Tanımadığınız kadınlarla konuşma adabını diyorum, öğreneceksiniz.
Biz kadınlar üşenmeden bıkmadan size bunu öğreteceğiz.
Geçenlerde Antalya'da bir olay yaşandı.
25 yıldır şehir içi toplu ulaşımda şoförlük yapan evli ve 3 çocuk babası Ethem Demir'in seferi bittikten sonra yolcu indirirken otobüse binmek isteyen bir kadın sordu: "Bu otobüs nereye gidiyor?"
Şoför yolcuya "Eve gidiyor eve, işim bitti" deyince de olay büyüdü.
Çünkü kadın yolcu bu cevaba bozulup sosyal medyada yaydı ve böylece şoföre adeta bir linç girişimi başladı.
Şoför işinden atıldı.
Kadın yolcu aralarında geçen konuşmayı biraz abartmıştı açıkçası.
Sosyal medya hesabında paylaşımda bulunurken "Eve gidiyorum eve, işim bitti" cümlesini, "Eve gidelim" olarak anlamış ve öyle aktarmıştı.
* * *
Şimdi burada yolcunun hatası da büyük, çünkü iki cümle arasında dağlar kadar fark var.
Tamam, şoför burada haklı.
Ama ne olursa olsun, sen bir kamu görevlisi olarak senden hizmet alan bir insana böyle laubali cevap veremezsin.
Kibar ve resmi bir dille "Mesaimiz bitti" dersin olur biter. Evini mevini ne karıştırıyorsun?
Kahveden mahalle arkadaşına espri mi yapıyorsun?
Zaten bu ülkede kadınlar olarak diken üstündeyiz. Tacizin nereden geleceği belli değil.
Memleket sapık dolu.
Otobüs içindeki kameradan olayın aslı anlaşılınca şoför işine iade edildi ama umarım bu onun için bir ders olur ve yolcularla, özellikle kadın yolcularla gereksiz samimiyette diyaloğa girilmeyeceğini öğrenmiştir.
* * *
Bir başka olaydan da, yine bir kadının sosyal medyada başına geleni paylaşmasıyla haberimiz oldu.
İnternet üzerinden yemek siparişi veren genç bir kadın, siparişini getiren elemanın daha sonra kendisini Facebook'tan eklediğini fark edip bunu taciz olarak algıladı ve iş yerine şikayette bulundu.
Bunun üzerine bazıları kadının olayı abarttığını bunun taciz sayılmayacağını falan iddia etti ve ortalık yine karıştı.
Bunun adı bal gibi de tacizdir.
Yani demek istiyor ki o kurye arkadaş: "Geldim gördüm, seni beğendim. Adın sanın da nasıl olsa sistemde kayıtlı, sosyal medya hesabını araştırdım buldum, evinin adresini de biliyorum, hadi gel tanışalım."
Kim olsa huzursuz olur.
Ve bir insanı huzursuz etmenin adı da tacizdir.
* * *
Bu tipler bir kadınla nasıl konuşulacağını, yan gözle bile bakmamayı, dilediği gibi huzursuz edemeyeceğini öğrenene kadar sesimizi çıkarmaya devam edeceğiz.
Bunu başka yolu yok. Tek yol sesimizi duyurmak ve ifşa.
Tacizin büyüğü küçüğü olmaz.
Beyler, bunu ya öğreneceksiniz ya öğreneceksiniz.
Bu da doğaya taciz
Memleket olarak her türlü tacizde bir dünya markasıyız.
Sadece insana değil doğaya da var bir garezimiz.
Çeşme-Alaçatı-Urla-Seferihisar kıyılarında ulaşımı en zor koylara bile git, hepsi adeta birer çöplük.
Hele bir tanesi var ki, ne yazık ki bir keşfedildi pir keşfedildi.
Alaçatı'daki Delikli Koy.
İki sene kadar önce birkaç gazeteci burayı yazınca o güzelim kaçış yeri tam bir mesire alanına döndü. Ve malum, bizde mesire alanı demek bütün gün yiyip içip sonra da o çöpleri bir yığın olarak arkamızda bırakmak demek.
Sadece o koy da değil. Devamındaki bütün minik saklı koylar birer çöplüğe döndü.
Şimdi bu ilgiyi görenler tüm o koyları birer işletmeye çevirmek için girişimlerde bulunuyorlar.
Bu dünyanın kurtuluşu için insan ırkının yok olması gerek. Bu nasıl bir hoyratlık, nasıl bir vicdansızlık!
Adam çerini çöpünü gözümüzün içine baka baka, hiç utanmadan sıkılmadan arkasında bırakıp öylece gidiyor. O kadar kötü kalpliler var ki, içtiği biranın şişesini özellikle denizin içinde kırıyor ki birileri zarar görsün.
Şu insanoğlu her geçen gün gözümde giderek daha da küçülüyor, korkutuyor, ürkütüyor.
İyice uzaklaşacak ve doğaya sığınacak yeni yerler aramak, bu insanlardan fersah fersah uzağa kaçmak lazım.
Yayılan kötülük virüsünden sakınmak için aklıma başka yol gelmiyor.