Filozof Hermes'e göre; 'İnsanlar ölümlü tanrılar. Tanrılar ölümsüz insanlardır.' Goethe de 'Ölümsüzlük her insanın harcı değildir' diyor... Mustafa Kemal Atatürk ölümlü Tanrı, ölümsüz insandır. Nâzım Hikmet ölümlü Tanrı, ölümsüz insandır. Hasan Tahsin'ler, Kubilay'lar, Aziz Nesin'ler, Uğur Mumcu'lar ölümlü tanrılar, ölümsüz insanlardır. Deniz'ler, Mahir'ler, Ulaş'lar ölümlü tanrılar, ölümsüz insanlardır...

19 yıl önce yıldızlara uğurladığımız Gültepeli yiğitlerimizden Aydın Erten de ölümlü Tanrılar, ölümsüz insanlardandır. Gültepe'nin sokaklarında bıraktığı izler, dokunduğu insan kalpleri, anılar, hafızalardan hiç silinmeyecek mücadele ve yiğitliğiyle ölümsüzlüğü bıraktı ardında... Belediye başkanı seçildiğinde bambaşka bir belediyecilikle tanıştı Gültepe... İnsan aşkı, Gültepe aşkı ile çalıştı, büyük devrimci yüreği insana hizmet için çarptı. Garibanın, yoksulun, düşkünün, kimsesizin belediye başkanı oldu, abisi, kardeşi, babası, yoldaşı oldu. Bir insanı ölümsüz kılabilecek ne varsa Aydın Erten'de vücut bulmuştu. Fişek gibi adımladığı Gültepe, hizmet aşkıyla yanarak aydınlattığı sevdasıydı, efsane başkan Aydın Erten'in.

Ankara'nın baskılarından Gültepe halkı zarar görmeye başladığında hiç düşünmeden istifa etti, bu istifayı belediyenin anonsuyla halka duyurduğunda, bir saat içinde mahşeri kalabalığın toplandığı belediyenin önünde halk, aydınlık günlerinin başkanı Aydın Erten'i vazgeçirmek istiyordu bu kararından... Ve kendi aralarında br kampanya başlattılar. Kadınların bileziklerini, küpelerini, erkeklerin ceplerindeki üç kuruşu bile bağışladıkları bir direnişe dönüştü halkın desteği.
Aydın Erten demek, direniş demekti ya, halk direnmeyi de öğrenmişti onun devrimci yüreğinden. Baskılara birlikte göğüs geriyorlardı başkanlarıyla... TARİŞ direnişçilerini de yalnız bırakmamıştı başkan, onların mücadelesinin yanında olduğunu göstermek için kumanyalarla gıda desteği sağlamıştı. Nerede hak arayan var idiyse oradaydı halkçı başkan.

Aydın Erten, Gültepe'de sarsılmaz bir çınar, ölmez bir devrimci ruh, bitmez bir sevdanın adamı, bir deli fişekti. Adı gibi aydınlık, yiğit bir halk adamı... Ardından silinmez izler bıraktı. Ölümünden önce ailesine, dostlarına 'Ölümden korkmuyorum, hoş geldi sefa geldi. Yalnız bir vasiyetim var. Ben ölünce, beni Gültepe’ye gömeceksiniz' diyecek kadar sevmişti 'Gültepe'sini'. Gültepe de efsane başkanını hiç unutmadı ve sakladı O'nu yüreğinin sıcağında... Ölüm devrimciler için son söz değil, yorgunluk gidermektir sadece.. Unutmadık Aydın Erten, unutmadık. Ne seni, ne halkın için verdiğin mücadeleyi.