Ferdi Özbeğen, 12 yıl önce bugün aramızdan ayrıldı.
Ferdi Özbeğen, 12 yıl önce aramızdan ayrıldı.
Geçen yıllar ismini eserleriyle yaşattı ve şarkıları bugün hâlâ dillerde...
72 yıllık yaşamı hep bir "sis perdesi" ardında devam eden sanatçıydı.
O da yokluk yaşadı, yalnızlığı tattı, askerliğini Anadolu’da köy öğretmeni olarak yaptı, pavyon günleri ve şöhret yolunda sürprizler yaşadı, alkışlarla beslendi, kariyer sahibi oldu.
Popülerliğin, yıldızlaşmanın keyfine de vardı.
Çok sevdiği İzmir'den İstanbul’a gelişi şaşırtıcı olaylar yaşamasına neden oldu.
Onu -en iyi- yakın dostlarından gazeteci ve müzik sahne organizatörü Ali Rıza Türker tarif eder: “İçten bir saygınlık ve zarafet eşliğinde söylediği şarkıları, müziği icrası ve sahnesiyle insanların hoşça vakit geçirmelerine, eğlenmelerine, mutlu olmalarına adanmış bir ömürdür Ferdi Özbeğen. Kendi orkestrasıyla İstanbul’un en gözde otellerinde başlattığı müzik ve eğlence tarzı, klâsik müzik orkestrası eşliğinde Şan Tiyatrosu'nda verdiği halk konserleriyle kitlelerle buluşmuş, çok satan plak ve kasetleriyle ülkede, bir dönemin kültür yaşamının baskın katmanı olmuştur.”
(Şöhret Dediğin-H2O Kitap, Ocak 2021)
**
“Gündüzüm Seninle”,
“Ağla Halime”, “Bir Gülü Sevdim”, “Dönsem Bile”, “Dilek Taşı”, “Kandil”, “Seni Terkedeceğim”, “Sevda”, “Büklüm Büklüm”, “Bir
İlkbahar Sabahı”, “Bir Sevgi İstiyorum”, “Kaderimde Hep Güzeli Aradım”, “İşte Bizim Hikayemiz”, “Bekledim De Gelmedin”, “Sen Ağlama”, “Piyanist”, “Hata”, “Yaktı Geçti”, “Kurumuş Bir Dal Gibiyim”, “Haykıracak Nefesim”, “Kimler Geldi Kimler Geçti”, “Bir Şarkımız Vardı”, daha niceleri…
Kusursuz muhteşem Türkçesi, güçlü yorumculuğuyla albümleri rekor üstüne rekor kırmış “Piyanist Ferdi Özbeğen” şarkılarıydı...
Her biri dillerde marş olmuştur, günümüzde de dinlenir geniş hayran kitlesinde…
(O hayranlarımdan biri de benim. Tanışıklığımız da vardı. En çok ‘Gündüzüm Seninle’ ve ‘Dilek Taşı’nı severim…)
**
Onun müzik yaşamında en büyük hayalleri arasında Atatürk Kültür Merkezi ya da Şan Tiyatrosu’nda senfoni orkestrası eşliğinde seri konserler vermek vardı. Gerçekleştirdi de 1982’de "Yirminci Sanat Yılı’'ydı
o yıl...
O dönem Şan, adeta bir kültür merkezi gibiydi. Sergilenen müzikallerle, konserlerle ünlüydü...
Sahibi olan rahmetli Egemen Bostancı yeniliklere açıktı...
Anlaştılar Özbeğen’le...
Orkestrayı da Şef Osman İşmen yönetecekti...
21’ i kemanist 40 kişilik kadro oluşturuldu...
Sanatçı para istemedi, sadece orkestraya ücret ödenmesini talep etti... Orkestra üyelerine de smokin ceket diktirdi, kendi cebinden...
Provalar yapıldı...
Mozart, Beethoven çalan müzisyenler arkasındaydı...
5-6 konser yapıp bitirmek iken amaç, iki yıl Şan Tiyatrosu’nda toplam 45 konser verdi Özbeğen.
İzdiham yaşandı 1100 kişilik salonda.
Meslek yaşamının en gurur verici hadisesi olarak niteledi Şan konserlerini...
Vefatından 7 yıl sonra piyasaya “20.Sanat Yılı Şan Konseri” ismiyle de bir albüm çıkmıştır...
**
Ben Fuar’ın Fuar olduğu günlerde "Golf" adlı gece kulübünde kendisine “Platin Plak” ve “Altın Piyano” ödülünü verildiği geceyi hatırlıyorum...
Takip etmiştim gazeteci olarak...
1981’di yıl...
Harika bir yaz gecesiydi İzmir’de.
(Zaten ya Golf’te ya da Kübana’da sahne alırdı beyaz piyanosuyla)
Fuar’da ne kadar sahne alan sanatçı varsa programını bitiren oraya gelmişti...
Kamuran Akkor, Selçuk Ural, Edip Akbayram, Bedia Akartürk, Ali Rıza Binboğa, Nokta Abdullah Şahin, rahmetli Feri Cansel. İlk anımsayabildiğim isimlerdir…
O günlerde revaçta bir müzik insanıydı Ferdi Özbeğen...
Hatta piyanist şantör modasını da başlatan üç isimden biri ve en popüler hale getirendi...
**
Ferdi Özbeğen’i çok sevdiği ve sık sık da sahnesinde yorumladığı “Piyanist” şarkısının sözleriyle analım:
“Alkışlarla yaşar, yalnızdır piyanist/ Müzikle aşkı birbirinden ayıramaz/ Mutlu etmek için çalar durur piyanist/ Şarkılarla anlatır kendini, ağlayamaz/ Bazen mutlu olur, dünya kendinin sanır/ Bazen hüzün dolu, mum ışığına sığınır/ Kim bilir kaç gece geçer böyle yalnız, duygulu/ Hep birini arar gözleri uykulu Beyazda mutluluklar/ Dolaşır parmakları/ Gece sabaha kadar siyah tuşlarda keder/ Beyazda mutluluklar dolaşır parmakları/ Onu buluncaya kadar/ Alır götürür bir şarkıyı bazen çok uzaklara/ Bakar ki herkes mutlu, dans ediyor kol kola/ Bir gariplik çöker içine, aklından neler geçer/ Sevilenlerle mutlu, kendinden geçer”