Geçen haftaki yazımın daha başlığında uyarmıştım: Sakın takıntılı olanlar bu yazımı okumasın! diye…

Ama, maalesef, Meraklı Melahatlar (!) aksine yazımı okumuşlar!

Çünkü, OKB obsesyon adı verilen “Takıntılı düşünce, fikir ve dürtüler ile kompulsiyon” adı verilen yineleyici davranışlar ve zihinsel eylemlerden oluşan bu ruhsal hastalık, uzmanların verdiği bilgiye göre, 100 kişiden 2-3’ünde görülebiliyormuş…

Özellikle çığırından çıkan enflasyon, önce maaşlara, dolayısı ile de yaşamsal “olmazsa olmazımız” gıda maddelerine yansıyıp, ardından da sosyal hayatımızı felç etti. İşte marketlerdeki etiketlerin durumu, toplumu işine gücüne götürüp-getiren ulaşım fiyatlarını etkisi altına alan akaryakıt zamları… Konut kiraları, elektrik, su, doğalgaz faturaları…

Sonuç; ipin ucu kaçınca, insanlar derdini anlatmak için sokaklara dökülüyor. Tabii ki, derdini anlatıp, dinleyenler olursa!

Ben yukarıda buna “ruhsal hastalık” dedim. Ama, muhalefetin tamamen “ekonomi yönetimi zaafı” dediği hastalık, toplumu maalesef takıntılı hale getirdi!

Her gün, hatta günde 3 öğün gelen zamlar insanları sıkıntılı duruma düşürdü.

Tepesi atanlar, dişlerini sıkıp, yumruğu havalandırdı mı, “yandı keten helvam!” vaziyetleri de yazılı, sözlü ve görüntülü basına yansıyor…

* * *

Gazeteler ve gazeteciler… Dünden bugüne toplumun “olmazsa olmazları” dır…

Kağıda can verip toplumu yönlendiren gazetecilerdir…

Nitekim işçi, memur, öğretmen, öğrenci özellikle sözleşmeli öğretmenler, doktorlar, dertlerini anlatabilmek için önce gazetelerin kapılarını çalıp, gazetecilere dert yandılar; dertlerini dinleyip, yazan gazetecilere hapis yolu (!) gözükünce , “Sepeti koluna, herkes yoluna” dediler...

Hele bazen hukuk cinayetlerini görenler de “Ankara’nın taşına bak, gözlerimin yaşına bak!” diyerek Başkent’in yolunu tuttular.

* * *

Eh! İzmirli gazeteciler de, Cemiyet Başkanı Dilek Gappi'nin organizasyonu ile vatandaşı yarı yolda bırakmamak, meslek haysiyetini, haber özgürlüğünü korumak için önce dağlarında açan çiçekleri soldurmamak adına “Ankara Marşı” eşliğinde “Ankara, Ankara, Güzel Ankara / seni görmek ister her bahtı kara / Senden yardım umar her düşen dara / Yetersin onlara güzel Ankara” diyerek Ankara’ ya koştu. Mesleğimizin tüm kuruluş temsilcileri ile Ankara Ulus Meydanı’nda Atatürk Anıtı’nı önünde toplanıp ‘Sansür Yasası’na ‘Hayır’ denildi… Basın açıklamasının ardından meslek örgütleri başkanları yasayı protesto amacıyla tüm gazeteciler adına kalem bıraktı. Eyleme tüm meslek örgütlerinin başkanları ve Türkiye'nin dört yanından gazeteciler katılırken, başta CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel olmak üzere muhalefet milletvekilleri de eyleme destek verdi.

Sıcağa kar mı dayanır?

Ankara’nın “ak’la karaları”, ülkedeki tabii felaketler, beceriksizliklerle, gelen-giden misafir trafiğinin birbirine karıştığı bu ortamda basının yasası da işin tuzu-biberi oldu.

Ankara, örgütlü basının gücü karşısında “Basın Yasası”nı şimdilik geri çekti!

Görünen o ki, bu sıcağa kar dayanmadı!

Örgütlü mücadele ses getirdi.