Ünlü Amerikalı yazar Paul Auster, 30 Nisan’da, 77 yaşındayken akciğer kanserinden yaşamını yitirdi. İlk eserleri olan 'Newyork Üçlemesi' (Cam Kent, Hayaletler ve Kilitli Oda) ile patlama yapan yazar, yaşamda her şeyin olabileceğine inandırır okuyucusunu. Son Şeyler Ülkesinde, Yükseklik Korkusu, Ay Sarayı, Şans Müziği adlı eserlerinde ise hep yüksek duygusallıkta kahramanlar kullanmıştır.
Onun son romanı 'Baumgartner'... Bu yapıtında, felsefe profesörü Baumgartner’ın yaşamını ve eşini yitirmesinin ardından yaşadığı yas ile başa çıkma mücadelesini anlatıyor. Bu duygusallık dolu kitabı okurken -benim yaptığım gibi- sık sık kitabı bir yana bırakarak düşüncelere dalacağınızı sanıyorum.
NEDENİ AKCİĞER KANSERİ Mİ?
Kitabın ilginç son bölümü Auster’in hastalığının izlerini taşıyor gibi. Yazar, akciğer kanseri (küçük hücreli) tanısı almış bir hastanın kırılgan ruh durumu içinde ve bir festival filmi belirsizliğiyle alelacele bitiriyor Baumgartner’ı. Kitap basıldıktan sonra The Guardian’a konuşan Paul Auster, “Yazdığım son şey olabilir” diyerek hastalığının ne denli ciddi olduğunu okuyucularına anlatmak istiyor.
YÜREK ACISI VE FANTOM AĞRISI
Baumgartner’da yazarın kullandığı bir metafor çok hoşuma gitti. Onun, “hayalet uzuv sendromu” dediği, tıpta “Fantom ağrısı” denen olayı, insanların yitirdikleri yakınları için duyduğunu anlatması… Fantom ağrısı en çok, bir kolu veya bacağı kesilen insanın, sanki kesilen organ yerinde duruyormuş gibi ağrı hissetmesidir. Ancak aynı olay memenin ya da gözün alındığı operasyonlardan sonra da yaşanabilir. Burada ilginç olan Paul Auster’in Fantom ağrısını kullanma şekli. Eşini bir deniz kazasıyla yitiren Baumgartner’ın yıllarca süren acısını anlatmak için Fantom ağrısı metaforunu kullanarak şöyle diyor: “O olay olduğu anda Baumgartner’ın da bacakları ve kolları koptu… O artık dalları kopmuş bir kök kalıntısı, kendisini bütünleyenin yarısını yitirmiş yarım bir insan! Kopan kollarıyla bacakları hala yerinde duruyor, hala acı veriyor, kimi zaman gövdesi tutuşup kendisini oracıkta yakıp bitirecek duygusuyla acıyor canı.”
Eğer okursanız bu kitabın sizi de etkileyeceği inancındayım. İyi okumalar!