Her akşam işten çıkıyorum.
Alsancak Limanı'nın arkasından gara doğru rotam aynı.
Sokaklardan kıvrıla kıvrıla yürüyor, karakolun yakınından çıkış yapıyorum.
Genelde o noktadaki ışıkların çevresinde, kaldırımda veya refüjde oluyorlar.
Ama hava güzelse, hele bir de güneş tepedeyse Kordon'a da uzandıkları oluyor.
Birlikte yürüyor, birlikte uyuyor, birlikte koşuyorlar.
Işıklarda bizimle bekliyorlar.
Hatta bazen insanlar kırmızıda caddeye atlıyor, onlar atlamıyor.
Bekleyenler usulca tebessüm ediyor, kimisi “Aferin oğluma” diyor.
Alsancak'ta çalışan ve yaşayan herkes bilir onları.
Sokak köpeklerinden bahsediyorum.
Kimisi onlara “çete” diyor. Ben bu kötü çağrışımlı sözcüğü kullanmak istemiyorum.
Her canlı sevgiye ihtiyaç duyar. Sokaktaki, sahipsiz canlar da birbirlerine can yoldaşı oluyorlar işte. Onlara “arkadaş grubu” demek daha doğru bence.
* * *
Bazen yüksek sesle havladıkları da oluyor elbet.
Birkaç kez denk geldim. Öyle el kol hareketi yapıp, kışkırtmaya çalışan “ergenler” olursa eyvallahları yok, sert şekilde havlayıp “orda dur!” mesajı veriyorlar.
Bazen de neye göre seçtikleri bilinmez, bir arabanın peşinden yüksek sesle havlıyorlar.
Ama ilişmeyene, ses etmeyene saygıda kusur etmiyorlar.
O köpeklerin hiçbirini bir deri bir kemik göremezsiniz.
Esnaf biliyor, besliyor. Hayvanseverler de besleme yapıyor.
Zaten çoğu da küpeli. Yani kısırlaştırılmış, kayıtlı, belediyenin takip ettiği ve zararlı görmediği sokak köpekleri onlar.
Hafta başında “hayvan sayısı arttı, şikayet var” denilerek, o köpeklerden bazıları, üstelik veteriner kontrolü olmadan iğnelerle uyuşturulup Konak Belediyesi Veteriner İşleri ekiplerince toplandı.
Hayvanseverler haklı olarak isyan ediyor.
Birincisi; toplama eğer iğne ile uyuşturularak yapılacaksa mutlaka ve mutlaka o görevlilerin başında bir veteriner hekim olmalı. İğnedeki ilacın dozunu ayarlayacak, hayvana bir zararı olmayacağını söyleyecek kişi odur çünkü.
Ben yaklaşık 5 yıldır bu bölgede çalışıyorum. Henüz daha bu köpeklerin havlamak dışında saldırganlıklarına şahit olmadım.
Ben şahit olmadım diye böyle olaylar gerçekleşmiyor demiyorum. Ancak saldırgansa ve ısırma yaptıysa bile bunun bir kanıtı olmalı. Vatandaş acile gidip raporunu almalı sonra şikayetini yapmalı ki bilinsin; o bölgede ısırmaya meyilli “tehlikeli” köpekler var.
Köpeğin tehlikeli olduğu belirlendiyse, barınağa gönderilir. Yasalarımız bu konuda net. Böyle bir durumda kimsenin itirazı olmaz. İnsanlara zarar verecekse, demek ki sokaklarda yaşamaya müsait bir durumda değildir o köpek ve barınakta bakılmalıdır.
Ama şikayetler nedense bir vatandaşın telefon açıp, “Ya bu Alsancak garın orada çok köpek var. Alın bunları” demesinden ibaret.
Köpekler çoğaldı diye toplanmaları en başta hukuksuz bir durum. Belediye ekipleri 5199 sayılı kanuna bir göz atıp, ondan sonra şikayetleri değerlendirmeli. Ha, eğer amaç kısırlaştırmak ve sonra yerine bırakmasa, birileri neden kulağı küpeli köpeklerin de toplanmaya çalıştığını açıklamalı!
* * *
Köpeklerin çoğalmasının nedeni, kısırlaştırmanın yetersiz yapılması, kısırlaştırma yapmayan ilçelerin gelip kendi sınırlarındaki köpekleri başka ilçelerin sınırlarına atması, insanların “çok tatlıııııı” deyip sahiplendiği köpekleri sokağa atmasıdır.
Yani o köpekler çoğalıyorsa, sorumlusu yine biziz. Önlemini almadığımız, umursamadığımız için sokaktaki sahipsiz hayvan nüfusu artıyor.
Kısırlaştırma yapmayan biz, sokağa atan biz, rahatsız olan biz, toplayan yine biz.
Sokak hayvanları bizden ne çekti be!