ettikleri yaklaşık 29 milyar dolarlık bütçe, düşük gelirli ülkelere sıfır faizle daha yüksek ve daha büyük mali destek sağlanmasına neden olmuş.

Önümüzdeki yıllar, sosyoekonomik derinliği olmayan gelişmemiş ülkeler,  zengin ekonomilerin resesyonu sarmalında  çoklu şokların hedefi olacak gibi görünüyor. Uzun yıllar,milyarlarca fakir insan, küresel ekonominin faydalarından mahrum kalacak.Gelişmemiş ülkelerdeki ekonomik istikrarsızlığa yol açacak bu zorluklarının sosyal yansımaları şimdiden projekte ediliyordur!

Ancak enseyi karartmamak gerek, Kristalina Georgiva'nın da umut ettiği gibi,dünyanın basiretli uluslararası politika yapıcıları,tüm ülkelerin yeniden sürdürülebilir bir büyüme ve refah yoluna girmesi için harekete geçebilir! IMF, Dünya Bankası ve G20 gibi kuruluşların kotaracağı yeni uluslararası finans mimarisinin  dünyaya nefes aldırıp aldıramayacağını, önümüzdeki hafta G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Gandhinagar toplantısı ile 9-10 eylül 2023 tarihinde Yeni Delhi'de yapılacak G20 Yeni Delhi Liderler zirvesi sonrası açıklanan bildirilerden takip edebileceğiz.