Osmanlı döneminde, Avrupa’nın keşfedilmesi için çaba gösterildiği halde, Atlantik Okyanusu ve Amerika’nın keşfi konusuna yeterince önem verilmediği biliniyor. Ancak bunun bilinçli bir hareket olup olmadığı tespit edilemiyor
Osmanlı devlet ve bilim adamlarının, Avrupa’nın coğrafyasını öğrenmek için çaba gösterdikleri halde, Atlantik Okyanusu ve Amerika’nın keşfi konusuna yeterince önem vermedikleri biliniyor. Bunun bilinçli bir hareket olup olmadığı tespit edilemiyor, ancak 15. ve 16. yüzyıl Osmanlı bilim adamlarının bu konuda çok az eser ürettikleri biliniyor. Tek istinası ünlü kaptan Piri Reis’tir. Osmanlı amiral ve haritacısı Piri Reis (1465-1554), Kristof Kolomb’un 1498 tarihli Amerika haritası ve bir Portekiz portolanosundan, 1525 yılında, bir dünya atlası çizmiştir. O, Atlantik’teki keşiflerden eşzamanlı olarak haberdar olmuştur. Ancak bu konuya devlet katında ilginin devam etmediği görülüyor. Sadece 1580 yılında da Tarih-i Hind-i Garbi (diğer ismi Hadis-i Nev) isimli eser ki, Amerika üzerinedir, Türkçeye çevrilmiş ve Sultana sunulmuştu. Bu esere sanırım sonradan düşülmüş bir notta, Avrupa’nın denizlerde yayılmasının İslam için bir tehlike olduğu ifade edilmiştir. Bir gereklilik olarak, Flemenk coğrafyacı ve haritacı Gerardus Mercator (1512-1594) ve Lud Hondios’un Atlas Minör isimli kitabı (1621 tarihli) ile Flemenk kartografyacı Joan Blaeu’nun (1579-1673) 1662 tarihli Atlas Major’u (Le Grand atlas), Latince’den Türkçe’ye tercüme edilmiştir. Daha sonra, Johann Carion’un (Osmanlı kaynaklarında: Covannes Cariones, ölümü:1537) Chronicles isimli eseri de Türkçeye çevrilmiştir. Carion, 1532’de Almanca olarak muhtasar bir dünya tarihi yayımladı. Bu kitap hemen birkaç yıl içinde Latince ve İngilizceye çevrildi. Türkçeye çevirisi büyük bilgin Kâtip Çelebi (öl. 1657) tarafından Tarih-i Frenki ismiyle 17. yüzyıl ortalarında yapıldı.
Amerika’nın keşfine ilgi duyan nadir Osmanlı bilgin ve tarihçilerinden biri de, İstanköylü Hezarfen Hüseyin (öl. 1691) Efendi'dir. Tenkih el-tevarih el-mülük isimli Türkçe eserinde (Paris’te Bibliothèque Nationale de France’da güzel nüshaları var) Hüseyin Efendi, Amerika’nın keşfine küçük bir bölüm ayırmıştır. Bu bölümde Kristof Kolomb ve Macellan’in keşiflerini anlatmıştır. Bir Nakşibendi olan Hüseyin Efendi, Latince, Yunanca ve Fransızca öğrenmiş, çevirilerinde Divan tercümanlarından Panayot Efendi ile Ali Ufki Bey'den (Leh kökenli mütercim) destek almıştır. İstanbul’da Fransız elçisiyle tanışmış ve özellikle Fransız şarkiyatçı Antoine Galland (1646-1715) ile irtibat kurmuştur. Osmanlı sultanı IV. Mehmed’in tarih hocası da olan Hüseyin Efendi, kısa bir dünya tarihi olan Tenkih isimli kitabını 1670-1673 tarihleri arasında yazmıştır. Bu kitap temel olarak İslam ve Frenk kaynaklarından yapılan basit bir derlemedir ama o dönem için değer taşır. Kâtip Çelebi’den sonra Batı dillerinden Türkçe’ye çeviriler yapan nadir bilginlerden biri olan Hüseyin Efendi, bu kitabında (henüz yayımlanmadı), çeşitli konular üzerine zaman zaman kendi görüşlerini de belirtmiştir.
KAPTAN AMARİKUS
Hüseyin Efendi bu kitabının 9. bölümünü (s.219 vd) Bahri Muhit-i Garbi (Amerika veya Yeni Dünya) başlığı altında Amerika’nın keşfine ayırmıştır. Amerika isminin Floransalı Kaptan Amarikus’tan geldiğini ifade etmiştir. Bu kıtaya neden Yeni Dünya denildiğini de kendine göre açıklamıştır. Ortaçağlardan beri dünya coğrafyası Yedi İklim (Ekalim-i Seb’a) olarak kabul ediliyordu. Yeni keşfedilen bu kıta, Yedi İklimin genişliğine yakın bir toprak parçası olduğundan, Yeni Dünya ismi verilmiştir. Hüseyin Efendi, bu kısmı, Yeni Dünya Tarihi isimli bir kitaptan özetlediğini açıkça ifade eder. Bu kısımda Kolomb’un (Kolon şeklinde yazar) dört keşif seferini özetler. Ona göre, Kolomb, Madva Adası'nda bir kaptandan Yeni Dünya maceralarını dinlemiştir. Portekiz kralına destek için başvurmuş ama reddedilmiştir. O, Atlas kitabından alıntı yapar, bir İspanyol gemicisinin Kolomb’a Okyanus ve Amerika hakkında bilgiler verdiğini söyler. İngiliz kralı da onun keşif masraflarını karşılamayı kabul etmemiştir. Neticede Aragon’a gitmiş, Ferdinand, Gırnata kalesini ele geçirince Müslümanlardan aldığı altınların bir kısmını (16 bin altın) ona vererek onu desteklemiştir. Ancak ele geçireceği ganimetlerin 1/10’u Kolomb’un olacak, gerisi krala kalacaktı. Üç gemi ve kırk suçlu adamlarla Kolomb 1492’de Septe’den denize açılır. Otuz üç gün sonra Kanarya adalarına varır. Tayfalar, sıkıntılar sebebiyle onu öldürmek ister. O, cevabında ‘sizin halasınız bahr ilmini bilir ve alet-i fülkiyyeyi (pusula) kullanır adam ile olur dedi. Beni öldürürseniz siz de ölürsünüz’ diyerek canını kurtarmıştır. Keşfettiği büyük bir adaya İspanyola adını verdi. Küçük adaya da Cenova ismini koydu. İspanyola’da bir halk ile karşılaştı. Onlardan bir kadını yakaladı. Ona saygı gösterdi. Ona hediye verdi. Dil sorunu olduğundan işaretle anlaştılar. O kadın, Kolomb’u kabilenin reisine götürdü. Onunla da dostluk kuruldu. Hediye alışverişi yapıldı. Burada bir kale yapma iznini aldı. Hediyeler ve on yerli kişiyle birlikte İspanya’ya geri döndü. Krala, kızıl ve sarı renkli otuz adet tuti (papağan), renkli tavşanlar, tavusa benzeyen bir kuş, şeker gibi tatlı kökü olan bir bitki (pancar) ve tatlı ot, hediye etti. 1493’teki ikinci seferinde tekrar Kanarya adalarına geldi. Yirmi üçüncü günde Dominik adasını (Dominika) keşfetti. Sonra Kanabile adasına ulaştı. İspanyola adasındaki kaleye geri döndü ama kalenin yıkılmış olduğu gördü. Yeniden burada bir kale yaptı. Ona Ferdinand’ın karısının ismi olan ve kendisine yardım etmiş bulunan İzabella’ya izafeten İzabella adını verdi. Jamaika’yı (Şamaiki) keşfetti. Jamaika halkıyla savaş yaptı. 1498 yılında üçüncü seferini yaptı. Paraba’yı keşfetti. 1502’de de dördüncü seferinde, Hind-i Cedid (Amerika) seferinde ay tutulmasını bildiği için yerli halk ondan korktular ve hediyeler verdiler. İspanyollar yirmi yıl içinde buralardan 40 binden fazla esir aldılar ve çoğunu da öldürdüler. Hüseyin Efendi'nin anlatıları böylece özetlenebilir. Daha sonra da Portekizli kaptan ve kâşif Ferdinand Macellan’ın (1480-1521) (Kitapta: Mıgalyan) keşiflerini anlatır. Bu kısmı Amerika ile ilgili değildir. Daha çok Batı Hint adalarının keşfiyle ilgilidir ve bazı İslami kitaplar, Semerkandi’nin kitabı, Şarih-i Heyet-i Kadızade’den aktarılmıştır. Borneo, Seylan ve Sumatra kısımları ise Batlamyus Coğrafyası, Atlas (Mirkatör’ün), Ekalim kitapları, Lorenco ve Mamakuşi’nin anlatıları, Tarih-i Sind-i Garbi ve Levamiü’n-nur isimli kitaplara dayanır.
İLGİ GÖSTERİLMİYOR
Hüseyin Efendi'nin Amerika’nın keşfiyle ilgili olarak vurguladığı noktalar şöylece özetlenebilir:
1- Kolomb’dan önce bir kısım tacirler ve kaptanlar bu kıtanın varlığından haberdardılar. Kolomb, ilk bilgileri bunlardan edindi.
2- Tacirler, yelkenli gemilerinde rüzgârı kontrol edemedikleri için buralara, tesadüfen, kontrol dışı olarak ulaştılar.
3-Portekiz ve İngiliz kralları Kolomb’a destek vermediler. Aragon kralı Ferdinand ve İzabella ona destek verdi.
4- Keşiflerde kullanılan ilk paranın kaynağı da Ferdinand’ın Gırnata Müslümanlarından zorla aldığı 16 bin altındır.
5- Kolomb, deniz ilmi ile pusula kullanmayı bilen meraklı bir amiraldir.
6- İspanya’ya krala yeni hayvanlar, yerli insanlar ve bitkiler getirmiştir.
7- Keşfettiği yerler için yeni isimler koymuştur.
Hüseyin Efendi, İstanköylü Cafer Efendi isimli bir Türkün (Müslüman) oğlu olması nedeniyle, denizciliğe ve keşiflere meraklı biriydi. İstanbul’a gelince, özellikle Fransız bilginlerle iletişim kurması sayesinde, Dünya hakkında Avrupa kaynaklı yeni bilgilere ulaştı ancak bu bilgilere Osmanlı idaresince yeterince itibar görmedi. Yüzyıllar sonra bile Türkiye’de bu konuya Türk akademisyenler halâ ilgi gösterilmiyorlar.
Hüseyin Efendi, Amerika ile ilgili bilgilerin çoğunu Osmanlı coğrafyacısı Mehmed Suudi Efendi'nin (öl. 1591), Tarih-i Hind-i Garbi isimli eserinden aktarmıştır. Bu eserin temel kaynakları ise tespit edilmiştir: Francisco Lopez de Gömara’nın La Historia de las Indias; Peter Martyr Anghera’nın De Orbe Novo; Agustin de Zavate’nin Historia del descubrimientoy conquista del Peru; Gonzalo Fernandez do Oviedo’nun, De La Historia natural y general de las Indias isimli eserleridir.