Aman Allah’ım. Ne güzel filimdi o. Hâlâ, belki bilmem kaçıncı kez seyrettiğimiz halde kahkahalarla güldüğümüz, unutulmazların arasında yer alan bir yapım.

Adile Naşit, Münir Özkul, Şener Şen ve dönemin en ünlü starlarının yer aldığı bir seri komedi filminden biriydi neşeli günler. Hababam sınıfı serisiyle başlayıp devam eden bu komedi filmleri seyrederken hem güldürüyor, hem düşündürüyor ve hem de günümüzü aydınlatıyordu.

Daha yakın tarihlerde çekilen Avrupa yakası ve Yalan Dünya gibi bir iki istisna dışında seyrederken yüzümüzü güldürecek bir yapım kalmadı ekranlarda. Varsa yoksa kara sakallı, siyah araçlar kullanan, siyah elbiseli adamların, çekimin başından sonuna kimi nerede nasıl vuracaklarını konuştukları, ağlayan, bağıran kadınlara intikam sözü verdikleri veya yine karanlık suratlı kadınların evlatlarına “babanın kanını yerde bırakma “,“ Ağabeyinin İntikamını al “dedikleri diziler.

Zaten neşemizi kaybetmişiz, zaten hayat yeterince sıkıntılı, pahalılık almış başını gidiyor, sokakta kavga, trafikte maganda, çoluk çocuğun elinde, cebinde bıçak, çete kurşunluyor, polis dövüyor. Bari akşam ekran başında biraz gülelim diyoruz, ne mümkün.

Dün bir haber izledim, artık bu kadarına pes dedirten cinsten. İstanbul’da mahallenin birinde birkaç tane düğün salonu varmış. Mahalleli şikayetçi. Çünkü bu salonlarda her gün kavga çıkıyor, kavga sokaklara taşıyormuş. Millet bıçakla, sopayla, silahla birbirine giriyormuş. Bu nedenle mahalleli bu salonların kapatılmasını istiyormuş. Yahu bu kadar mı magandayız. Düğünde neden kavga ediyoruz. Halay başı ben olacağım, başa niye sen geçtin, sen neden takı takmadın, dansta ayağıma bastın, karıma yan baktın Vb. giriyoruz birbirimize.  

Yahu ayıp, yahu edep. İnsanların en güzel günün zehir etmeye kimin hakkı var. Bu en güzel günde iki aile ne oluyor da birbirine giriyor. Yahu biz konuşarak anlaşamıyor muyuz?

İnsanı hayvandan ayıran iki temel özelliği var. Biri düşünebilmesi, diğer de konuşabilmesi.   Şayet bu ikisinden de yararlanamıyorsanız o taktirde insan sınıfı içinde mütalaa edilmeniz mümkün değildir.

Düşünen canlı bu kadar fevri, bu kadar kıyıcı, bu kadar intikamcı, bu kadar kötü olamaz. Düşünen insan mazluma merhamet gösterir, kendisine kötülük yapmayana tekme tokat saldıramaz.

Ya konuşan canlı; Allah bize konuşma yetisini vermiş. Birbirimizle konuşa, görüşe anlaşalım, problemlerimizi pençe ile, diş ile, kas ile çözmek yerine

konuşarak halledelim diye. Maganda kılıklı, insan şekline bürünmüş bir başka şey olan bu tür, konuşmuyor, birbirini bıçaklıyor, ambulansa yol vermiyor, arabaların üstüne zıplayıp camlarını yumrukluyor, karısını dövüyor, öldürüyor, sokakta gördüklerine sarkıntılık ediyor, her türlü hayvanlığı kendisine layık görüyor. Bunlar için hayvanat bahçelerinde özel bölüm ayırılıp sergilenmeli.

Her neyse, Gelelim yine neşeye. Gülme yetimizi yitirdik. Sabah kalkıp güzel müzikler dinlemek yerine bunların ettiği haltları izliyoruz. Artık TV seyretmiyoruz bunlarla karşılaşmamak için.

Kaldırın bu vurdulu kırdılı dizileri, vermeyin artık şiddet haberlerini, ekranlarda, sosyal medyada hakaret etmeyin birbirinize, Neşeli günleri izletin bize.   Gülmek istiyoruz. Neşemizi geri verin.