Savaş tıbbı konusunu ele almak, her ne kadar insanlığın sorunlarını çözmek için en acımasız yöntemlerden birisi olan savaşı gündeme getirmek gibi görülse de,gerek olağandışı ortamlarda tedavi uygulamalarının tıp bilimine yaptığı katkılar ve gerekse savaş dışı afetlerde yaralılarının triaj tekniklerine getirdiği yeni uygulamalarla özel bir tıp uygulama alanı olarak gündemdeki yerini korumuştur. Konu triajdan açılınca, Napolyon’un cerrahı ünlü Fransız doktor Baron Dominique-Jean Larey'in adını anmamız gerekiyor.
Biliyorsunuz,Napolyon’un ömrü savaş meydanlarında geçmişti. Bir savaşı kazanmak için ne gerekir sorusuna ‘para, para, para’ yanıtını vermesi ile ünlü olan Napolyon, nedereyse Avrupa’yı yeniden şekillendirdi.1798’de İngiltere’yi kuşatmak için plan yaptı ama sonradan İngiltere’yi coğrafi kuşatma ile safdışı edemeyeceğini düşündüğünden İngiltere’nin Afrika’daki topraklarına yönelerek doğu ticaret yollarında sefere çıktı. Osmanlı-Memluk ordusunu yendi ama Cezzar Ahmet Paşa tarafından Akka’da ilk yenilgisini aldı. Kahire’yi fethetti sonradan Avrupa’ya dönerek Papalık Devletini ardından da Portekiz ve İspanya’yı kendi topraklarına kattı.1812’de Rusya’ya sefere çıktığında ordusu 700.000 kişiyi aşıyordu. Borodino Meydan Savaşında Rus ordusunu yok etti ve Moskova’ya girdi. Tüm bu başarılar,Waterloo’da toprağa gömüldü!Öldüğünde 52 yaşında idi ve altı aydır esir bir yaşam sürüyordu. Yine de tüm Avrupa’ya Fransız bayrağını çekme başarısını gösterdiği için ulusal bir kahraman olarak 1840 yılında Invalides’e külleri taşındı.
Tekrar,Baron Dominique-Jean Larey’e dönersek, kendisi Napolyon’un yukarıda sayılan tüm savaşlarında yer alarak çağında neredeyse hiçbir hekime nasip olamayacak bir deneyim kazandı. Kendisi ilk modern askeri hekim olarak kabul edilmektedir. Geliştirdiği tıbbi alet ve tedavi yöntemleri kadar savaş tıbbı konusundaki makalelerine de günümüzde atıf yapılmaktadır. Savaşlar esnasında sıradan arabalarla taşınan yaralılarda gözlemlediği ek sorunlar nedeniyle tarihteki ilk ambulansı kendisi yapmış ve kullanıma sunmuştur. Ayrıca, Dr. François Percy ile birlikte ordularda ilk cankurtaran birliğini kurma şerefi de kendisine aittir. Yine, savaş yaralılarının sınıflandırılması ve kategorik olarak tedavi önceliklerinin tespiti de savaş tıbbı metodolojisine kazandırdıkları arasındadır.
Elbette,savaşlar ve silahlı çatışmalarda, yaralılar ile tıbbi profesyonellerin durumları, hak ve sorumlulukları, tarih öncesi ilkel kabile savaşlarına kadar gidebilecek eskiliktedir. Ancak,1859 yılında İsveç’li Henry Dunant’ın önderliğinde General Dufour, Avukat Gustave Moynier, Dr.Appia ve Dr. Maunoir’in 'Yaralılara Yardım Komitesi'ni kurana kadar kimse gündeme getirmemiştir.Bu komite daha sonra Uluslararası Kızılhaç Komitesi adını alacaktır.
1864 yılında Cenevre Konvansiyonu ardından da 1906 ve 1929 konvansiyonları ,savaşla ilgili tüm tıbbi sorunlara karşı uluslararası bir düzen oluşturmak için yapılacak Barış Konferanslarının zeminini oluşturmuştur. Bu çalışmalar,yaralıları tedavi edebilme yetenekleri nedeni ile savaşlarda karşı tarafın hedefi konumudaki hekimler ile savaşlardan etkilenen sivil halkın korunmasına yönelik evrensel hukuk kurallarının yaratılmasına ve uygulanmasına imkan yaratmıştır.
Savaş, çatışma ve terör orijinli kitlesel yaralanmalardaki triaj kategorilerinden,çok sayıda yaralı için en iyisini yapmak felsefesine ve blast fenomenlerine kadar, artık savaş tıbbı evrilerek zamanların en iyi birikimine sahip olmuş olsa da, insanlık savaşsız bir dünyaya geçişini umarım artık tamamlar.