Devletler, varlıklarını ve güçlerini yönetenlerin vizyonları, uygulamaları,
dirayetlerinin doğru kullanmaları ile sürdürebilirler. Yöneticiler, öngördükleri 50-100 yıllık projeksiyonlarını gerçekleştirmek için güçlerini ve politikalarını buna göre dizayn ederler.
 

Bölgemizdeki son gelişmeler bunun somut örneğidir. Enerji ve su kaynaklarını 2040 yılına kadar kontrol altında tutmak, bunun için İsrail’in bölgede varlığını korumak için bir İsrail-Kürdistan-Ermenistan hattının oluşturulmasını Öngören 1974 yılında ABD Ulusal Savunma danışmanı Brezinski tarafından hazırlanan rapor, Amerikan “Derin Devleti” ve Pentagon tarafından uygun görülmüş, Dış İşleri Bakanı Harry Kissenger tarafından uygulamaya konulmuştur.

“Arap Baharı” ile başlayan ilk adım sonrasında Libya da Kaddafi öldürülmüş, Mısır da darbe yapılmış, Irak’a girilmiş Saddam öldürülmüş, Irak üçe bölünmüş, İsrail,Gazze, Lübnan, Suriye de Golan tepelerinin tamamını ele geçirmiş, Esad ülkeyi terk etmiş ülke bölünmenin eşiğine gelmiştir.

Terör örgütlerinin liderleri Mazlum Abdi ve Şara yönetim konusunda bir anlaşma imzalayarak ülkeyi yönetmeye başlamışlardır. Esasında anlaşma bu örgütleri destekleyen ABD “Derin Devleti” ile Pentagon arasında imzalanmış olarak görülebilir.
Kısacası ABD 51 yıl önce öngördüğü hedefe ulaşabilmek için olayların gelişimine göre uygulamalarını revize etmektedir.

Sonuca ulaşabilmek için bölgede iki ülke kalmıştır. İran ve Türkiye. Buralarda etkin olabilmek için gerekli alt yapı hazırlıkları yapan ABD, Napoli’ deki NATO üssünün “Vurucu” gücünün bir kısmını Urla’ya taşımak için bir hazırlığın içerisinde olduğu diplomatik kaynaklar tarafından belirtilmektedir. Yemen de Husilere yönelik alınan kararı ve Azerbaycan-Ermenistan arasındaki yeni gelişmeleri bu bakış açısından değerlendirilmelidir.

Etnik ve mezhepsel ayrımcılığı körükleyerek “Savaş Oyunlarını” bölgede etkili olması hesabı içerisinde olan ABD’nin bu oyunu bozulmalıdır. Bunun için “Zafer” çığlıkları atmak yerine, gereken önlemleri almak, dış politikayı iç siyasi gelişmelere alet etmemek, birleştirici bir “DİL” kullanarak bir bütünlük sağlamak, ülkenin bekası için gereklidir.