Ozanlar vardır, binlerce dize, yüzlerce şiir, onlarca kitap yayımlamışlar ama bazen bir tek şiirin duvarı altında kalmışlar. Fuat Edip Baksı bestesi dillerden düşmeyen “Bir Bahar Akşamı” ile yine uzun süren gazetecilik yaşamından sonra asıl mesleği sayılan tıp alanına yönelen Onur Şenli “Agora Meyhanesi” ile ünlenmişlerdir. Bestelenen bu şiirler, Baksı ile Şenli’nin diğer güzel şiirlerinin daha bir gür yaşamasına olanak vermemişlerdir...”
“Sana bu satırları/ Bir sonbahar gecesinin/ felç olmuş köşesinden yazıyorum” dizeleri ile başlayan, “Burası Agora Meyhanesi/ Burada yaşanır aşkların/ en madarası/ ve en şahanesi” diye süren bölümün bestelenmesi ile ülkenin dört bir yanında ünlenen, “Burası Agora Meyhanesi/ bir tek iyiliğin tüm/ kötülüklere/ meydan okuduğu yer/ Burası Agora Meyhanesi/ Burası kan tüküren/ mesut insanların dünyası” dizeleri ile sona eren Agora Meyhanesi. Onur Şenli’den seçerek vermesini dilediğimiz şiirler arasında yoktu.
Hiç olmazsa bilinen gerçeği aşmak ve Onur Şenli’nin ozanlığını “Agora Meyhanesi” dışında anlatmak farz olmuştur. İnsan düşüncesinin, yaratıcı gücünün estetik bir biçimde en yoğun yaratmalarından biridir şiir. Toplumsallık, yaratıcılık ve estetik gerektiren şiirin boyutları, genişliği, derinliği vardır. Ve bunlar Şenli’de vardır.
Sancısu’da çağın sanatçısı için gerekli şeyleri yapar Onur Şenli, boyutlu şiiri ile yaşama sevincini, öz ve biçim bütünselliğinde kaynaştırarak, yalın, yapmacıksız söz dizme sanatının ustalığını gösterir.
“duydum tüm kadroları iptal artık/ gardiyanların/ işte bundan basıyorum tetiğine şiirin/ ve iç sayfalarda tek sütundur bu haber”
Onur Şenli “İhanet Sevginin İntiharıdır” adlı şiirinde, yüreğini kanatmış gerçekler karşısında bile açıkça, fütursuzca, erkekçe, mertçe konuşur, estetik, tertip ve bileşimleri yaratarak...
“Bu ayrılığın acısına/ ben değil/ ancak şiir dayanır/ sana dayanıklı şiirler yazmalıyım/ bu ihanetin acısına/ ben değil/ ancak şiir dayanır/ sana ihanet şiirleri yazmalıyım/ bu acının güzelliğine/ ancak ben dayanırım/ şiirler beni yazmalı/ Gökyüzü bıçak gibi/ severken seni/ ağlamak insan olmaktır biliyor musun?”, gürlemesine “De ki ismi yok bu şiirin”de imge yüklü yaratıcı ozan duyarlılığını “adliye koridorlarında kanı çekilmiş sorgu yargıçları” dizesiyle doruğa tırmandırır. Şiirin son dizeleri ile sevincini birey, insan, toplum, doğa sentezleri sonucu daha bir gür haykırır. “Vurgun yemiş bir yürekle yanından geçen şairin/ ey insanım bağışla beni/ serseri bir bulutun yağmura koşması gibi seviyorum seni.”
Gazeteci Onur Şenli, Doktor Onur Şenli... Ne ki, Onur Şenli için yaşamın akışı içinde “şairlik” en önemli meslek. Ve o hep şair Onur Şenli oldu.
Yaratma ve bileşim yetisi yüksek olan Onur Şenli söylediğini hem yüreğinden söylüyor hem aklından söylüyor. Soluklu. Dokunaklı. Duyuyor. Duyuruyor. Kelime işleyen, vezin işleyen bir sanatçılığın ötesinde bireysel, insancıl ve toplumsal yaratıcılıklarını estetik bir biçim ve düzen içinde vermesini biliyor.