Ortaokul, lise yıllarımızda “zarf” diye öğrenmiştik. Sonra Türkçe karşılığını buldular, güzel bir sözcükle “belirteç”e kavuştuk.
“Sahi” de onlardan biri. Arapça kökenli, ayırdında olmasak da çok kullandığımız sözcüklerdendir sahi. Gerçekten, gerçek olarak diye…
Genelde soru tümcesi içerisinde kullanılır. Halk arasında yoğun değerlendirilen sözcüklerdendir.
***
Sahi, bu kadar bilgi yeter; fazlası bilgiçlik olmaz mı?
Sözü “SAHİ”nin sahibi Nuri Demirci’ye getireyim. Sanki adı kadar sahi olan sesiyle, sözüyle, seslenişiyle şiirin avlusuna, “hayat”ına çağırıyor bizi.
SAHİ, Nuri Demirci’nin Simurg Art Yayınlarından yeni çıkan şiir kitabı. Son dönem yazılmış taze şiirler…
Pay, payda ile başlayıp koylara açılan, çarşılarda dolaşan, ormana, patikaya yol düşüren; gırnata çalan; akşamların fotoğrafını çeken; rüzgardan, doludan, yağmurdan geçen; gece hem not tutan hem de düşler kuran; son yaz içlenmeleriyle mırıldanan “sahi”ci şiirler…
Nuri Demirci 1950 Kars/Sarıkamış doğumlu. Diş Hekimi. İlk şiiri benim de yer aldığım 1967 Genç Şairler Antolojisi. Bursa’da yayımlanan Düşlem dergisinin (1997- 99) kurucularından. 15 yıldan beri Bursa’da yayımlanan Çinikitap Dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini sürdürüyor.
Sahi’yle Türkçe bir yolculuğa çıkarıyor, sahiden gönendiriyor bizi.
SAHİ ‘ORKİDE EFLATUN’ MU?
Destansı güzelliğin çiçeği derler orkide için. Kimileri de romantik aşkların simgesi olarak anar bu güzel çiçekleri. Ayrıca rengi, kokusu, kendine özgü duruşuyla şiirsel bir ayrıcalık taşır.
Canan Sanlı, son şiir kitabına ORKİDE EFLATUN (akdoğan Y. 2023) adını verdiğine göre rengin, çiçeğin, şiirin, doğallığın ortak noktalarının ayrımında. Der ki; “bilen bilir/fazla söze gerek yok/orkide eflatun açıyor yine”.
“Şiirin iyileştirici, birleştirici, onarıcı gücüne” inanıyor Canan Sanlı. Bunu yüzünün anlatımında, gülümsemesinde, içtenliğinde duyumsatıyor.
O zaman Canan Sanlı diliyle “Sahi Bitti Mi” diyelim:
“gök gürültüsüydü çarpan kapı/elinde karanfil aktı isli sulara/gözlerinin ıssızlığında karardı gökyüzü/‘sahi bitti mi’ dedi.”
SAHİ ‘TİRE’ NERESİ?
Bu da soru mu diyeceksiniz hemen. Elbette biliyorsunuz Tire’nin İzmir ilçesi olduğunu. Tarihini, doğasını, köftesini de…
Sahi bir başka tire daha yok mu? Var; ad olarak, dikişte kullanılan pamuk ipliğine, sıfat olarak pamuk ipliğinden yapılmışına da tire deniyor.
Başka? Sözcükleri birleştirmek, tek bir sözcüğün hecelerini ayırmak için kullanılan bir noktalama imi değil mi?
Sahi, Şahin Taş’ın “tire”sini unuttuk mu?
Antepli Şahin için belki de “ömrü kısılan bir lambaydı” tire. Belki Antep halaylarında çekilen “yaaah, yaaaaaaaah, yaah!” sesleriydi. Ayraçsız kısa çizgi miydi yoksa?
Şiire, kaktüse, ata, masala, köre, okura pehpeh çeken (beğenme belirten ünlem) Şahin Taş, Antep’ten, Alleben’den ünler bizi.
Şahin Taş’ın Suus Yayınlarından yeni çıkan “Tire”sini okuyun, çok seveceksiniz. Ben de çok sevdim.
***
SAHİ TUĞRUL KESKİN’E DE ALKIŞ!
Ben aslında iyi şiiri, iyi şairi; yeniliği, özgürlüğü, devinimi, aydınlığı, yaşamı, dünyayı, evreni seven tüm insanları seviyorum.
TELE1 TV’de Pazar günleri hayata, kitaplara dokunan şair kardeşim Tuğrul Keskin’i ve programını da sevmemek olası mı?
Alkışla…